Sonay, Nucan, Roza, benliğini Sur'lara fısıldayan bir efsane...
Portreler
Şehriban Aslan-Aysel Işık/JINHA
MELETÎ - İnsanlık tarihine 'bir kentin en uzun süre zulme direndiği yer' olarak şimdiden geçen Sur'un 'Kanasçı Roza'sıydı o. Ruhunda mayaladığı devrimci kişiliği ile nerede yangın varsa orada olmayı görev bildi. Kobanê'de yaratılan mucizenin emekçisi olan Sonay Engin (Nucan Malatya) ardından yönünü Sur'a döndü. 103 gün süren efsane direnişle, o da efsaneleşti ve adını Amed'in Sur'larına sonsuza dek fısıldadı.
2 Aralık 2016’yı gösterdi takvimler, bin yılların tarihi arasında bir başka tarih yazılıyordu. Saatler, günleri, günler haftaları kovalıyor, Sur duvarlarının arasından bir destan yükseliyordu. Yüksek apartmanlarının pencerelerinden bakarken yükselen dumanları görüyordu gözler. Bir merak, bir öfke sarmıştı bir buçuk milyonluk Diyarbakır’ı. Aylar geçiyor hala o duvarların arasında yazılan tarih kelimelere dökülemiyordu. Efsaneler dolaşıyor, umut oluyordu kuçelerine sırlarını saklayan Sur’a. Kim vardı, kimler yazıyordu bu tarihi.
Bir efsane olarak duyuldu Sonay Engin (Nucan Malatya) namı diğer “Kanasçı Roza”. Gazeteler “Sırp bir sniper Sur’da” manşetleri atmıştı ve artık Diyarbakır halkı biliyordu bu efsane Sonay idi. Sonay, Kobanê’de DAİŞ’e korku salmıştı. Aylar süren Kobanê direnişinden sonra Sur’a gelerek direnişe katılmıştı. 103 gün boyunca Sur’da direnişini sürdüren Sonay, artık gözlerini yummuş ve sonsuzluğa açılmıştı. Sonay’ın efsaneleşen direnişini doğduğu topraklarda ailesinden dinliyoruz.
1978 yılında Malatya’nın Yazıhan Yukarı Boyaca köyünde doğan Sonay, Kürdistan’da yaşayan birçok çocuk gibi ilkokulu okuduktan sonra maddi sıkıntılardan dolayı okulu bıraktı. Küçük yaşta ve köyde olmasına rağmen hiçbir zaman yapılan eylem ve etkinliklerden geri kalmıyor. Odasını çok seven Sonay, kendisini geliştirmek için sürekli kitap okuyup bir yandan da kilim dokuyor. Odasının duvarlarını PKK’nin bayrakları ve fotoğraflarla süsleyen Sonay, arkadaşlarını da odasında ağırlamayı çok seviyor. Sonay, evin en küçük çocuğu olduğu için anne ve babasının bakımını kendisi üstleniyor. PKK’ye katılmak istiyor ancak cezaevinde olan ağabeyi, kendisini beklemesini anne ve babasının kaldıramayacağını söylüyor. Bunun üzerine ağabeyinin cezaevinden çıkmasını bekleyen Sonay, ardından Diyarbakır’a gelerek 5 yıl boyunca Özgür Halk Dergisi’nde çalışıyor.
Sloganlarla uğurlandı
Sonay 2009’da PKK’ye katılır, oradan Rojava’ya geçer ve devrimin başından itibaren yer alır. Kobanê’den Sur’a gelen Sonay, Şubat ayında yaşamını yitirdi. Aylar sonra alınan cenazesi Antep Adli Tıp Kurumu’nda yaşamını yitiren annesinin mezarının açılarak DNA örneği alınarak teşhis edildi. Ailesi doğduğu topraklara götürdü Sonay’ı. Gözyaşı sel oldu, ardından kadınların öfkesi doldu taştı. “Biji berxwedana Sur ê” sloganlarıyla toprakla buluştu.
‘Dik duruşundan dolayı insanlara hep cesaret verirdi’
“Sonay’ı anlatmak için kelimeler yetmez. Şimdi siz soruyorsunuz fakat nasıl anlatacağımızı onu nasıl ifade edeceğimizi bilmiyoruz. Sonay, harika bir insandı, yüreği büyüktü” diyor herkes. Çocukluk arkadaşı Emine Bayar, “Sonay'la köyün genç kadınları ile hep bir araya gelirdik. Ortamımız neşesiz olunca Sonay hemen ortamı şenlendirirdi. Ortamlarda pozitif enerji bir kişiliği vardı. Arkadaşlar içersinde hep dik duruşu vardı. Mücadelesinde de olduğu gibi hep onurlu bir duruşu vardı. Dik duruşundan dolayı insanlara hep cesaret verirdi” diye anlatıyor.
‘Bu yolu tercih etti ve mücadele etti’
Köyde öncülük yapan Sonay, kalıpları da kırıyor genç kadınlara yol oluyordu. “Mangal gibi bir yüreği vardı” diye tanımlayan Emine, arkadaşını anlatmaya şöyle devam ediyor: “İmkanlar kısıtlı olmasına rağmen kendini geliştirmek için büyük çabalar veriyordu. Herhangi bir eylem olduğunda bize öncülük ediyordu. Eskiden bir genç kadının tek başına Malatya merkeze gitmesi aileler açısından büyük bir sorundu. Köy bunu Sonay’la aştı diyebilirim. Bir şey olduğunda Sonay tek başına giderdi ve bu şekilde de köyün yanlış bildiği kalıpları kırdı. Sonay 14 yaşındayken ben köyden ayrıldım. 8 yıl sonra Sonay'la Ankara’da bir kongrede karşılaştım. Onunla konuştuğumda evden ayrıldığını ve dergide çalışmaya başladığını söyledi. Halkı için bir şeyler yapmak için ayrıldığını söyledi. Sonay'a, ‘anneni nasıl yalnız bıraktın’ diye sorduğumda, ‘bir anneyi sahiplenmek bireyci olur, benim bir tek annem yok Kürt annelerinin hepsi benim annemdir. Sadece kendi annem için değil, tüm anneler için çabalıyorum' dedi. O cevaptan sonra ben de bir şey diyemedim. Zaten ondan sonra da göremedim. Bu yolu tercih etti ve mücadele etti. Mücadelesi karşısında saygı ile eğiliyoruz.”
‘Bıraktığı bayrağı biz taşıyacağız’
Sonay’ın ağabeyinin eşi Gülay Engin ise onu şöyle anlatıyor: “Sonay’la o kadar çok anımız oldu ki şu an onun şahadetinden dolayı hatırlamıyorum. Sonay’ın şahadeti beni çok etkiledi. Çocuklarımla beraber büyüdü. Aile içersinde hep net duruşa sahipti. Bir şey kafasına koyduğunda asla o söyleminden vazgeçmezdi. Hem aile hem de parti pratiğinde kararları netti. Bir karar almıştı ama bu kararını ertelemek zorunda kaldı çünkü ağabeyi o zaman cezaevindeydi. Aileden dolayı gidemedi fakat ağabeyi çıktıktan sonra gideceğini söyledi. Ve dediğini yaptı. Kendini çok geliştirdi bir komutan seviyesine geldi. Onun mücadelesinin arkasında olacağız. Bıraktığı bayrağı biz taşıyacağız. Şahadetinin önünde saygı ile eğiliyorum.”
(gc/fk)