'Silahların sesi saraydan duyulmuyor'
16:13
JINHA
AMED – Diyarbakır’da HDP, DBP, DTK ve HDK eşbaşkanları ile kentteki sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşen toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Silahların susmasını en çok biz istiyoruz. Silah sesi saraydan duyulmuyor. Siz gelin buralarda yaşayanlara bakın. Sabah dükkanını açana, işe gidene, okula giden çocuğa, anneye sorun. Sarayın duvarları, camları kalın, top sesleri saraydan duyulmuyor. Senin tuzun kuru. Halk savaş istemiyor” şeklinde konuştu.
AKP hükümeti tarafından devreye konulan savaş konseptine karşı sivil toplum kuruluşlarının barış mücadelesi devam ederken, HDP, DBP, DTK ve HDK eşbaşkanlarının katılımıyla Diyarbakır’da gerçekleştirilen toplantıda devam eden savaş çığırtkanlığına karşı tutum sergilendi. Diyarbakır Liluz Otel Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya eşbaşkanlarının yanı sıra kentte bulunan iş çevreleri ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldığı toplantının gerçekleştiği salona üzerinde Kürtçe ve Türkçe “Savaşa hayır Barışı biz inşa edeceğiz” yazılı pankart asıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Selma Irmak, Türkiye’nin tarihi bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, “Bu toplantının amacı, zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde, barışa dair endişelerimizi dile getirmek ve yeni bir yol güzergahı çizmek adınadır. Müzakere ve barış sürecinin içine düştüğü durum ne yazık ki bizi endişeye sevk ediyor. Barıştan uzak savaş çığırtkanlığını nasıl dindirebiliriz diye konuşmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı tarafından durdurulmuş süreci konuşmak gerek” diye konuştu.
‘Çözüm için Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü şart’
Barış ve müzakere süreçlerinin anlık dönem değil, sürece yayılan bir süreç olduğunun altını çizen Selma, Kürdistan sivil toplum örgütleri olarak Kürt sorunun çözüm yönteminin demokratik bir zeminde olması gerektiğinin arkasında olduklarını söyledi. Selma, “Bir kez daha çağrımızı yineleyerek, tekrar barış ve müzakere sürecine girilmesi ve Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin aldırılması çağrısında bulunuyoruz. Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü barışı hızlandıracaktır. Dünya deneyimleri de bunun olması gerektiğini destekliyor. Güney Afrika modelindeki gibi, Sayın Mandela’nın kendi kitlesiyle görüşüp düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmasıyla beraber süreç ilerleyebildi. Türk ve Kürt annelerinin daha fazla gözyaşı dökmemesi için, operasyonlara bir an önce son verilmesi, Abdullah Öcalan’ın özgür olması ve Dolmabahçe mutabakatına dönülmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
‘Son uygulamalar 1990’ları hatırlatıyor’
Konuşmasında “1990’lara geri dönülüyor” söylemlerine işaret eden Selma, “Son olarak Musa Çitil’in Diyarbakır’a görevlendirilmesi JİTEM vari uygulamaların yapılması, Yüksekova’daki uygulamaların 1990’lara geri dönüş söylemlerini destekleyen niteliktedir” vurgusunu yaptı. Kürt sorunun pek çok yönden çözümünün mümkün olduğunun altını çizen Selma, “Kürt sorunun biricik çözümü barış ve müzakeredir. Bu süreci sivil toplum örgütleriyle yürütmek isteriz. Sunacağınız her öneri bizim için aydınlanacaktır. Barış mücadelesini topyekun yürütme aşamasındayız, bu anlamada ortak bir fikrin açığa çıkması elzemdir” diye konuştu. Konuşmasına “Çok sıcak bir gündemle ve anlık gelişmelerin yaşandığı bir ortamda sizlerle birlikte olmak büyük bir fırsattır” sözleriyle başlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Kritik ve çok farklı kararlaşmaların yaşandığı bir dönemin içerisindeyiz. Bizler HDP olarak, bu dönemde barışa, savaşı yeniden müzakereye evriltecek bir siyasi duruşu sergileyen bir parti olarak kendimizi tarihi bir sorumlulukta buluyoruz” dedi.
