PORTRELER Yazdır Kaydet

Madımak'ta katledilen kız kardeşler: Asuman ve Yasemin

Portreler
Temmuz 01 / 2016


 

 
Habibe Eren / JINHA
 
ANKARA - Sivas'taki Madımak Oteli'nde 23 yıl önce yanarak katledilen Asuman ve Yasemin'i anneleri Yeter Sivri anlatıyor. Gözlerinde kızlarının onurlu mücadelesini taşıyan Yeter, "Onlar elimize kelepçeyi vurur, ama hiçbir zaman dilimize asla vuramaz. Son nefesime kadar yavrularımın mücadelesini sürdüreceğim" diyor. "Bizim tarihimizde insan yakmak yoktur" diyenler ise, 23 yıl önce Sivas'ta yaktığı bedenleri, bugün Cizre bodrumlarında çoğaltıyor. 
 
Sivas'taki Madımak Oteli'nde 23 yıl önce yakılarak katledildi iki kardeş Asuman ve Yasemin Sivri. Dışarıda başlayan çığlık ve simsiyah dumanların arasında birbirine sarılarak ölüme giden iki kardeş, o gün Sivas'a Pir Sultan Abdal'ı anmaya, semah dönmeye gitmişlerdi. Gülerek gittikleri Sivas, 35 insanla birlikte onlara mezar oldu. O günden beri ne acılar bitti ne de yanan bedenler. 
 
Sivas'ta göğe yükselen simsiyah dumanın sebepleri bugün Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de ateşleri yükseltiyor. "Bizim tarihimizde insan yakmak yoktur" diyenler, 23 yıl önce Sivas'ta yaktığı bedenleri, bugün Cizre bodrumlarında çoğaltıyor. 
 
Ölüme yan yana giden iki kardeş 
 
Aradan geçen 23 yıl içinde kızlarının ve Madımak'ın hesabını soran anne Yeter Sivri, biri 16 diğeri 19 yaşında ölüme gülerek giden kızları Asuman ve Yasemin'i anlatıyor. Çorum Alevisi olan aile 1970'de Ankara'ya göç ediyor. 21 Mayıs 1974'te dünyaya gelen Yasemin'in büyüyünce annesine, "Niye beni İbrahim Kaypakkaya'nın ölüm yıl dönümünde doğurmadın?" diye tatlı bir sitem ettiğini söyleyen Yeter, Asuman'ın da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde doğduğunu söylüyor. İlkokulu Mamak'ta bir okulda okuyan iki kardeş ölüme de yan yana gidiyor. 
 
Asuman semahı gördüğü anda merak salıyor
 
Hacettepe Üniversitesi Felsefe bölümünde 3. sınıf  öğrencisi Yasemin, aynı zamanda Almanca kursuna gidiyordu. Asuman' ise lise 2. sınıfta okuyor,  Pir Sultan Abdal Derneği'nde çalışma yürütüyordu. Kızlarının okulda çok başarılı olduğunu anlatan Yeter, Asuman'a herkesin 'kitap kurdu' dediğini, dernekte boş zamanlarında dahi sürekli kitap okuduğunu anlatıyor. Akrabalarının düğününde Kanber Çakır'ın semah ekibiyle geldiğini, orada semah dönülünce Asuman'ın da semah dönmek istediğini anlatan Yeter, daha sonra derneğe gitmeye başladığını ve şehir şehir gezdiklerini dile getiriyor. 
 
'Gece üşürler diye kalkar ayaklarına çorap  giydirirdim'
 
"Sivas'a gittiler iki yıl. Üçüncü yılda da bu caniler yavrularımı katlettiler. Ben onları çok nazlı büyüttüm. Yasemin'im Asuman'ım gece üşürler diye gece kalkardım ayaklarına çorap giydirirdim. Ama Sivas'ın canileri yavrularımı kara toprağa koydular" diye acısını dile getiren Yeter, onlarla ilgili bir anısını da şöyle anlatıyor:
 
'Asuman'ın ayağını öpecektim, komşumdan utandım'
 
"Sivas'a gitmeden bir hafta önce kendilerine yazlık ayakkabı almışlardı. Yasemin'in kahverengi Asuman'ın siyahtı. Asuman ayakkabılarını giyiyordu karşı komşu da kapıdaydı. Dedim ki 'Asuman ayakkabıların çok güzel yakıştı. Asuman'ın ayağını öpecektim, komşumdan utandım. O kadar gözüme hoş göründü ki. Komşum da 'Sen çocukların üstüne çok düşüyorsun bu kadar düşme' dedi."
 
