Seher Akçınar: Gelinecek son yer masadır

09:04

Rojbin Kaçan / JINHA

AMED - Yaşanılan çatışmalı sürecin biran önce son bulunması gerektiğini söyleyen DİK üyesi Seher Akçınar Bayar, "Biran evvel çatışmalı süreçten müzakere sürecine geçilmeli. Çünkü Kürt meselesinin çözüleceği son mercek yine masadır, masada çözülmelidir. Türkiye halklarının ve bilhassa Kürtlerin biran evvel barışa ihtiyacı vardır ve Kürtler bu barış iradesinin arkasındadırlar sonuna kadar yapılması gereken neyse bu konuda yapacaklardır" dedi.

Kürdistan'da ve Türkiye'de 7 Haziran seçimleri sonrası AKP'nin başlattığı savaş politikaları devam ediyor. Her gün bir sivilin katledildiği Kürdistan topraklarında yaşanılan usulsüz sokağa çıkma yasaklarına karşı halkın direnişini değerlendiren Demokratik İslam Kongresi (DİK) Kadın Şuurası üyesi Seher Akçınar Bayar, Süreç içerisinde halkın tepkisini ortaya koyması, tepkisini koyan halkın bu saldırılara karşı ayakta kalmaya çalışılırken, katliamla terbiye edilmesinin vahim bir durum olduğunu söyledi.

'AKP infazlarla 1 Kasım'da tek başına iktidar oldu'

7 Haziran seçimlerinden sonra Kürdistan'da yaşayan Kürtler olarak ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Seher, çözüm süreci ve müzakere masasının tamamen bozulduğunu ve bu bozulmandan hemen sonra şiddetli çatışmaların ve insan ihlallerinin yaşandığını belirtti. Seher, "Geldiğimiz aşamada tekrar 1 Kasım seçimleri ile birlikte erken seçim süreci gerçekleşti. Erken seçimlerle birlikte AKP'nin mevcut uygulamaları ve seçim süreci içerisinde yaptığı hukuksuzluklar, baskılar, gözaltılar, tutuklamalar ve infazlar neticesinde 1 Kasım'da tek başına iktidar oldu" şeklinde konuştu.

'Sokağa çıkma yasakları insan haklarına aykırı'

Kötü bir süreçten geçildiğini belirten Seher, "Tahir elçinin öldürülmesi bu süreç içerisinde Sur'da, Silvan'da, Varto'da, Diyadin'de, Şırnak'ta, Cizre'de sokağa çıkma yasaklarının uygulanması oldukça bizi zorlayan süreçlerdir. İnsan hakları ihlallerinin yaşandığı süreçler ve sokağa çıkma yasaklarının kendisi bile aslında olağanüstü hal durumlarını aratmayan süreçlerdir. Bu yönü ile başlı başına ihlallerdir. Çünkü her sokağa çıkma yasaklarının ardından sivil ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz. Cizre'de 14 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra 17'nin üzerinde sivil kayıp verildi ve farklı şekillerde ölen insanlarımız oldu. Dolayısıyla sokağa çıkma yasakların olması tamamen insan haklarına aykırı bir durumdur" diye kaydetti.

'Kürt meselesinin çözüleceği son mercek masadır'

Süreç içerisinde saldırılara karşı direnmeye çalışan halkın katliamla terbiye edilmesinin vahim bir durum olduğuna dikkat çeken Seher, bu sıkıntılı sürecin geçeceğine inandıklarını çünkü Kürtlerin her zaman iradelerinin arkasında kaldıklarını ve hiçbir zaman baskılarla, zulümlerle, gözaltılarla, tutuklamalar ve infazlarla sindirilemeyeceğini ifade etti. "Ümit ediyoruz ki bu çatışmalı zemin biran önce son bulur" diyen Seher, biran evvel müzakere sürecine geçilmesi gerektiğini belirtti. seher, "Çünkü Kürt meselesinin çözüleceği son mercek yine masadır, masada çözülmelidir. Türkiye halklarının ve bilhassa Kürtlerin biran evvel barışa ihtiyacı vardır ve Kürtler bu barış iradesinin arkasındadırlar sonuna kadar yapılması gereken neyse bu konuda yapacaklardır" dedi.

'Kürtler güçlü bir konumda olduğu için bastırılmaya çalışılıyor'

Seher, "Sokağa çıkma yasağı bittikten sonrada girdiğimiz yerler harabe bir şekilde. Oralara girilmiyor. Evlerin genel durumu, sivillerin ölümü ve gencecik çocukların ölümü bizim açımızdan kabul edilemez bir durum" diye konuştu. Kürtlerin güçlü bir konumda oldukları için bastırılmaya çalışıldıklarını aktaran Seher, tutuklamalarla, gözaltılarla ve sivil katliamlarının tamamının yıldırma politikası olduğunu ifade etti.

(ds/dk)