Pervin Buldan: Meçhul değil belli toros değil panzer 1990 değil 2015
09:06
Sibel Yükler/JINHA
ANKARA - HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, Türkiye'de 90'lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerin ve yargısız infazların 13 yıllık AKP iktidarı döneminde de devletin ve hükümetin açık emriyle 'faili belli' olarak gerçekleştiğini belirtti. Bugün Kürdistan'da sokağa çıkma yasağı ilan ederek beyaz Toros yerine panzerlerle, akreplerle sivil insanları katleden bir yönteme başvurulduğuna dikkat çeken Pervin, 20 yılda değişen hiçbir şey olmadığını belirterek, "Beyaz Toroslarla Kürtleri tehdit edip arkasından JİTEM'cileri beraat ettirmek Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerin ve yargısız infazların devam edeceği anlamına geliyor" dedi.
Özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP iktidarı tarafından Kürdistan'a yapılan katliamlar, 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan 'savaş' sesiyle de devam ediyor. Türkiye'nin 90'lı yıllara geri döndüğü söylenen son 5 ayda aslında geriye dönülecek bir durum yok. Çünkü 90'lar Kürdistan'da hala devam ediyor. Yaygın kanıya göre, 90'lı yılları 2000'li yıllardan ayıran en büyük özelliğin ise artık faili meçhul cinayetlerin ve yargısız infazların yaşanmadığıydı. Oysa 2006 yılından itibaren devlet dersinde öldürülen çocukların sayısı bile bu varsayımı yeterince çürütüyor. JİTEM'in yapmış olduğu cinayetler ise bugün bir bir aklanıyor. Kısa süre önce Cizre JİTEM davası olan Temizöz davası da, 21 insanın zorla kaybedilerek öldürülmesine rağmen beraatle sonuçlandı.1990'lı yıllarda Ankara'da zorla kaybedilen veya yasadışı keyfi infaz edilen 19 kişiye ilişkin görülen Ankara JİTEM Davası'nın mağdurları arasında HDP Milletvekili Pervin Buldan da yer alıyor. Pervin Buldan'ın eşi Savaş Buldan 1994'te kaçırılarak öldürülmüştü. Aralarında Mehmet Ağar, Korkut Eken, İbrahim Şahin, itirafçı Ayhan Çarkın'ın da yer aldığı 19 sanığın yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 20 Kasım'da görülecek.
'JİTEM davaları hukuki sonuçla değil, siyasi sonuçla kapanıyor'
Kendi davası da olmak üzere faili meçhul cinayetlerin yargılanamadığı davalara ilişkin JINHA'ya konuşan HDP Milletvekili Pervin Buldan, 90'lı yıllar ve günümüz Türkiyesine dair ajansımıza değerlendirmede bulundu. JİTEM davalarının siyasi sonuçlarla kapandığını söyleyen Pervin, Ankara JİTEM Davası için de bu şekilde siyasi bir sonuç beklediklerini belirtti. Pervin bunun nedenini ise şimdiye kadar faili meçhul cinayetlerle ilgili açılan davalardan ceza alan, tutuklu olarak kalan ve cezaya çarptırılan kimsenin olmayışına bağlayarak, bu nedene açılmış olan tüm davaların tekrar beraatle sonuçlanacağını düşündüğünü söyledi.
1990-1995'li yılları içerisinde işlenen bütün faili meçhul cinayetlerde, o dönem emniyet genel müdürü olan Mehmet Ağar'ın rolünün çok büyük olduğunu söyleyen Pervin, "Bu konuda karar veren, bu konuda liste hazırlayan, bizzat tetikçileri teşvik eden birisi olarak şimdiye kadar hiçbir mahkeme, hiçbir savcı ya da hakim tarafından dinlenemedi bile. Çünkü Mehmet Ağar devlet tarafından korunan bir şahıs. Böyle bir koruma altında bu davaların hukuki anlamda sonuçlanacağına değil, siyasi bir sonuçla kapanacağına inanıyorum" diye konuştu.
