'Anne ölürsem mezarımda zılgıt çek'
Portreler
Özgü Özütok/JINHA
İZMİR - Kobanê'de IŞİD çetelerine karşı savaşırken yaşamını yitiren YPJ'li Melek Erkek'i anlatan babası Recep Erkek, Melek'in annesine "Şehit olacağımı bilerek gidiyorum. Şehit olursam mezarımda zılgıt çekeceksin" dediğini söyledi. Melek'in cenazesinde ise annesi kızının vasiyetini yerine getirerek, onurla, hasretle kendi dilinde zılgıtını çekmişti.
Kobanê'nin Sexler köyünde 26 Haziran 2015 tarihinde IŞİD çetelerine karşı savaşırken yaşamının yitiren YPJ'li Melek Erkek (Hîvda Avareş), Bismilli bir ailenin 9 çocuğundan ikincisi olarak Mersin'de doğdu. 1987 yılında dünyaya gelen Melek, küçük yaşlardayken ailesi İzmir'e göç ediyor. Diğer kardeşleri okula giderken, Melek okula gitmek istemiyor ve okuma-yazmayı kendi kendine öğreniyor. Batıda büyüyen bir insan olmasına rağmen Kürtçesinin oldukça iyi olduğu söyleniyor. Amcası Miğdat Erkek'in gerillada yaşamını yitirmesinden çok etkilenen Melek, amcasının kod adı olan "Avreş" ismini alıyor.
İki sene önce yaşamını yitiren Melek için Bismil- Sergevran'da 1 Temmuz'da mevlit yapılacağını söyleyen baba Recep Erkek, bize Melek'i anlatmaya başlıyor.
Recep, kızı Melek'i şöyle tanımlıyor: "Melek paylaşımcıydı, kendi halkına milletine çok bağlıydı. Duygusal yanı çok fazlaydı. Çok da zekiydi. Okul okumadığı halde okuma yazmayı kendi kavramıştı. Çok olgun düşünceli biriydi. Konuşmadan yapan insanlardandı, o öyle bir yapıya sahipti."
'Rojava'daki vahşete tahammül edemedi'
Melek'in YPJ'ye katılma süreci için "Gideceğini hiç beklemiyordum" diyen Recep, "Bir gün geldi 'ben gidiyorum' dedi. Önce ben onun nabzını yokladım. Kesin kararlıydı, gitmesini engel olmadım. Bilerek ve severek gitti. 8 seneye yakın saflarda kaldıktan sonra Rojava'daki vahşete tahammül edemedi ve gönüllü olarak Rojava'ya geçti" dedi.
'Anne şehit olursam mezarımda zılgıt çek!'
Recep, Melek ile yaptığı telefon konuşmalarından birini aktararak şunları söyledi: "Melek, 'Arkadaşlar beni göndermiyordu ama ben yurtsever bir ailenin çocuğu olduğum için ailem bundan çok etkilenmeyecek' dedi. Bana şehit olmadan bunu söyledi. 'Güçlü duracağınıza inanıyorum' dedi. 'Şehit olmayı göze alarak gidiyorum', dedi. Sanki bize şehit olacağının sinyalini verdi. 'Savaştır kendinize dikkat edin' dedim. 'Düşman bilinciyle hareket edin' dedim. Dua ettik. Elimizden gelen tek şey dua etmekti buradan. Çok bilinçli ve ideolojik olarak bağlı biriydi. Vicdanı o zumlu kaldıramadı. 'Müslüman toplumun içinde bu kadar vahşet olabilir mi, Allaha inanan bir halk bu zumlu nasıl yapar' diye soruyordu. Allaha gerçekten inanan bu zumlu yapamaz. Annesine demiş ki, 'şehit olursam mezarımda zılgıt çekeceksin.' Annesi de mezarında o vasiyetini yerine getirdi. Kitleyi duygu olarak çok etkilemişti."
