Çatışma sürecinin etkilerini kadın vekillerin barış tutumu giderecek

09:14

Sibel Yükler/JINHA

ANKARA - Ka.Der Ankara Şubesi Başkanı Hatice Kapusuz, 7 Haziran seçimlerinde kadın temsili açısından en yüksek oy oranının yakalandığını, ancak 1 Kasım seçimlerinde bu oranın düşeceğini belirtti. Çatışma sürecinin kadınlar üzerinde taciz, tehdit, işkence gibi etkiler yarattığını söyleyen Hatice, "Bunu gidermek için kadın vekillerin mecliste barıştan yana sorumluluk alması gerekiyor" dedi.

7 Haziran seçimleri Türkiye'deki kadın temsili açısından en yüksek oranın yaşandığı dönemdi. Yaygın medyada 'rekor' olarak sunulan bu oran aslında temsilde kritik eşiği açısından yüzde 33'ün altındaydı. Kadın Adayları Destekleme Derneği (Ka.Der) Ankara Şubesi Başkanı Hatice Kapusuz, bunun nedenini kadınların siyasetteki varlığının medyada görülmemesi olarak açıkladı. Medyanın cinsiyet körü olduğunu söyleyen Hatice, "Siyasette ve kadınların özne olduğu meselelerde bile erkekler tartıştığı için aslında bu sonucu rekor olarak gören bir medya var" dedi.

'Seçim süreci nedeniyle beklentilerimiz yarıda kaldı'

7 Haziran'dan sonra kadın vekillerle bir resepsiyon yaptıklarını ve burada bir takım kararlar alındığını aktaran Hatice, özellikle şiddet gibi konularda kadın vekillerle partiler üzeri bir perspektif edinmek üzerine karar aldıklarını, ancak girilen süreçte bu çalışmaların yavaşladığını belirtti. Hatice, "Kadın bakanlığının yeniden kurulması, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan ayrı bir kadın bakanlığı kurulması, kadınların evlilikten sonra kendi soyadlarını kullanabilmesi gibi iyi bir başlangıç yakalanmıştı. HDP ve CHP'den kadın vekiller çeşitli kanun teklifleri de vermişlerdi. Ama seçim süreci başlayınca bu rüzgar Ağustos itibariyle başka bir yere döndü. Aslında daha dengeli bir parlamento ve daha dengeli bir güç dağılımında son yıllarda kaybettiğimiz bazı kadın haklarının tekrar kazanılabileceği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin daha gündemleştirildiği bir meclis bekliyorken bu beklenti yarıda kalmış oldu" diye konuştu.

'Kadın aday sayısı yüzde 24'e düştü'

Hatice, çatışmaların yoğun olarak yaşandığı süreç ve bu sürecin doğurduğu nefret söylemi ile cinsiyetçi dilin seçim propagandasının bir parçası olmasının geriye dönüşü neden olduğunu belirtti. Liseteler açıklandığında bunun yansımasını gördüklerini söyleyen Hatice, "Daha önceki listede yüzde 26 kadın aday vardı. Bu 1 Kasım listelerinde yüzde 24'e düştü. Kritik eşiği bile adaylık seviyesinde yakalayamadığımız, hatta daha geriye düştüğümüz bir adaylık süreci oldu" dedi.

Ka.Der'in verilerine göre, HDP, CHP ve MHP kadın vekil oranında eski listelerini muhafaza ederken, AKP listelerinde daha öncekine göre sayı oldukça düşük. Hatice bu durumu, "7 Haziran seçimlerini baz alarak aday listelerini değerlendirdiğimizde açık bir şekilde yüzde 16.8'den yüzde 16 eşiğine, 98 vekilden 90 kadın vekil bandına düşeceğimiz görünüyor. Böyle bir gerileme olacak gibi. 100 sınırını yakalamış kadın vekil oranı tekrar 90 bandına düşecek" diye açıkladı.

44 il kadın vekille temsil edilmeyecek

Hiç kadın vekil çıkmayan il sayısının artış göstereceğini belirten Hatice, kadın aday oranıyla ilgi şu bilgileri verdi: "Kadın aday çıkarmayan illerin sayısı 43'ten 30 düşmüştü, şimdi tekrar 44'e çıkacak. Partilerin listelerini tek tek incelediğimizde, özellikle Güneydoğu illerinde seçilen kadınların listelerden blok halinde çıkarıldığını görüyoruz. HDP'nin bir şehir dışında tüm illerde kadın adayı varken, üç partiyi değerlendirdiğimizde hiç kadın adayın olmadığı il sayısının yarı yarıya olduğunu söyleyebiliriz. Her partide 30 ile 40 ilde hiç kadın aday gösterilmediğini görebiliyoruz. Hiç kadın adayın olmadığı bir sürü şehir var. 44 ilin mecliste hiç kadın vekille temsil edilmeyeceği bir yasama dönemi gerçekleştireceğiz."

'Kadınlar kendi iradelerini sandığa yansıtacak'

Çatışma sürecini kadınlar açısından değerlendiren Hatice, örgütlü ve örgütsüz olarak bu çatışmaya ilk elden ses çıkaranların kadınlar olduğunu belirtti. Hatice, hem bölgede hem de Türkiye'nin çeşitli yerlerinde kadın örgütleri ile LGBTİ örgütlerinin barışta ısrarcı olduğunu ifade ederken, genel sesin ise çatışmaya yönelik olduğunu ve duyulmazlıktan gelindiğini belirtti. Hatice, seçimin politik bir tercih olarak konulduğu yerde kadınların erkeklerden daha geriye gitmeyeceklerini, kendi iradelerini sandığa yansıtmak noktasında geri kalmayacaklarını tüm o çatışma sürecinde kullandıkları dil ve eylemlilikle görülebildiğini söyledi.

Ancak çok fazla insanın yerinden edildiğini ve Türkiye'de adrese dayalı sistem olduğu için oy kullanamayacak insanlar olduğunu söyleyen Hatice, "Çatışma devam ettiği için ne kadar insanın oy kullanamayacağını, ne kadar insanın sistem dışına düştüğünü bilmiyoruz. Haliyle seçim gündeminin dışına çıktık. Bu da seçime katılımı düşürecek şeylerden bir tanesi" dedi.

'Hakikatin ortaya çıkarılması için kadın vekillere görev düşüyor'

Çatışma sürecinin kadınlar üzerinde taciz, tehdit, işkence ile hanede yarattığı etkiler gibi meselelerde yasama sürecinin bunu giderecek eylemlilik alması gerektiği söyleyen Hatice, hakikatin ortaya çıkarılması noktasında meclisteki kadın vekillere çok fazla görev düştüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Topluma yayılmış bir çatışma dili olduğu için aile içi şiddete, kadına yönelik şiddete daha farklı yansıyacağını tahmin etmek zor değil, hatta görüyoruz da. Nefret cinayetlerine benzeyen kadın cinayetleri deneyimlemeye başlıyoruz. Bununla birlikte Aile Bakanının, Başbakanın kullandığı evlendirmeye yönelik söylemleri de bu genel çatışma sürecinin yansıttığı politik atmosferin dışında değerlendirmemek gerekiyor. Seçim sonrası normalleşme sürecine girilebilir ve bizim bu normalleşme sürecine girdiğimizde çatışmasızlık iki tarafa dönüşürse bizim hazır olmamız gerekiyor. Bu çatışma sürecinin kadınlar üzerindeki etkisini görmemiz lazım, düşen kadın vekil sayısıyla birlikte kadın vekillerin mecliste barıştan yana sorumluluk almaları gerekiyor."

(fk)