'Devlet aile büyüğü rolünü kaybetmekten korkuyor'

09:40

Beritan Canözer / Beritan Elyakut/ JINHA

AMED - 'Özyönetim'in sadece Kürtler için değil Türkiye'de yaşayan tüm halklar için önemli olduğunu belirten ESP Genel Başkan Yardımcısı Fethiye Ok, "Biz öz yönetimi yalnızca Kürdistan halkı için değil, Türkiye halkları için de istiyoruz. Halk kendi mahallesini, kendi sokağını kendisi yönetsin istiyoruz. O sokakta bir ağaç dikilecek ise buna halk karar versin istiyoruz" dedi.

Kürdistan'da mahalle ve ilçelerde halkın "öz yönetim" ilanlarına yönelik saldırı gerçekleşirken, belediye eşbaşkanları da 302. maddeden tutuklandı, mahalleler günlerce asker ve polis ablukasında tutuldu. DBP Yerel Yönetimler de öz yönetime "bölünme" korkusuyla yaklaşılmaması gerektiğini, öz yönetimin ne olduğunu halka anlatmak için 2 günlük tartışma programı düzenledi. Sümerpark'ta dün düzenlene program bugün de devam edecek. Tartışmaları değerlendiren Diyarbakır Eğitim Sen Şube Eşbaşkanı Dilek Adsan, bir halkın kendi kendisini yönetmesinin en doğal hak olduğunu belirterek, devletin halkın kendi iradesiyle kendisini yönetmesinden korktuğunu ve bu yüzden halka saldırdığını dile getirdi.

'Halk ona mecbur olsun istiyor'

Demokratik bir ülkede yaşanıyor ise halkın düşüncelerini özgürce dile getirebileceğini söyleyen Dilek, "Sırf bu yüzden insanlar tutuklanıp katledilmemelidir. Son yaşadığımız olaylara, sivil insanların katledilmesine baktığımız zaman bunların sebebinin ne olduğunu sorgulamak gerekiyor. Halklar düşünceleri ile ilgili her şeyi pratiğe geçirebilirler. Bunun sonucunda devlet sarsılmaz, yıkılmaz. Seçimden sonra Türkiye ve Kürdistan'ın coğrafyasına baktığımız zaman ortada hiçbir şey yok ama sivil halka yönelik bir katliam var. Bu da halkın kendini yönetmesinden kaynaklı yaşanan olaylardır. Devlet halkın kendisini yönetmesinden korkuyor. Halkın kendi kendini yönetmesinden ve kendisiyle ilgili kararları kendisinin vermesinden korkuyor. Halk ona mecbur olsun, ona muhtaç olsun, o ne derse o olsun istiyor ama artık bu halk koyun olmamayı öğrendi. Sırf biri istiyor diye ölmeyi, katledilmeyi, yok sayılmayı göze alacak bir halk yok artık karşısında" diye konuştu.

'Halk ile tartışacağız ve taleplerini sahipleneceğiz'

Öz yönetim talebinin yeni olmadığını, DBP'nin daha önce seçimlere "Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz" sloganıyla girdiğini belirten Dilek, "Bunun üzerinden iki yerel seçim dönemi daha geçti ve bizim taleplerimiz, amaçlarımız hiç değişmedi. 30 yıllık bir süreci geride bıraktık ve 12 yıldır bu halk kendi kendini yönetmek istediğini dile getiriyor. Bu 7 Haziran'dan sonra açığa çıkmış bir olay değildir, bu halkın yıllardır talebi buydu. Türkiye devleti halkın taleplerini görmezden geldi ve sürekli buna kurşunuyla, bombasıyla karşılık verdi. Halkın kendisini yönetmek istemesine tahammül edemiyor. Devlet bu halka 'ben yemek yaptım siz bu yemeği sevseniz de, sevmeseniz de yemek zorundasınız' diyor ama bu halkın bunu kabullenip köşesine çekilecek bir halk olmadığını unutuyor. Bugün burada bu halkla doğru bir öz yönetim nasıl olur onu konuşuyoruz ve daha önce yapmamız gereken bir şeydi. Kendini yönetmek isteyen halktı ve halkın bu isteğini doğru anlamak gerekiyor. Bugün halkın bu isteğini doğru anlamak için tartıştık, tartışacağız ve biz de sivil toplum kurumları olarak halkın talebini sahipleneceğiz" ifadelerine yer verdi.