'Dönemin devlet yetkilileri de yargılanmadıkça sorun çözülemez'
Cizre JİTEM davasıyla birlikte diğer JİTEM davalarının da cezasızlıkla sonuçlandığını söyleyen Pervin, bu tür cinayetlerin bir devlet politikası olduğunu ve bu nedenle yalnızca suçu işleyenlerin değil, devletin o dönemdeki tüm yetkililerinin yargılanıp sorgulanması gerektiğini belirtti. JİTEM'in devlet tarafından kurulan küçük bir örgüt olduğunu ve tüm bu cinayetleri bağlı olduğu emniyet genel müdürlüğü, içişleri bakanlığı, OHAL valilikleri ile birlikte gerçekleştirdiğine dikkat çeken Pervin, "Bir bütün olarak baktığımız zaman, bu tür cinayetlerde 1990-1995'li yıllarda devletin başında olan her kesimin bu suçlardan haberi olduğunu ve bu suçların azmettiricisi olduğunu görebiliyoruz" dedi. Pervin, sadece JİTEM ve elemanlarının yargılanmasının bu sorunun çözümüne katkı sağlamayacağını belirtti.
'90'lı yılların devlet zihniyeti 13 yıllık AKP iktidarında sürüyor'
Bu dönemlere ait faili meçhul cinayetlerin açığa çıkmadığı, sorumluların yargılanmadığı takdirde arkasının geleceğini özellikle belirten Pervin, şu an tanıklık edilen süreç için ise, hala Türkiye'de faili meçhul cinayetlerin işlendiğine ve yargısız infazların gerçekleştiğine dikkat çekerek, "Bütün bunlar 90'lı yıllar kaynaklı bir devlet zihniyetinden gerçekleşiyor" dedi.
Türkiye'nin 13 yıllık AKP iktidarı döneminde, 90'lı yıllarla yöntem değiştirmiş olsa bile zihniyet açısından aynı düşünceye sahip olan insanlar tarafından yönetildiğini ifade eden Pervin, bu durumu, "Bugün Türkiye'de faili meçhul cinayetler işlenmiyor, ama yargısız infazlar var ve bunlar devletin ve hükümetin bilgisi dahilinde işlenen cinayetler. Bu cinayetleri işleyenler artık kendilerini saklamıyorlar. Geçmişte saklıydı, o yüzden adı faili meçhuldü" diye açıkladı.
Beyaz Toroslarla tehdit edip JİTEM'cileri beraat ettirdiler
Bugün, devletin emir verdiği kolluğun ve güvenlik güçlerinin sokak ortasında, herkesin gözleri önünde yargısız infazlar gerçekleştiğini söyleyen Pervin, 20 yıl sonra Türkiye açısından değişen herhangi bir şeyin olmadığını belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kürtleri 'beyaz Toroslar' gelecek şeklinde tehdit etmesinin bile aynı zihniyetin ürünü olduğuna dikkat çeken Pervin, "Dolayısıyla, beyaz Toroslarla insanları tehdit edip arkasından JİTEM'cileri beraat ettirmek; Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerin ve yargısız infazların, aynı zamanda kayıplar vakasının tekrar devam edeceği anlamına geliyor. Belki bugün beyaz Toroslar yok, ama beyaz Toroslar yerine Akrepler var, TOMA'lar var. Beyaz Torosların içerisindeki JİTEM'ciler yok, ama güvenlik güçleri var. Bu güvenlik güçleri panzerlerle, Akreplerle, sokağa çıkma yasağı ilan ederek Kürdistan'da sivil insanları katleden bir yönteme başvuruyorlar. Bu da siyasi iktidarın bu konuda hiçbir şekilde geri adım atmadığının ve bu tür cinayetlerin devam edeceğinin bir göstergesidir" şeklinde konuştu.
