Şilan Ata Talabani: Demokratik bir düzenin inşasıyla kriz aşılabilir

09:00

Newroz Dijwar/Derya Roj/JINHA

SILÊMANÎ - Federal Kürdistan Bölgesi'nde yaşanan krizin sistem sorunundan kaynaklandığını belirten Süleymaniye Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Şilan Ata Talabani, "Yaşanan sorunların kaynağında maaşların verilmemesi ya da siyasi tarafların çekişmelerinden çok krizin altında yatan asıl gerçek bölgemizde demokratik bir sistemin olmamasıdır. Yaşanan bu sorunları ancak demokratik bir düzenin inşa edilmesiyle aşabiliriz" dedi.

Süleymaniye Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Şilan Ata Talabanii Güney Kürdistan'da yaşanan siyasi krizi ve bununla gelişen toplumsal olayları ajansımıza değerlendirdi. Klasik siyaset tarzıyla sorunların çözülemeyeceğini kaydeden Şilan, "Bölgemizde yaşanan sorunların ve daha öncesinden yaşanan krizlerin derin bir çözümlemeye ihtiyacı var. Eğer klasik siyaset tarzıyla yaklaşırsak, sorun kendisini sürekli tekrarlar. Bizim demokratik bir düzene ihtiyacımız var. Halkın da istediği bu zaten" diye konuştu.

'Sorunlar diyalog yoluyla çözülebilir'

Ortadoğu ve özelde de Güney Kürdistan'da yaşanan sorunların aşırı radikalizmden arınmış bir zihniyetle çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Şilan, siyasi partilerin bu konuda sorumluluk göstermesi gerektiğini belirtti. Şilan, "Yaşanan sorunlar diyalog yoluyla çözülebilir. Duygusal yaklaşmamak gerekir. Herkes kendi doğrularında ısrar ediyor. Kendilerinin sadece doğru olduğunu söylüyorlar. Ya da anlaştıklarında da sorunun köküne inmiyorlar. Siyasi taraflar sorunların çözülmesi noktasında sorumlu davranmalılar. Onlar da bu toplumdan çıktı, aydan inmediler. Eğer esas sorun çözülmezse kendisini sürekli tekrarlar. İnsanlar çok fazla radikal. Sorunların üzerine körü körüne gidemeyiz. Toplum olarak aşırı radikal yaklaşımlardan kaçınmalıyız" dedi.

'Siyasiler toplumun arkasından gelmeli'

Bölgedeki siyasi krizin, tarafların kendi çıkarlarına ters düşen yaklaşımları kabul etmemesiyle ateşlendiğini dile getiren Şilan, "Kimse toplum ne istiyor demiyor, herkes benim partim benim tarafım, benim çıkarlarım ne olacak diyor. Bunu halk kabul etmez" dedi. Sorunların çözümü konusunda herkese rol düştüğünü söyleyen Şilan konuşmalarına devamla: "Siyasetçiler sorumlu davranmıyorsa, sıradan insanlar siyasetçilere yol göstermeli, öncülüğünü yapmalı. Toplum öyle olmalı ki siyasetçiler onların arkasından gelmelidir. Herkes bulunduğu ortamda demokrasi kültürünü geliştirebilir. Örneğin bir ailede insan hakkını nasıl ister, ne yapması gerekiyor gibi sorular üzerinden çocuklar büyütülmeli. Mesela bir çocuğa sağlıklı bir yemek verirsin ama çocuk sürekli diğer sağlıksız yemekleri ister. Çocuk hastalanır ve sonradan iyileştiğinde tekrardan sağlıksız gıdaları ister. Toplum olarak bu çocuk örneğine benziyoruz. Kendimizi ne kadar bilinçlendirirsek, o kadar özgür yaşayabiliriz. Ne istediğimizi bilen bir toplum olmalıyız. Bunun yol ve yöntemlerini öğrenmeliyiz."

'İnsanların derdi sadece maaş değil, düzenin değişmesini istiyor'

Gelişen eylemlerin sadece maaşların verilmemesi üzerinden olmadığına değinen Şilan, toplumun demokratik bir düzen talep ettiğini söyledi. Şilan, "Bazı istekler günceldir bazıları ise üst üste birikir ve kör düğüme dönüşür. İnsanlarımızın ilk isteği bu düzenin değişmesi. Yoksa maaşların verilmesiyle bu sorunlar çözülmez tam tersine daha da derinleşir" diye konuştu. Sorunların çözümünde tek çarenin toplumun tüm kesimlerince yazılmış bir demokratik anayasa olduğunu ifade eden Şilan konuşmasına şöyle devam etti: "Sadece siyasi tarafların yazacağı bir anayasa doğru olmaz toplumun da ihtiyaçlarını karşılamaz. Partiler de olur elbette bunun içerisinde fakat toplumdan taraf olmalılar siyasi çıkarlarından yana değil. Demokratik bir anayasa adım adım olur ancak. Demokratik olmayan bazı yaklaşımlar sadece siyasi partilerde değil, toplumun kendisinde de var. Siyasi partiler de bu toplumdan oluşuyor. Topluma demokrasi kültürü öğretilmiyor. Buranın demokrasiye ihtiyacı var. Fakat insanlar demokrasiyi kavram olarak tek dile getiriyorlar. Oysaki bu kavramın özüne uygun yaşamsallaştırılması gerekiyor."

'Sosyologların, akademisyenlerin dinlenmesi gerekiyor'

Hükümetin ve siyasi tarafların akademisyen ve sosyologların görüşlerinden yararlanılması gerektiğini belirten Şilan, toplumun her kesiminden görüş alınmasının sorunların çözümünde önemli olduğunu ifade etti. Şilan ayrıca aydınların da üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini kaydederek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Toplumsal sorunların çözümünde sadece aydınların değil bu toplumda yaşayan her bireyin üzerine düşen görevleri var. Psikologların sosyologların ve bağımsız kişiliklerin dinlenmesi önemlidir. Sorunların çözümünde bu insanların görüşlerinden faydalanılması gerekir. Bir üniversite görevlisi kendi öğrencilerini bu konuda aydınlatabilir."

'Yaşanan krizin temelinde kadın sorunu yatıyor'

Kadınların sorunlara daha sorumlu ve hassas yaklaştığını söyleyen Şilan, "Ama ne yazık ki erkek egemen sistemden kaynaklı kadının toplum içerisindeki rolü geriletilmiş. Kadınlar toplumsal yaşamdan koparıldığı için bu sorunlar baş gösterdi. Yani yaşanan bunca krizin temelinde bölgemizde yaşanan kadın sorunlarından da kaynağını alıyor" diye konuştu. Halkın artık bilinçlendiğini belirten Şilan, son olarak şunları ifade etti: "Artık halk da bilinçleniyor. Hiçbir iktidar eskisi gibi kendi isteklerini dayatamaz. Halk durumu görüyor, başkaldırıyor. Yine önemli gördüğüm bir nokta var. Kişi ya da partiler olsun fark etmez aşırı radikalizm kahramanlık değil. Toplum olarak kendimizi bundan uzak tutmalıyız. Şiddet olaylarından uzaklaşmak isteklerinden vazgeçiyor anlamına gelmiyor."

(fk)