Çağlar Demirel: Siz katlettikçe Kürt kadınları daha fazla direnecek
10:24
JINHA
AMED - Silvan ve Lice'de halka yönelik saldırıları birebir izleyen HDP Diyarbakır milletvekili Çağlar Demirel, halka karşı tam anlamıyla savaş açıldığını, 7 yaşındaki çocuğa bile silah doğrultulduğunu belirterek, kadınların bu saldırılara karşı direnişi sayesinde büyük bir katliamın önüne geçildiğini söyledi. "Kürdistan'daki kadınların onurlu mücadelesi ve direnişini aslında devlet çok iyi biliyor" diyen Çağlar, kadınların saldırılar karşısında daha çok direneceğini vurguladı.
AKP'nin halka yönelik saldırılarına ilişkin HDP Milletvekili Çağlar Demirel değerlendirmelerde bulundu. Çağlar, Kürt halkına topyekun bir saldırı olduğunu, buna karşı halkın ve kadınların da topyekun direndiğini ifade ederek, "Bir yandan dağlar bombalanıyor, ormanlar yakılıyor, halkın çocuklarının cenazeleri verilmiyor, Sayın Öcalan'a yönelik bir tecrit uygulanıyor, gözaltılar, tutuklamalar ve işkenceler yapılıyor, diğer bir yandan da topyekun bir katliam söz konusudur. Halk artık şunu soruyor: 90'lı yıllarda Çiller'in yapmış olduğu katliamlar, hükümetin ve devletin almış olduğu kararlar, bugün 2015 yılında geçici AKP hükümetinin, devletin ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın, 'Kürtleri topyekün katledeceğim, yok edeceğim' yaklaşımı içerisinde kendisini gösteriyor. 90'ları yaşayan biri olarak söylüyorum ki 90'lardan daha farklı bir durum söz konusu. 90'larda faili meçhuller vardı, sıkar kaçardı. Oysa bu gün hukuk devleti değil, polis ve asker devleti haline dönüşmüş, katlettiğinde ödül alacağını bilerek açık bir şekilde güç kullanan ve kendisine yetki verildiğini söyleyen bir devlet, polis ve asker şiddetiyle halk karşı karşıyadır" dedi.
'Ne kadar çok öldürürsek o kadar çok ödül alırız diyorlar'
Halkın geçmişte köylerinin yakılıp yıkıldığını, katledildiğini hatırlatan Çağlar, bugün de aynı şeyin amaçlandığını, bunun da bir devlet gücü olarak ifade edildiğini belirtti. Çağlar Kürdistan'da bir hukuk devletinin söz konusu olmadığını ifade ederek, "Polis ve asker devleti işletiliyor Kürdistan'da. Devlet polis ve askerdir Kürdistan'da. Polis ve askerin gücü Kürdistan'da ne kadar şiddetli olursa devletin gücü o kadar daha büyüktür ifadesi yaşanıyor. Askerler ve polisler Silvan'da annelere, kadınlara 'ne kadar çok öldürürsek o kadar çok ödül alacağız' diyorlar. Kürdistan'da topyekun bir savaş konsepti başlatıldı. Silopi'de başladı, Cizre, Şırnak'la devam etti, Diyadin, Nusaybin'de gördük, Şemdinli'de, Yüksekova'da aynı konsepti görüyoruz" diye konuştu.
'Ekin'e yapılan kadın mücadelesinden korkunun göstergesidir'
Varto'da YJA-STAR'lı Kevser Eltürk'ün (Ekin Wan) cenazesine işkence yapılmasını değerlendiren Çağlar, "Kürt özgürlük hareketinin, kadın özgürlük mücadelesinin bütün süreçlerinde kadınların önemli bir öncülük rolü oynadığı ve barışı haykırdığı ve mücadelesini büyüttüğü bir dönemde Varto'da Ekin Wan'a yapılan katliam ve kadın bedeni üzerinden bunun ifadesini bulması kabul edilecek bir durum değildir. Bir savaş değil tek taraflı bir katliam söz konusudur Kürdistan'da. Halkı katletme ve kadınların bedeni üzerinden siyaset yapmadır. Biz bunu kadın mücadelesine karşı duyulan korkunun ifadesi olarak değerlendiriyoruz ve bunu asla kabul etmeyeceğiz. Ekin Wan'ın bedenine yapılan saldırı tüm kadınlara yapılan bir saldırıdır. Ekin Wan'ın bedenine yapılan saldırır onun onurlu mücadelesine ve halkın iradesini kırmaya dönük yapılan bir saldırıdır" diye konuştu.
