'Nuda aradığı hakikat ve güzelliğe kavuştu'
Portreler
Bêrîtan Elyakut/JINHA
AMED - Yaşamını hakikat arayışıyla geçiren YJA Star'lı Hamdiye Önen (Nuda Karker) 8 Mayıs 2011'de Dersim'de çıkan çatışmada yaşamını yitirdi. Hamdiye'nin cenazesine 2 yıl sonra ulaşan kardeşi Meliha, "Nuda'nın hakikat ve güzellik arayışında hayalleri gerçek oldu. Hakikat ve güzelliğe kavuştu" dedi.
Mardin'in Derik ilçesinde gözlerini dünyaya açan Hamdiye Önen (Nuda Karker) devlet baskısıyla çocuk yaşlarında tanışır ve ailesiyle birlikte 7 yaşındayken Diyarbakır'a göç etmek zorunda kalır. Okul hayatına Diyarbakır'da başlayan Hamdiye Derik'e duyduğu özlemini yaz tatillerinde köyüne giderek giderir. Uzun süre koptuğu köyüne lise çağlarında da gidip gelen Hamdiye sırtını ağaca dayayıp PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kitaplarını okuyarak Kürt halkına yönelik saldırıların nedenini öğrenmeye çalışır. Annesi Fatma Önen'in anlatımına göre Hamdiye yemek ve çay araları dışındaki vaktinin bir bölümünü kitap okuyarak diğer bölümünü ise doğayla geçirir. Doğaya tutkulu şekilde bağlı olan Hamdiye, köye her gittiğinde bahçelerindeki solmuş çiçekleri temizler, ardından hayvanlarla uğraşır. Okuduklarını çevresindekilere anlatma gayretine giren Hamdiye, ilk iş olarak kardeşleriyle okuduklarını tartışıp sorularına cevap bulmaya çalışır. 2009 yılında YJA Star'a katılan Hamdiye 'yoldaşlık' cümlesine cevap olmaya çalışır. Verdiği mücadele ışığında Dersim de görev alır. Dersimin Pülümür ilçesine bağlı Kızılmecit köyü kırsalında 8 Mayıs 2011 yılında çıkan çatışmada yaşamını yitiren Hamdiye'nin cenazesi, 2 yıl aradan sonra 13 Haziran'da ailesi tarafından bulunup Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı'nda toprağa verilir.
'Hamdiye hem dini hem de politik yönde çok güçlüydü'
Hamdiye'nin mahallede bulunan çocuklara Kur'an dersi verdiğini söyleyen Fatma, kızının kadının yok sayılmasına itiraz ettiğini ve herkese kadının Kur'an'daki önemini anlattığını kaydetti. Hamdiye'nin hem dini anlamda hem de politik açıdan çok güçlü bir kadın olduğunu vurgulayan Fatma, Hamdiye'nin liseyi bitirdikten sonra yaz tatilindeyken kadın çalışmalarına katıldığını anlattı. Fatma, başta kızının okuluna odaklanması üzerinden baskı yaptığını ancak Hamdiye'nin kendilerine "Ben özgür bir kadınım ve kararlarıma saygı duyun" dediğini belirtti. Fatma kızı Hamdiye ile birlikte yaşadığı bir anı şöyle anlatıyor: "DBP önünde bir yürüyüş vardı ve biz de ailecek o yürüyüşe katıldık. Bir anda polis her taraftan gaz atmaya başladı. Gazdan kurtulmak için hepimiz il binasına sığındık. Binaya girdiğimizde Hamdiye'nin birinin yüzünü temizlediğini gördüm. Kim diye sorduğumda öğretmeni olduğunu söyledi. Orada Hamdiye'nin ne kadar güçlü bir kadın olduğunu gördüm. Kendisinden önce çevresindekilere koşuyordu. Kızım önce arkadaşlarını ve tanıdıklarını korumaya alırdı. Her alanda becerikli ve korkusuzdu" diye konuştu.
'İçten içe kızımın yaşadığı mutluluğu bende yaşadım'
Hamdiye'nin o yürüyüşün ardından YJA Star'a ifade eden Fatma, başta kızının gittiğine inanmadığını ve uzun süre geleceği günü beklediğini belirtti. Amcasının eve gelip Hamdiye'nin gittiğini söylediğini dile getiren Fatma, "Kızımın gittiğinden emin olduktan sonra kararına saygı duydum. Kızım kendi iradesiyle bir karar aldı ve uyguladı. En büyük hayali olan dağlara ve yoldaşlarına kavuştuğu için içten içe mutluluk yaşadım. Kızımın seçtiği yol şeref yoludur. Bir halkın zulme uğramasına karşı başkaldırdığı için onunla gurur duyuyorum" diye konuştu.
'2 yılın ardından kızıma kavuştum'
Fatma, kızının cenazesinin nerede olduğunu 2 yıl boyunca bilmediğini dile getirerek, 2 yılın sonunda kızının cenazesini aynı çatışmada yaralanıp tutuklandıktan sonra Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulan Akif Soran'dan öğrendiklerini söyledi. Fatma, "Kızım şehit düştüğü zaman yanında bulunan arkadaşı Akif'te yaralanmıştı. Benim diğer kızım Meliha, görüşe giderken Akif'i görmüştü. Onu tanımıyordu. Akif'le konuştuktan sonra kızım ona ablasının resmini gösterdi. Akif tanıdığını söyledi, hatta onu bulmak için 5 gün kırsalı gezdiğini söyledi. Sonunda kızımın cansız bedenini bir derede bularak Dersimin bir köyüne getirip kendi elleriyle gömdüğünü söyledi. Bize gömdüğü yerin krokisini çizdi. Biz de cenazeyi bulmak için yola çıktık. 2 yılın ardından kızıma kavuştum" dedi.
'Nuda güzellik ve hakikat arayışına kavuştu'
Hamdiye'nin kendisinden küçük olmasına rağmen tüm sorunlarla bire bir ilgilendiğini söyleyen ablası Meliha Önen, kardeşinin aile içerisinde sorunlara çözüm bulan yönü ve güler yüzlülüğüyle yer edindiğini söyledi. Hamdiye'nin cesaretli ve korkusuz olduğuna değinen Meliha, Hamdiye'nin okul içerisindeki aktifliğinden ve güler yüzlülüğünden kaynaklı çok sevildiğini söyledi. Hamdiye'nin 4 yaşında geçirdiği trafik kazasından kaynaklı okuma ve yazmada zorluk çekmesine rağmen azmi sayesinde arkadaşlarını geçtiğini belirten Meliha, "Ben okulda çok sessiz biriydim ancak Nuda öyle değildi. Benim çevremde 2 arkadaş varken onun çevresi hep kalabalıktı. Kardeşim yardım severdi. Bu nedenle sorunu olan herkes ilk olarak onun yanına gelir ve düşüncesini sorardı. Gitmeye karar verdiği gün her şeyini dağıttı ancak biz gideceğini anlamadık. Nuda gitmek istediği yere gitti ve mutlu gitti. Nuda burada kalmaktan mutlu değildi ve biz bunu her hareketinden fark ediyorduk. Son konuşmamızda bana 'Dağlardaki en temiz yaşamdır. Oradaki yoldaşlık en kutsal yoldaşlıktır ve bu nedenle güzeli arayan herkesin yeri orasıdır. Bende güzelin ve hakikatin arayışçısı olmak için orada olmalıyım' demişti. Kardeşimin hayalleri gerçek oldu. Hakikat ve güzelliğe kavuştu" dedi.
(gc)