'Annesine bir rozet bana da bir tespih yolladı'
Recep birkaç kez Melek'i televizyonda gördüklerinde yaşadıkları duygular için "Televizyonda röportajını gördük tesadüfen. Annesi sonra ona 'sen çok zayıflamışsın' dedi. O da 'muhabir benle konuşurken ben çok bitkin haldeydim' dedi. 'O röportaj esnasında 6 gündür ağzıma lokma girmemişti' dedi ancak röportaj yapan arkadaşları kıramadığı için konuşmuş. Yiyecek bir şey bulmakta zorlanıyorlarmış. 'Aç susuz kalabiliyoruz ama alışmışız' dedi. 8 senede birkaç defa irtibat kurduk. Annesine bir rozet bana da bir tespih yolladı. Yemiş çekirdeğinden kendisi tespih yapmış" diye anlattı.
'Onlar savaş içinde, bizim gibi rahat değiller'
Melek'in yazdığı mektupları ve telefon konuşmalarını anlatarak devam ediyor Recep, "Arkadaşları ona demiş ki senin telefonun var cebinde, imkânın var, niye babanı anneni aramıyorsun. Bir gün bu vakitlerde bir telefon geldi. Sesini hemen tanıdım. Dedi 'beni unutmuşsunuz'. Hal hatır sordum, aramasını beklemiyorduk şaşırdık. Biz de onları kutladık. O bölgeyi kurtarmışlardı. Annesi de ben de burada ev ev dolaşıp oy topladık, çalıştık. Bunları anlattık. Annesine dedim ki 'onların vakitleri çok kıymetlidir, telefonda konuşacakları vakitleri yok'. Onlar savaş içinde, bizim gibi rahat değiller" şeklinde konuştu.
'Hiçbir insanın kimliğini seçerek dünyaya gelme şansı yok'
Recep, geçen sene röportajı yaptığımız yerde ve aynı zamanlarda otururken içine bir korku düştüğünü söylüyor. Recep, aşırı duygusal birisi olduğunu belirterek, "İçime bir kurt düşmüştü, dayanamadım aradım. Kısmeti bu kadardı. Evet, evlat acısı çok kolay değildi kimse kimseye çektirmesin. Annemiz bizi niye doğurdu, niye dünyaya getirdi. Biz dünyaya gelmeden cellatlar bizim kafamızı koparamaya mı hazırdı. Oysa dünyaya gelen insanlar günahsızdır. Oysaki biz Kürtleri dünyaya gelemden günahkâr ilan etmişler. Bize bir yol çizmişler. Siz ancak bu kadarsınız demişler. Oysa suçumuz yok. Dünyaya yeni gelen bir insanın ne günahı olabilir. Hiçbir insanın kimliğini seçerek gelme şansı yok" diye kaydetti.
'Anneler tabutlara sarılıp başkasının çocuğu ölmesin diyor'
"Şunu Kürtlerden başka kim yapıyor?" diye soran Recep, "Bir cenazede annesi tabuta sarılıp 'başkasının çocuğu ölmesin bu savaş bitsin' diyebiliyor. Bunu Kürtler yapıyor yıllardır. Barışı istiyorlar ısrarla. Sözde hepimiz kardeşiz. Allah hepimizi aynı dilde aynı tende yaratabilirdi ama bu çok renklilik çok seslilik bilerek yaratılmış. Ama biri kalkmış 'ben sana neyi layık görüyorsam onu yaşayacaksın' diyor. Buna da İslamiyet deniyor. Oysa Allahın verdiğini inkâr ediyorlar. Bu durum insanı kahrediyor" dedi.
'Barış dolu bir yaşam temenni ediyoruz'
Recep, son olarak şunları söyledi: "Melek'i Melek yapan topluma olan bağlılığı, bilinci ve sevgisiydi. Bunun ilk şartı da zaten buydu. Halkını sevmeyen onun mücadelesini de veremez. Evlat acısı çok büyüktür. İnsanın ciğerinden bir parça alınıyor ve yara iyileşmiyor ama böle zulme ve zalimliğe karşı mazlumlar için savaşmak insanlığın en büyük görevidir. Acımızı hafifleten, bu barbar çetelerine karşı savaşıp şehit olmasıdır. Ne kadar üzülsek de acı çeksek de bir yandan gurumuz var. Temennimiz kimse evlat acısı yaşamasın. Yaşama hakkımız eşittir. Herkesten beklentimiz insan olduğumuz için insanca yakalaşmasını bekliyoruz. Herkese mutlu ve huzurlu, barış dolu bir yaşam temenni ediyoruz."
(dk)