'Silvan'da kadınlar katliamın önüne geçti'
Çağlar konuşmasının devamında, "Aynı durum bu gün Varto'dan sonra Silvan'da yaşatılmaya çalışıldı. Bizzat gidip gördüm, Silvan'da, Varto'da ve Silopi'de ortaya çıkan görüntüler Kobanê'yi aratmayan görüntülerdi. Kobanê'de ne yaşandıysa Silvan'da da Varto'da da, Şemdinli, Dersim, Yüksekova'da da bunları yaşatacağız imajı verilmeye çalışılıyor. Biz Silvan'da gözlerimizle gördük ve birçok şeyi yaşadık. Silvan bir Kobanê şehrine çevrildi, bir katliam söz konusuydu Silvan'da. Bizler zamanında Silvan'a ulaşmış olmasaydık Silvan'da katliamlar çok daha fazla olacaktı, yaşamını yitiren insanların sayıları daha da artacaktı. Silvan direnişini yürüten halkımıza özellikle de kadın arkadaşlarımıza, annelerimize bu direnişte öncü rol oynadıkları için, bu katliamların önüne geçtikleri için onlara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum" dedi.
'7 yaşındaki çocuğa silah, 8 aylık bebeğe gaz bombası'
Silvan'da polis ve asker saldırısında tanıklığını anlatan Çağlar, 7 yaşındaki çocuklara bile silah doğrultulduğunu, 8 aylık bebeğin üzerine gaz bombası atıldığını söyledi. Zırhlı araçlarla kendilerine nişan alındığını ifade eden Çağlar, 'burayı terk edin yoksa hepinizi kurşuna dizeceğiz' anonsa yaptıklarını söyledi. Hiç bir muhatap bulamadıklarını hepsinin zırhlı araçların içerisinde olduğunu belirten Çağlar şunları söyledi: "Biz sokaklarda halkın içerisinde dolaşırken Vali'nin, Kaymakam'ın Emniyet amirlerinin bilgisi dahilinde dolaşırken zırhlı araçlardan üzerimize gaz bombaları atıldı. Bize silahlarını doğrultarak 'burayı terk edin' dediler. Neden sokağa çıkma yasağı ilan edildi? Çünkü katliamların üstünü örtmek istediler, yaşananların halk tarafından görülmemesini istediler, kamuoyunun orada yaşananları görmemesini istediler. Basının oraya girmesine hiçbir şekilde izin vermediler. Bizimle gelen basından arkadaşları araçlardan indirdiler. Kendi katliamlarını, halka yaptıklarını gizlemek istediler. Araçları yaktılar, halkın evlerini tahrip ettiler, halkın evlerine roket bombaları atıldı. Gaz bombalarıyla zaten insanlar korkutulup sindirilmeye çalışıldı ancak çok daha vahimi insanlara silah sıkıldı, keskin nişancılar tepelere dizildi ve oradan nişan alınarak insanların üzerine ateş edildi. Tesadüfen hayatını kaybeden sayısı az. Silvan halkına topyekun bir katliam düzenlendi. Aynı şey Varto halkına da yapıldı. Kürdistan'da topyekun bir savaş söz konusu. Arık sokağa çıkma yasağı ilan edildiği anda bir katliam olacağını biliyoruz, çünkü gördük, yaşadık."
'Lice'de halkın değerlerine saldırıldı, Silvan'da zorla marş okutuldu'
Lice'de gelişen saldırıları da değerlendiren Çağlar, "Lice'de aynı şey devam ediyor. Ormanlar yakıldı orada, insanlar katledildi. Şuanda Lice'de kayıp köylüler var. İnsanların değerlerine saygısızlık var, mezarlıklara uçaklardan bombalar atılıyor. Silvan'da helikopterlerle insanların üzerine bombalar yağdırıldı. Dükkanlar ateşe verildi, her yerde kurşun izleri var. Evler tahrip edildikten sonra boşaltıldı ve sonra içeriye girip yağmalandı. Bunların hepsini polis, askerler, özel harekatçılar yaptı. Özel harekatçı polisler sağlık ocağına toplanarak tekbirler getirerek silahlar sıktı. İŞİD'e ilişkin sloganlar atıldı. İnsanlara zorla İstiklal Marşı okutuldu" dedi.
'IŞİD çetelerinin zulmü uygulandı'
Halkın yaşadıklarını anlatan Çağlar, "Askerler polisler kadınları gördüklerinde el işaretleriyle kafalarını keseceklerini ifade ettiklerini söylediler. YPG ve YPJ bugün Kobanê'de halka saldıran İŞİD'le mücadele ederken, aynı şekilde bugün Türkiye'de Kürdistan'da devletin beslediği İŞİD çeteleri adı altında kontra güçler burada halka saldırarak, İŞİD çetelerinin yaptığı zulmü, faşizmi, katliamı uyguladı. Bunu da büyütmeye çalışıyor. Biz bunu kabul etmeyeceğiz ve buna karşı direneceğiz" ifadelerini kullandı.