'Yavrularıma doyamadım'
 
Kızlarına çok düşkün olan Yeter, Asuman ve Yasemin'in kapıdan çıkana kadar arkalarından baktığını, sonra koşa koşa balkona çıkarak köşeyi dönene kadar tekrar onları izlediğini anlatıyor. "Yavrularıma hiç doymadım o caniler de doymasın yavrularına" diye sitem eden Yeter, Sivas'ta başlayan katliama mahkeme mahkeme adalet arıyor. Bu süre zarfında birçok rahatsızlık geçiren Yeter, 6 defa ameliyat oluyor. 
 
Sivas'a giden iki kız kardeş o gün çok mutluydu. 
 
O sabah Yasemin ve Asuman, Sivas'ta yapılacak Pir Sultan Abdal Şenlikleri'ne gidecekleri için çok heyecanlıydı. Semah ekibiyle şenlikte semah döneceklerdi. Onlarla bu heyecanı paylaşanlardan biri de Hollandalı Sosyal Hizmetler öğrencisi Carina Cuanna Thuijs'du. Alevi ve Kürt bir köyü incelemeye ve araştırmaya yapmaya gelen Carina, Asuman ve Yasemin'in amcalarında misafir olarak kalıyordu.  Asuman ve Yasemin'le arkadaş olan Carina, Sivas'a gitmeyi dört gözle bekliyordu. 
 
'Çok istediği takdir belgesin göremedi'
 
Dernekten onları otobüse bindirerek yolcu ettiklerini anlatan Yeter, giderken Carina'nın el salladığını ve Asuman'a gülerek 'Senin pabucunu dama attım' dediğini anlatıyor. Daha sonra Asuman'ın kendisini arayarak, "Takdir  belgemi aldınız mı?" diye sorduğunu söyleyen Yeter, " Yavrum takdirinin alınıp eve geldiğini göremedi" diye yaşadığı acıya geri dönüyor. 
 
'Önce Yasemin'in, sonra Asuman'ın ölüm haberi geldi'
 
Yeter, 1993'te Sivas Madımak Oteli'nde yaşanan katliamın korkunçluğunu  şöyle anlatmaya başlıyor: "Olaylar başlamış, otelin önünde bağırtılar çağırtılar. Biz de komşulardaydık o zaman oturmaya gitmiştik. O sırada televizyonda altyazı geçti, otel yakıldı ölü ve yaralılar var. Ben çığlık attım. 'Orada benim yavrularım vardı' diye bağırmışım. Sonra beni sakinleştirmeye çalıştılar. Sonra eve gittim, bizim ev mahşer yeri olmuştu, herkes oradaydı. Ondan sonra sakladılar benden, 'Sağ onlar' dediler. Ben  dedim, 'Onlar iki eli kanda dahi olda ulaşırlardı bana'. Biliyorlardı çünkü şeker hastası olduğumu. Beni iki gün öyle oyaladılar. Önce Yasemin'in sonra, Asuman'ın öldüğünü söylediler" 
 
'Yuvadan bir kız çocuğu alacağım'
 
Birbirlerinden hiç ayrılmayan Asuman ve Yasemin ölüme de beraber gidiyor. "Hayalleri vardı" diyen Yeter, Yasemin'in,  felsefeden sonra psikoloji eğitimi almak istediğini söylüyor. Annesine, "Dantelleri bırak, ben evlenmeyeceğim, okuyacağım. Bir ev tutup yuvadan kimsesiz bir kız çocuğu alacağım. Ona 5 sene sen bakacaksın, sonra ben yanıma alacağım gideceğim" dediğini aktarıyor. 16 yaşındaki Asuman'ın ise okulunu bitirip İngilizce öğretmeni olmak istediğini söylüyor.
 
'Elimize kelepçe vursalar da dilimize vuramazlar'
 
Bir katliamdan hesap sorulmazsa, katliamın da zulmünde artacağını dile getiren Yeter, son  olarak şunları söylüyor: "Onlar elimize kelepçeyi vurur, ama dilimize asla vuramaz hiçbir zaman. Ne zaman ki boynumuz Pir Sultan gibi, Deniz'ler gibi ipte asılırsa o zaman susarız. Son nefesime kadar yavrularımın mücadelesini sürdüreceğim. Asla mücadelemden dönmeyeceğim. Sonunda ölüm olsa bile; beni kurşuna dizseler, idam da etseler de  asla yavrularımın intikamını onlardan almadan ölmeyeceğim." 
 
(sy)