İstanbul Sözleşmesi imzalandı peki kadınların destek merkezi nerede?

09:03

JINHA

ANKARA - HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu,Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olduğunu ancak kadınların destek alabilecekleri bir merkezin dahi olmadığını vurguladı. İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddeti önleme konusunda küçük çaplı bir anayasa olduğunu belirten Filiz, yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne ilişkin bilgiler vererek yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerektiğini belirtti. Filiz, İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddeti önleme konusunda küçük çaplı bir anayasa olduğunun altını çizdi. Sözleşmede "Taraflar, kadınlara karşı herhangi bir şiddet eğilimine girişmekten itina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, kurum, kuruluşlar ve devlet adına faaliyet yürüten diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun davranmalarını sağlar" ibaresini içeren bir maddenin yer aldığına dikkat çeken Filiz, denetim, eğitim, sağlık ile ilgili yükümlülüklerin de yer aldığını belirtti.

'Kadınların destek alacağı merkez nerede'

Sözleşmede cinsel şiddet mağdurlarına destek içeren ibarelere dikkat çeken Filiz, "Taraflar, mağdurlar için tıbbi ve adli tıp muayenesi yapmak, tramva desteği ve danışma hizmeti sağlamak üzere yeterli sayıda ve kolayca erişilebilen tecavüz kriz veya cinsel şiddet yönlendirme merkezleri kurmak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır" yönünde bir tedbir kararının varlığına dikkat çekti. Sözleşmeye ilk Türkiye'nin imza attığını hatırlatan Filiz, "Nerede rehabilitasyon merkezi, kadınların başvurabileceği donanımlı, eğitimden geçmiş destek alabileceği merkez nerede" diye sordu.

'Başvurulan alanlar toplama kampı gibi'

Filiz kadınların başvurduğu alanların toplama kampı gibi 90 kadının çocuklarla beraber yaşadığı bir alan olduğunu belirterek, "Şiddet gören kadının pamuklara sarılması gerekiyor" dedi. Şiddete maruz kalan kadının bu tür alanlarda ikinci kez şiddete maruz kaldığının altını çizen Filiz, kadını birey olarak görme ve onun hakkını koruma yerine, aileyi korumaya ilişkin çalışıldığını ve şiddet uygulayan erkek ile barıştırmaya teşvik edildiğini söyledi.
Kadın sığınma merkezlerinde kadınlar için gereken hizmetin yokluğunu dile getiren Filiz, "Kadına sunulan hizmet bir lütuf gibi görülüyor ve belli bir süre sonra nasıl olsa gidecek yaklaşımı var. Bu yüzden kadınlar şiddet gördüğü yere geri dönüyor. Bu ne rehabilitasyon oluyor ne de şiddeti önlemek oluyor" dedi.

'Göçmen kadınlar için de yükümlülükler bulunuyor'

Sivil toplum örgütlerine yönelik yükümlülüklerinin de olduğunu dile getiren Filiz, şiddeti önleme konusunda destek alınabileceğini ve bir proje sunulması durumunda projenin gerçekleştirilmesi yönünde devletin destek olma zorunluluğu olmasının önemini vurguladı. Sözleşmede göçmen kadınlarla ilgili çok ciddi yükümlülüklerin varlığına dikkat çeken Filiz, göçmen kadınların ülke vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın, siyasi iltica talebinde bulunma ve bunun da kabul görmesine yönelik ciddi bir düzenlemenin varlığına işaret etti.

Filiz, göçmen kadınların tacize, tecavüze maruz kaldıklarını ve onlar için hiçbir yasal düzenlemenin olmadığını belirterek şunları söyledi: "Göçmen kadınların hiçbir hakkı yok, çalıştıkları zaman ücret alamıyorlar ve tehdit ediliyorlar. Bu alanda Sınır Tanımayan Kadınlar gibi bazı örgütler destek oluyor." Filiz göçmen kadınlara destek olan yaptırımların olması gerektiğini ve sözleşmeden yararlanılarak durumlarının iyileştirilmesi gerektiğini belirtti.

'Meşru müdafaa anayasal haktır'

Göçmen çocukların da durumuna dikkat çeken Filiz, çocukların cinsel istismara maruz kaldıklarını, ucuz iş gücü olarak çalıştırıldığını belirterek, bunun hem Uluslar arası Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne hem de İstanbul Sözleşmesi'ne aykırı olduğunun altın çizdi. Kadınlar açısından meşru müdafaanın önemine vurgu yapan Filiz, meşru müdafaanın anayasal bir hak olduğunu ancak erkekler lehine çok fazla işleyen zihniyetin kadınlar için işlenmediğini ifade etti. Filiz, "Bu yargı zihniyetidir. Erkekler lehine çok fazla işleyen o zihniyet kadınlarda meşru müdafaa yönünde işlenmiyor, en ağır cezalandırma yönüne gidiliyor " diyerek öz savunmanın da incelenmesi gereken bir konu olduğunu dile getirdi.

'Ortak çalışma yürütürsek ciddi kazanımlar elde edebiliriz '

Bu dönem Meclis'te HDP'li 32 kadın milletvekilinin olmasının avantajından bahseden Filiz, oluşturdukları Kadın Grubu'nun kadınlar için ciddi çalışmalar yapması gerektiğinin altını çizdi. Kadınların yıllarca süren mücadeleleri sonucu olumlu yasal düzenlemelerin yapıldığını belirten Filiz, " Diğer kadın gruplarıyla beraber yapabileceğimiz çok şey var ciddi adımlar atabiliriz. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi kanunu ve İstanbul Sözleşmesi'nde geçen uygulamaların yapılması için ortak çalışma yürütsek kazanımlar elde edebiliriz" dedi. Filiz son olarak bu yönde görüşmelerin, konuşmaların olduğunu ama olumlu bir yaklaşımın olmadığını belirtti.

(de/gc