'Kürtler devlet terörü değil, kendi öz yönetimini istiyor'
Çağlar konuşmasında halkın öz yönetim istediğini ifade ederek, "Bunu yaşayan Kürt halkı tabi ki öz yönetimini isteyecektir. Artık devlet beni katlediyorsa, bu şiddeti bana uyguluyorsa bir demokrasi söz konusu değilse, ben demokrasiyi, özgürlükleri kendi yaşamımı kendim kurarım demek istiyor halk. Halk şiddetle, faşizmle yönetilmek istemediğini ifade ederek kendi kendini yönetmek istediğini belirtiyor. Halk şunu çok açık bir şekilde bizlere söyledi: 'devlet şiddetle gücünü ifade etmeye çalışıyor ama tankının içinden de çıkamıyor. Zırhlı araçların içinden kapıyı gizlice açıp gaz bombası atıp kapıyı kapatıyor.' Kürlere yaşatılan bu kaos, şiddetin artık son bulmasını istiyorlar. Bunu yapanlar kendi iktidarlarını sürdürmek için yapıyor. AKP seçimdeki yenilgisinin hesabını Kürt halkından sorarcasına şiddet uyguluyor. Halk da açık bir şekilde 'AKP burada bitti. Biz onlara oy vermiyoruz. Bizi öldüren ve katledenlere oy vermiyoruz' diyorlar. Devlet ve hükümet öldürerek pirim kazanmaya çalışıyor. Oysa bu saldırılar AKP hükümeti ve devletin kendi zayıflıklarıdır, acizliğidir" diye konuştu.
'Siz katlettikçe Kürt kadınları daha fazla direnecektir'
Devlet terörüne karşı halkın direnişini değerlendiren Çağlar, kadınların direnişte önemli bir yer aldığını belirterek, "Kürdistan'da, Silvan'da öncü güç kadındır. Barışı ve özgürlüğü talep eden öncü güç kadınlardır. Katliamların önüne geçen sokağa çıkılmasına engel olunduğu zamanlarda sokağa çıkıp kurşunlardan korkmayan kadınlardır. Kendilerini halkı korumak için önlere atan kadınlardır. Direniş ruhunu kadınlar Silvan'da çok net ortaya koydular. Sokağa çıkma yasağına rağmen kadınlar sokağa çıktı ve sokağa çıktıkları için ceza kesildi. Ben kadın direnişini bir kez daha selamlıyorum. Kürdistan'daki kadınların onurlu mücadelesi ve direnişini aslında devlet çok iyi biliyor. Ekin Wan'ın bedenin teşhir edilmesi aslında bu devletin acizliğinin bir göstergesidir. Bu durum hiçbir savaşta, hiç bir ahlakta görülmeyen bir durumdur. Bununla verilmek istenen mesaj kadın iradesini onurunu kırmaktır. Ama şu devlet tarafından çok net bir şekilde bilinmelidir ki siz bunu yaptıkça kadınlar özellikle de Kürt kadınları daha fazla direnecek daha fazla mücadele edecek ve onuruna sahip çıkacaktır" dedi.
'Türkiyeli kadınları, Kürt kadınlarıyla dayanışmaya çağırıyorum'
Kürdistan'da direnişte olan kadınların yanı sıra Türkiyeli kadınların da barışı talepleri için Kürdistan'a gelmelerini değerlendiren Çağlar, "Türkiye'deki bütün kadınlara seslenmek istiyorum, bütün kadın kurumlarının birebir gelip kadınlardan neler yaşadıklarını dinlemelerini istiyoruz. Kadın özgürlük meclisi geldi ancak bırakmadılar. Lice'yle dayanışma amacıyla geldiler, ancak sıcak anları göremediler. Buradan bir kez daha söylemek istiyorum. Kürt halkının direniş kadın özgürlük mücadelesinin direnişi öncülüğünde gelişiyor. Türkiye'deki tüm kadın bloklarının ve kadın örgütlerinin, tüm dünya kadınlarıyla el ele verip bu yaşananların önüne geçebilir. Birlikte kadın dayanışmasıyla, kadın paylaşımıyla, kadın birlikteliğiyle biz barışı ve özgürlükleri bütün topraklarda yaşatacağız. Kadın mücadelesini, direnişini ve onuru, iradesini bir kez daha saygıyla selamlıyorum" diye konuştu.
(ny-şg/gc)