Figen Yüksekdağ: Yaşam hakkı için özyönetimi savunuyoruz

09:04

Medya Cebe-Hülya Okalin/JINHA

WAN - Özyönetim modelinde kadınların aktif olarak yer alması gerektiğini söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, özyönetim ile her kentin ve kadınların öz savunma ile kendi güvenliğini de alma şansına sahip olacağını belirtti. Figen, "Bu, her gün Türkiye'de 5 kadının öldürülmeyeceği anlamına da geliyor. Bizler bu nedenle her yerde katledilen bütün kadınların yaşam hakları için her yerde öz yönetimi savunuyoruz" dedi.

Bugüne kadar halkın siyasi iktidarlar tarafından karar alma süreçlerinden dışlanarak kendisine sunulan bir yaşamı seçmesine karşı dünyanın birçok yerinde özyönetim modeli ile halklar kendi kaderini kendisi tayin ediyor. Halkın kendi kararlarını alabildiği ve alternatifini üreterek ortak bir yaşamın sürdürüldüğü özyönetim modelinin içeriğine ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ JINHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

'Halk karar alma süreçlerinden hep dışlandı'

Figen bugüne kadar halkın bütün karar alma süreçlerinden dışlandığını belirterek, bu yüzden özyönetimin gerekli olduğuna işaret etti. Figen, Kürdistan'ın bir çok yerinde halk tarafından ilan edilen özyönetim modelinin halkın kendi yaşam alanlarında kendilerine dair kararları bağımsız bir şekilde verebilmesi anlamına geldiğini ifade ederek şöyle konuştu: "Siyasi iktidar cumhuriyet tarihi boyunca son dönemde de iktidarın tekçi despotik bir iktidara mahkum bırakmaya çalıştı. Buna karşı özyönetim modeli de kendi kendisini yönetebilecek her türlü söz ve karar süreçlerine halkın doğrudan katılımı demektir. Özyönetim ile halk birebir mahalle meclisleri, ilçe meclisleri ve kent meclisleri yoluyla doğrudan sözünü söyleyebilecek ve seçilmiş temsilcileri aracılığı ile karar alabilecek bir yapı ve mekanizmayı üretebilecek."

'İktidar halkı tepeden ve zorla yönetiyor'

Özyönetimin temelinde örgütlü bir toplumun olması gerektiğine dikkat çeken Figen, aynı zamanda öz yönetimin halk tarafından inşa edilen ve halkın katılımı ile oluşturulan bir yapı olduğunu söyledi. Figen öz yönetimi halkın örgütlenmesi olarak algılanması gerektiğini kaydederek, "Bugünkü siyasi iktidar halkı yönettiğini söylüyor, fakat tepeden, zorla ve savaşla yönetiyor. Bizim öz yönetim çalışmalarımızın esası halk örgütlenmesi, halk meclisleri üzerine kuruludur. Örneğin Van'da kentin sosyal yaşamını meclisler aracılığı ile halkın kendisini örgütlediği yapılar aracılığı ile geliştirme çabası içerisindeyiz. Ama bunun içerisinde halkın örgütlenmesi genel olamaz, özel boyutları olmalıdır. Daha sistemli bir mekanizmanın kurulması gerekir. İşte bu nedenle öz yönetim'in 8 boyutu çok önemlidir. Eğitim, sağlık, ekoloji, kent yaşamı, ekonomi, kadın, gençlik, kültür, bunların her biri ayrı ayrı kesimsel örgütlenmelerin geliştirildiği alanlardır" diye konuştu.

'Örgütleme süreci işletilmeli'

Figen son özyönetim ilanı yapılan yerlerde çalışmaların yetersiz kaldığına işaret ederek, buna ilişkin şu şekilde konuştu: "Sağlık alanında yapılan örgütlülükler, insan hakları ve hukuk alanının örgütlenmesi yetersiz kalabiliyor. Halkımızın kültürünü geliştirmek bakımından örgütlenmede de bazı sıkıntılar var. Eğitimde anadil hakkının kullanımı ve bunun bir güce dönüştürülmesi bakımından sorunlar var. Halkın doğrudan kendisini yönetmesi ve karar alma mekanizmasının yanı sıra ekonomik ve iktisadi yaşamını da kendisinin inşa edebileceği bir örgütlenme süreci işletmemiz gerekiyor."

'Kadınlar meclislerde yer almalı'

Özyönetim içerisinde kadınların aktif bir özne olarak yer alması gerektiğinin altını çizen Figen, "Kadınların bu süre içerisinde her yerde olduğu gibi Van'da da doğrudan kadın örgütlenmesi ve kadın meclislerinde yer alması gerekiyor. Biz öz yönetimler ile eş yaşamı kurmaya ve inşa etmeye çalışıyoruz. Bunun tek yolunun da kadınların her alanda örgütlü hale getirilmesinden geçtiğini düşünüyoruz. Özellikle de Van kadınların örgütlenme açısından hayati bir öneme sahip bir şehirdir. Kadın intiharlarının çok yoğun olarak yaşandığı ve kadınların katliamlar ile karşı karşıya bırakıldığı bir şehirdir Van. Ulusal feodalite ve devlet baskıları ile esir alınan bir coğrafyadır. Bu yüzden özelde Van'da ve genelde tüm kadınların örgütlenmenin merkezinde ve özyönetimin yarısı olarak kendisini konumlandırması gerekiyor. ben inanıyorum ki kendi halkımız ve kadınlar kendi kendilerini yönetme hakkını söke söke alacaklardır ve bunu en insancıl yollar ile başaracaklardır" diye belirtti.

'Van için savunduğumuzu Antalya için de istiyoruz'

Öz yönetimin yalnızca Kürt halkı için değil tüm halklar için gerekli olduğunu dile getiren Figen sözlerine şöyle devam etti: "Biz bir bölgede öz yönetim olsun da başka bir bölgede buna gerek yok demiyoruz. Aksine her yerde öz yönetim programına göre halkımız siyasete, yaşama ve ekonomiye katılmalıdır. Biz Van için istediğimiz ve savunduğumuz şeyi Antalya, Samsun, Artvin ve Mersin için de savunuyoruz. Halklarımız hem ekonomik hem de sosyal ve siyasal olarak ta özgürleşecek. Özyönetim Türkiye'nin her yerinde kabul edilen bir reforma dönüşürse örnek veriyorum Artvin'de Yeşil Yol yapılmasın diye direnen Havva analar 70-80 yaşında elinde sopayla direnmek zorunda kalmayacak. İnsanlar evlerinin dibine yapılan nükleer santraller, HES'ler ve barajlar ile ölüm ve hastalıkla boğuşmak zorunda kalmayacak. Biz Kürdistan'da öldürülen kadının derdine yanıyoruz da Uşak'ta katledilen kadının derdi bizi ilgilendirmiyor mu? Aksine bütün kadınların yaşam ve can güvenliği için biz yeni bir programı ve icrayı savunuyoruz. Eğer öz yönetim geliştirilebilirse her kent ve kadınlar kendi öz savunma ve güvenliğini de alma şansına da sahip olacak. Bu her gün Türkiye'de 5 kadının öldürülmeyeceği anlamına da geliyor. Bizler bu nedenle her yerde katledilen bütün kadınların yaşam hakları için her yerde öz yönetimi savunuyoruz."

(dc/fk)