Çimen Işık: Devlet eşbaşkanlarımızı tutuklayarak gözdağı vermeye çalışıyor

09:00

JINHA

AMED - Son 57 gün içinde 17 eşbaşkanın tutuklandığına dikkat çeken Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Eşbaşkanı Çimen Işık "Yerel yönetimlerdeki kurumsallaşmayı öz yönetimlerdeki halkın taleplerini yerine getirme, beraber yönetme ilçe veya belde yerelini zayıflatarak gözdağı vermeyi hedefliyor. Halkın yüzde 90 oylarla seçtiği eşbaşkanlar tutuklanarak halkımızın iradesinin tanınmadığını ifade ediliyor" dedi.

Geçici AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan eliyle yürütülen savaş planı doğrultusunda "özyönetim" ilanlarının yapıldığı merkezlerde, "sokağa çıkma yasakları" altında halka yönelik fiziki saldırılara girişilirken, diğer yandan ise halkın siyasi iradesi olarak seçtiği belediye eşbaşkanları ve yöneticilerine dönük gözaltı ve tutuklama furyası başlatıldı. 18 Ağustos tarihinde Şırnak ve ilçelerinde yapılan "özyönetim" ilanlarının üzerinden geçen 57 günlük zaman diliminde 17 belediye eşbaşkanın yanı sıra 2 il genel meclis üyesi, onlarca belediye çalışanı ve birçok belediye meclis üyesi gözaltına alınıp, tutuklandı.

Kürdistan'da ilk olarak Şırnak, ardından da Diyarbakır, Hakkari ve Van gibi kentlerde yapılan "özyönetim" ilanlarının ardından 18 Ağustos'tan bu yana siyasi soykırım operasyonlarda tutuklanan belediye eşbaşkanları şunlar: Sur Belediye eşbaşkanları Seyid Narin ve Fatma Şık Barut, Silvan Belediye Eşbaşkanı Yüksel Bodakçı, Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Sara Kaya, Edremit Belediye Eşbaşkanı Sevil Rojbin Çetin, Lice Belediye Eşbaşkanı Harun Erkuş, Hakkari Belediye eşbaşkanları Nurullah Çiftçi ve Dilek Hatipoğlu, Özalp Belediye Eşbaşkanı Handan Bağcı, Batman Belediye Eşbaşkanı Gülistan Akel, İkiköprü Belde Belediye eşbaşkanları Osman Karabulut ve Hidayet Tiryaki, Beşiri Belediye Eşbaşkanı Mustafa Öztürk, Iğdır Belediye Eşbaşkan Şaziye Önder, Tuzluca Belediye Eşbaşkanı Mehmet Gültekin, Hoşhaber Belediye Eşbaşkanı Ali Çam ile Erçiş Belediye Eşbaşkanı Diba Keskin.

'Gözdağı veriyorlar'

Eşbaşkanların tutuklanmasının özyönetime gözdağı olduğunu kaydeden Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Eşbaşkanı Çimen Işık, 2009 yılında yapılan siyasi soykırım operasyonlarını hatırlattı. Çimen, "Yerel yönetimlerdeki kurumsallaşmayı öz yönetimlerdeki halkın taleplerini yerine getirme, beraber yönetme ilçe veya belde yerelini zayıflatarak gözdağı vermeyi hedefliyor. Halkın yüzde 90' oylarla seçtiği eşbaşkanlar tutuklanarak halkımızın iradesinin tanınmadığını ifade ediliyor. Partimizin il, ilçe başkanları, yöneticileri, kadın meclislerindeki arkadaşlarımız ve gençlikteki arkadaşlarımız bir bütün olarak o yerelin temel dinamiklerini temsil eden arkadaşlarımız, aynı zamanda o yerelde halkla beraber yeni sistemi örmeye çalışan arkadaşlarımız hedefleniyor ve tutuklanıyor" dedi.

'Kesinlikle geri adım atmayacağız'

Tutuklamaların geri adım attıramayacağını kaydeden Çimen, "Yaklaşık iki aylık dönemde 17 belediye eşbaşkanı ve 2 il genel meclis üyemizle birlikte yüzü aşkın parti çalışanımız tutuklandı. Biz parti olarak ve yerel yönetimler olarak kesinlikle geri adım atmayacağız. Son bir arkadaşımız kalıncaya dek hem çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz hem sistemimizi yürüteceğiz hem de tutuklanan her gözaltına alınan arkadaşımızın boşluğunu hızla doldurmaya devam edeceğiz. Biz kesinlikle geri adım atmayacağız" şeklinde konuştu.

'Özyönetim özsavunmadır'

Tarihten günümüze her zaman devrim mücadelesini yürüten ve barış için mücadele eden halkların kazandığına dikkat çeken Çimen şunları söyledi: "Bugün içinde aynı şey geçerlidir. Türkiye rejimi içersinde bulunduğu durum artık halkın güvenliğini sağlamıyor, barınmasını sağlamıyor, beslenme koşullarını, öğrenme koşullarını yani bütün yaşam koşullarının önüne engel oluşturan bir sistemdir. Buna yönelikte biz Kürdistan'da Kürt halkı kendi öz yönetim ilanlarıyla beraber nasıl yaşamak istediğine kendisini nasıl koruyacağına kendi cevabını verdi. Öz yönetim ilanlarını yapmak bile bir özsavunma biçimidir. Sadece Kürdistan için geçerli değildir. Türkiye halklarının da bunu tartışması bunun üzerinde kendi sistemlerini oluşturması gerekiyor. Devlet kendi vatandaşını koruyamıyor koruyamadığı gibi aynı zamanda onun katledilmesine göz yumabiliyor yani var olan pratikler bunu ortaya çıkardı. Elbette ki Türkiye halkları açısından da Türkiye metropolleri açısından da aynı sistemin denenmesi de önemli bir noktadır."

(sg-tt/fk)