'Halkın talebini halktan dinlemeliyiz'

ESP Genel Başkan Yardımcısı Fethiye Ok ise bu tartışmaların sadece Diyarbakır'da değil, Türkiye ve Kürdistan'ın tüm illerinde yapılması gerektiğini belirterek, "Halkın talebini halktan dinlemeliyiz. Nasıl bir öz yönetim istiyorlar? Bunun ekonomik, sağlık boyutları nasıl olacak? Halk kendi kendini nasıl yönetecek? Bunları tartışmak ve halk ile beraber boyutlarını konuşmak gerekir" dedi. Bu nedenle buradaki tartışmaları yerinde ve zamanında bulduğunu ifade eden Fethiye, "Aslında bu tartışmalar daha erken bir süreçte de tartışabilirdi ama şu an için de geç kalınmış sayılmaz. Özellikle öz yönetimin halk tarafından ilan edildiği ve sırf bu yüzden yerel seçilmişlerin tutuklandığı böylesi bir dönemde bunu tartışmak soru işaretlerine de cevap olacak. Evet, halk öz yönetim ile kendi kendini yönetmek istiyor ve devletin onu yönetmesini istemiyor ama devlet tarafından neden yönetilmek istemediğini de bilmesi gerekiyor. Sırf 10 kişi öz yönetim dedi diye onun da öz yönetim demesi demek değildir bu. 10 kişi öz yönetim dedi, onlar ne istediğini biliyor. 'Peki ya ben ne istiyorum?' diye de düşünülmesi ve tartışılması gerekir. Yerel yönetimlerin bu kez kapalı kapılar ardında değil de halkın içinde, halk ile beraber tartışması ve halka öz yönetimi anlatması bu anlamda da önemlidir" sözlerine yer verdi.

'Öz yönetimi yalnızca Kürdistan değil, Türkiye için de istiyoruz'

Fethiye, şu sözlerle konuşmasına devam etti; "Biz ailenin büyüğünden hakkımızda karar vermesini istemiyoruz. Ne yiyeceğimize, ne giyeceğimize, ne düşüneceğimize ve düşündüklerimizi nasıl dile getireceğimize biz karar veririz. Başımızda bizim yerimize karar veren bir baba, bir eş, bir başbakan ya da bir cumhurbaşkanı istemiyoruz. Biz öz yönetimi yalnızca Kürdistan halkı için değil, Türkiye halkları için de istiyoruz. Halk kendi mahallesini, kendi sokağını kendisi yönetsin istiyoruz. O sokakta bir ağaç dikilecek ise buna halk karar versin istiyoruz. Mahalleye okul, yol, hastane yaptırılacaksa ya da o mahallede bir her yıkılacak, yakılacak ise buna orada yaşayan halkın kendisi karar versin istiyoruz. Devlet aile büyüğü rolünü kaybetmekten korkuyor ve bu yüzden halka yönelik bu denli yoğun saldırılar gerçekleştiriyor. Bir ülkenin cumhurbaşkanı ya da başbakanı o ülkenin huzur içinde olmasını sağlayamıyor ise aile büyüğü rolünü kaybetmeye mahkumdur ve halkın iradesine, talebine cevap vermek zorundadır. Halkı temsil edemiyorsa, halka hitap etmiyorsa 'sadece ben' diyorsa o koltuğa çıkmadan inmek zorundadır. Bu yüzden bugün burada söylenecek, anlatılacak, talep edilecek her şeyi doğru anlayıp, doğru algılayıp, doğru pratikleştirmek gerekiyor" diye belirtti.

(kt/gc/fk)