KJK: 1 Kasım'ı faşizmle hesaplaşma günü kılalım
15:04
JINHA
BEHDİNAN - Kürt halkına yönelik başlatılan savaş konseptine tepki gösteren KJK Koordinasyonu, halklara şu çağrıda bulundu: "Barış demokrasi güçleri olarak tüm süreçlerden daha güçlü bir şekilde birlik örgütlülük ve direniş gücümüzü yükselterek, yarınlarımızın özgür demokratik geleceği için 1 Kasım seçimlerini faşizmle hesaplaşma günü kılalım."
Komalên Jinên Kurdistan (KJK) Koordinasyonu, 1 Kasım seçimlerini ve Kürt halkına yönelik başlatılan savaş konseptine ilişkin yazılı açıklama yaptı. KJK, yeni yaşam projesi ile Türkiyeli halklarda, inanç kesimlerinde, kadınlarda ve gençlerde büyük bir umut ve heyecan yaratan HDP'nin yeni demokratik cumhuriyet rejiminin muştalayıcısı olarak halkların gündemine girmeyi başardığını kaydetti. HDP'nin 7 Haziran'da emek, demokrasi ve barış bloku adına büyük bir başarı sağlayarak Türkiyeli halkların umudu olduğu belirtilen açıklamada, "Halklarımızın bağrında yeşeren bu umudu hazmedemeyen AKP- Erdoğan çetesi 7 Haziran sonrası katliamcı-savaşçı politikalarını devreye sokarak, halkları alternatifsizliğe mahkum etmek istiyor" ifadelerinde bulundu.
'Saldırılar Ankara katliamı ile zirveleşmiştir'
Açıklamaya şöyle devam edildi: "Bugün halklara baskı, zulüm ve ölümden öte hiçbir şey sunmayan kanlı bir iktidarla yönetilmez hale gelen bir ülke gerçekliğinden bahsediyoruz. Hiçbir hukuki meşruiyeti olmayan siyasi soykırım operasyonları ile halkımızın seçilmişleri ve onurlu, yurtsever binlerce insan zindanlara atılarak halkımızın demokratik iradesi bloke edilmek istenmiştir. Tüm dünyanın ve insanlığın gözü önünde dağda, kırda, şehirde onurlu, demokrat, sosyalistlere, kadınlara, gençlere ve de çocuklara karşı tarihin en vahşi saldırıları yöneltildi. Saldırılar öyle bir hal aldı ki bugün kendi ülkemizde ben Kürdüm, demokratım, sosyalistim, barışseverim, insanlıktan yanayım demenin bile suç sayılıp yargılandığı bir noktaya gelip dayanmış bulunmaktayız. Hiçbir farklılığa, muhalefete tahammül edemeyen AKP- Erdoğan çetesi kanlı faşizan rejimini ayakta tutmak için vahşetin her biçimini uygular hale gelmiştir. Kürdistan'ın il ve ilçelerinde ardı arkası gelmeyen katliamlar, sıkıyönetimler, yasaklar, tutuklanmalar ile paralel bir şekilde Türkiyeli sol-sosyalist, aydın güçlere yöneltilen vahşi katliamcı saldırılar Ankara katliamı ile zirveleşmiştir. Ölümde, zulümde, baskıda şiddette sınır tanımayan gözü dönmüş AKP-Erdoğan çetesi halklarımızın başına musallat olmuş en büyük kara beladır."
'Deriniş gücümüzü yükseltelim'
Katliamcı çetelerin karşısında sessiz kalmanın suç ortağı olmak anlamına geldiği kaydedilen açıklamada, "Türkiye halkları, kadınlar, gençler oyları ve mücadeleleri ile bu faşizme ortak olmadığı gibi olmayacaktır da. HDP demek, kadınların, gençlerin dolayısıyla halkların ve tüm demokrasiden yana olanların ortak iradesi ve sesi demektir. Bu nedenle bugün HDP'ye sahip çıkmak ve bu iradenin başarısına ortak olmak demektir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halklar aktif olarak bu seçim çalışmalarına katılarak bu ortakçı-birleştirici barış ve demokrasi iradesinin başarısını 7 Haziran'da olduğu gibi 1 Kasım'da da taçlandıracaktır. 400 vekil takıntısıyla tekçi bir iktidar ve diktatörlüğü elde etmek isteyen AKP-Erdoğan çetesi 7 Haziran'dan bu yana gerçekleştirdiği katliamları daha da arttıracaktır. Bu gözü dönmüş iktidar güruhu karşısında rehavete kapılmamak, sandıklara sahip çıkmak onuruna ve katledilenlerin mücadelesine sahip çıkmaktır. Tüm bu nedenlerden ötürü barış demokrasi güçleri olarak tüm süreçlerden daha güçlü bir şekilde birlik örgütlülük ve direniş gücümüzü yükselterek yarınlarımızın özgür demokratik geleceği için 1 Kasım seçimlerini faşizmle hesaplaşma günü kılmak gerekmektedir" ifadelerine yer verildi.
'1 Kasım AKP-Erdoğan diktatörlüğünden kurtuluş günü olacaktır'
Açıklamanın sonunda şunlar belirtildi: "1 Kasım seçimlerinin başarısı AKP-Erdoğan diktatörlüğünden kurtuluş günü olacaktır. 1 Kasım seçimlerinin başarısı Amed, Suruç, Cizre ve Ankara katliamlarının intikamı ve yanıtı olacaktır. 1 Kasım seçimlerinin başarısı Cizre'de 35 günlük bebeğin katli ve cansız bedeninin dondurucuda bekletilmesinin, sokağa çıkma yasağının olduğu her yerde çocukların dahi acımasızca katledilmelerinin, Berkin Elvan'ların ve Adana'da annesinin kucağında katledilen 3 yaşındaki çocuğun demokratik intikamı ve cevabı olacaktır. 1 Kasım seçimlerinin başarısı Varto'da Ekin Wan yoldaşımızın cansız bedenine uygulanan vahşi ve insanlık dışı saldırıların ve Ekin yoldaşımız şahsında tüm kadınların bu kadın katili ve düşmanı iktidardan intikamı ve cevabı olacaktır."
(mg)