‘’Meclisteki partiler Türkiye partisi değildir’
HDP’nin bütün farklı etnik kimliklerin bir araya gelmesini sağlayan, halktan yana bir politika sergileyen bir Türkiye partisi olarak doğduğunu söyleyen Selahattin, “Bizim gerçek bir Türkiye partisine ihtiyacımız vardı. Meclisteki partilerin Türkiye’nin bütün siyasi sorunlarını, halklarını kucaklayan parti olduğunu düşünmüyoruz, bunu yansıtmıyorlar. ‘Biz Türkiye partisiyiz’ diyenlere bir bakın hangileri Türkiye’yi temsil ediyor? Türkiye’nin 81 ilinden millletvekili çıkarmak değildir Türkiye partisi olmak. Türkiye’nin bütün kesimlerini temsil edebilecek parti çıkarmaktır Türkiye partisi olmak. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin farklı etnik ve kültürleri görürsünüz. Türkiye’nin her yerinde kendini farklı tarif eden insanlar var” şeklinde konuştu.
‘Suriyelişmeyle karşı karşıyayız’
Türkiye’nin Suriyelileşmesini istemediklerini söyleyen Selahattin, “Suriye gibi olmakla karşı karşıya mıyız? Evet bu risk vardır. Suriye tekçi politikalar nedeniyle böyle oldu. Suriye’de ‘Bizden başka kimse konuşamaz’ denildiği için böyle oldu. Şu an Suriye’nin kentlerinde aynı kültür ve inançtan olmayanlar bir arada yaşayamıyor. Ama çok şükür biz halen aynı mahalle de aynı şehirde yaşayabiliyoruz. HDP işte budur” dedi.HDP’nin barajı aşmasıyla Türkiye’nin bir felaketten kurtulduğunu söyleyen Selahattin, “Bütün kamuoyu HDP’nin kıymetini biliyor. Oy veren vermeyen HDP ‘den memnun. Kim bundan rahatsız peki? 2023 başkanlık vizyonu olanlar rahatsız” dedi.
‘Parlamento böyle daha güçlü’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sürece dair konuşmalarına işaret eden Selahattin, “Eğer Erdoğan seçimlerden sonra, ‘Evet bir seçim yarışı yapıldı gitti. Meclisimiz artık 4 partilidir. Ülkemiz artık koalisyonla yönetilmeyi seçmiştir. Parlamentomuz artık daha güçlüdür. Bu seçim sürecini ülkeyi bir barışla taçlandıralım. Şimdi artık müzakerede kaldığımız yerden devam etmemiz lazım. Bir an önce silahsızlanma gündemiyle bu süreci devam ettirebiliriz’ şeklinde konuşsaydı eminim ki bütün dünya Erdoğan’ı konuşurdu” dedi. 7 Haziran seçimlerinde çıkan sonuçların ülke barışı için büyük fırsat doğurduğunu söyleyen Selahattin, “Toplum farklı kesimleri destekleyip meclise göndermişse o toplumu birlikte yönetmek en doğrusudur. Gerisi diktatörlüktür. Hele hele sandıktan çıkan sonuca tahammülünüz yoksa onun adı diktatörlük. Türkiye için çıkış yolu en geniş şekilde ülkeyi bir koalisyonla yönetmekti. Siz nasıl ki yüzde 36’yla iktidara gelip, yüzde 70’leri kendi iktidarınıza almanız halk iradesiyle 7 Haziran’da halk iradesiydi. 13 yıl boyunca bu ülkeyi yönettiniz e yeter doymadınız mı?” diye sordu.