'Adı faili meçhul değil; yargısız infazlar devam ediyor'
Parlamentoya girdikleri 2007 tarihinden itibaren, bu sorunun çözümü için kanun tekliflerinden araştırma komisyonlarının kurulma talebine kadar onlarca soru önergesi vererek büyük bir mücadele gösterdiklerini dile getiren Pervin, ancak bunların AKP'nin çoğunluğuyla reddedildiğini bildirdi. Faili meçhul cinayetler ve infazlar için verdikleri hiçbir araştırma önergesinin kabul edilmediğini ve kanun tekliflerinin AKP iktidarı tarafından gündeme dahi alınmadığını belirten Pervin, "Oysa bu ülkede 17 bin faili meçhul cinayetten bahsediyoruz. Bunun yanında kayıplardan ve yargısız infazlardan bahsediyoruz, ama AKP iktidarı döneminde de devam eden yargısız infazlar var. Bütün bu sorunları, birlikte değerlendirip birlikte çözüm bulmak gerekiyor" dedi.
Bundan sonrası için çok ümitli olmadığını söyleyen Pervin, "Adını faili meçhul koymuyoruz belki ama AKP iktidarı eğer hala yargısız infaz yapabiliyorsa, aynı iktidarın olduğu bir dönemde gerçekleşiyorsa ve bundan sonra yine AKP iktidarı bu ülkeyi yönetecekse, hala yargısız infazlarla karşı karşıya kaldığımızı belirtebilirim" dedi.
Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu
Bu nedenle, Türkiye'de Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun kurulmasına ilişkin daha önce verdikleri kanun teklifini HDP milletvekilleri olarak bu dönem bir kez daha güncelleyip gündeme getireceklerini belirten Pervin, yine daha önce verdikleri Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun kurulması, sorumluların bulunup yargılanması ve sorgulanması konusundaki araştırma önergelerini de yenileyeceklerini bildirdi. Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun hem Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından hem de sürecin gidişatı açısından önemli olduğunu belirten Pervin, "Barış ve Müzakere Süreci'nin de bir parçası, belki de aslında Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun kurulmasıyla beraber sağlanacak. Çünkü Türkiye'de geçmişte özellikle ödenen bedellerden kaynaklı yaşamını yitiren binlerce insan var, köyleri yakılan, yıkılan insanlar var, köylerini terk edip göç edip başka yerlerde yaşamak durumunda kalan insanlar var. Bütün bunların Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu'yla birlikte açığa çıkması gerektiğini, köylerinden ayrılan insanların tekrar köylerine geri dönüşlerinin sağlanması, yine faili meçhuller konusunda da yargılanması gereken insanların mutlaka sorgulanması ve yargılanması açısından bu komisyonun kurulması elzemdir bize göre. Bu konunun takipçisi olacağız ve Türkiye'nin gündemine bir kez daha getireceğiz" diye konuştu.
'HDP başkanlık sistemine 'hayır' diyor'
Başkanlık sistemine dair de değerlendirmede bulunan Pervin, bu sistemin demokratikleşmesi açısından sakıncalı olduğunu söyleyerek HDP'nin başkanlık sistemine 'hayır' dediğini belirtti. Bugün anayasa ile başkanlık sistemini birlikte tartışmanın yanlış olduğunu dile getiren Pervin, yeni anayasanın ayrı tartışılması gerektiğine dikkat çekti. "Yeni anayasaya Türkiye'nin gerçekten ihtiyacı var" diyen Pervin, 12 Eylül Darbe Anayasasının Türkiye'ye çok şey kaybettirdiğini, ancak 2015 yılında Türkiye'nin hala darbe rejimiyle ve darbe anayasası ile yönetildiğine dikkat çekti.
'HDP, yeni anayasa için her türlü özveriyi gösterecek'
Darbe yasalarıyla yönetimin acilen değişmesi gerektiğini ifade eden Pervin, yeni anayasa meselesinde HDP olarak daha önceden olduğu gibi yine çalışmaları olduğunu belirterek, "Yeni anayasaya duyulan ihtiyaçtan kaynaklı her türlü özveriyi göstereceğiz ve yeni anayasaya katkılarımızı sunacağız. Ama dediğim gibi, başkanlık sistemine Türkiye'nin ihtiyacı olmadığını düşünüyoruz. Demokratik parlamenter sistemin Türkiye'de yönetim açısından daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Ve Türkiye'deki halklar açısından böylesi bir sistemin Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla Başkanlık sistemine 'hayır' diyoruz" diye konuştu.
(fk)