‘Barışa dair her projeyi kabul ettik’
HDP’ye dönük “Çözüm sürecini engelledi” şeklindeki sözleri hatırlatan Selahattin, “Ülke için doğru kabul ettiğiniz hangi projeniz varsa buyurun getirin beraber tartışalım. Hangi doğru işi yaptınız da HDP engelledi. Çözüm süreci dediniz elimizi taşın altına koyduk. Burada anlatamayacağım kadar yoğun çaba sarf etti bu parti barış olsun diye. Dolmabahçe mutabakatının okunmasında milyonlarca HDP’linin emeği var. Ama siz geldiniz bir anda devirdiniz. Silahların susmasını en çok biz istiyoruz. Silah sesi saraydan duyulmuyor. Siz gelin buralarda yaşayanlara bakın. Sabah dükkanını açana, işe gidene, okula giden çocuğa, anneye sorun. Sarayın duvarları, camları kalın, top sesleri saraydan duyulmuyor. Senin tuzun kuru. Halk savaş istemiyor” şeklinde konuştu.
‘Bir lider neden barıştan vazgeçer’
“Bir lider neden ülkesini bu kadar barışa yaklaştırmışken barıştan vazgeçer?” diye soran Selahattin, “Dolmabahçe mutabakatından sonra müzakerelere geçilecekti. Ve Öcalan PKK’ye silah bırakma çağrısı yapacaktı. Bunu neden engellediniz? Mutabakattan bir hafta sonra neden heyet İmralı’ya gitmedi. İzleme heyeti isim isim belirlenmişti neden engellediniz? Neden ‘Dolmabahçe’yi tanımıyoruz’ dediniz? Orada oturan bakanların kalkıp bu mutabakata sahip çıkması gerekirdi. Eğer bu mutabakata sahip çıkılsaydı her gün içimizi kahreden bu görüntüler olmayacaktı” şeklinde konuştu.
‘Bizi vatan haini ilan ettiler’
“Siz devlet olarak İmralı kosterine izleme heyetini bindirdiniz de HDP’mi engelledi? Biz neyi engelledik” sözleriyle tepkisini dile getirmeye devam eden Selahattin, “Bizim tek suçumuz, seçimlere parti olarak girmek ve barajı aşmaktı. Tek gayeleri seçimlerden önce PKK’ye silah bıraktırıp, HDP’yi baraj altında bırakmak ve yüzde 50’lerin üzerinde oy almaktı. Bize ‘süreç var neden parti olarak giriyorsunuz? Seçimlere bağımsız girin’ dediklerini hatırlıyorsunuz. Seçimlere parti olarak girmemizi vatan hainliği olarak ilan ettiler. Bize süreci bozmakla itham edildi. Yüzlerce yerde bu yüzden saldırıya uğradık. Diyarbakır’da bu yüzden bombalar patlatıldı. Bu oyunlar dönerken cumhurbaşkanı seçim meydanlarındaydı. Biz diğer partiler birbirimize sert ifadeler kullanabiliriz ama cumhurbaşkanı bunu yapamaz. Türkiye toplumu şunu iyi bilsin 81 ilde yaşayan yurttaşlar bunu iyi bilsin ki, savaş yaptırmayacağız” dedi.
‘Her şeye rağmen hazırız’
Tayip Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatına dönmekte sorumluluk alabilmesi halinde ülkenin kaostan dönebileceğini söyleyen Selahattin, “Cumhurbaşkanı’ndan beklenen görev olan ülkeyi kan ve kaostan geri döndürse biz her şeye rağmen hazırız. Cumhurbaşkanı ‘kaldığımız yerden değil kaldığımız yerden daha ileride bu sürece devam edin’ derse biz sürecin arkasında durmaya devam edeceğiz. Bu sorun adalet ve hakkaniyet çerçevesinde çözülmediği müddetçe silahları durdurabiliriz ancak sorunu bitiremeyeceğiz. Bu ülkeyi 90’lara döndürmeyeceğiz, sizlere savaş yaptırtmayacağız” dedi.
(zd-be/fk)