Selma Irmak: Bu özgürlük algısı değil, işgalin meşrulaştırılmasıdır
09:06
Mizgîn Tabu /JINHA
AMED - Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Kürdistan'da öz yönetim ilan edilen yerlerle ilgili olarak, "Bu ateş çemberinin içinde vatan toprağının her bir karışını tam bir huzur ve istikrar, özgürlük alanı haline getireceğiz" söylemlerine cevap veren DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, "Bu özgürlük algısı değil, işgalin meşrulaştırılmasıdır" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Bulgaristan ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanında gazetecilere verdiği demeçte, "Bu ateş çemberinin içinde vatan toprağının her bir karışını tam bir huzur ve istikrar, özgürlük alanı haline getireceğiz" söylemlerine ilişkin açıklamada bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Selma Irmak, "Bu özgürlük algısı değil, işgalin meşrulaştırılmasıdır. Yani kamuyu nezdinde farklı bir algı yönetimidir. Ama bu sözler var olan pratikle asla örtüşmüyor" diye konuştu. Selma, Ortadoğu'da Saddam'ın devrilmesi ve sonrasında Amerika'nın bölgeye askerler göndermesini hatırlatarak, "O dönem Amerika'nın başbakanı ve Genel Kurmay Başkanlığı Pentagon yetkilileri şunu söylüyorlar: 'Biz Irak'ta özgürleştirme harekatı yapıyoruz.' Oysa özünde yaşanan bir işgal harekatıydı. Burada ki halkın kendi iç dinamikleriyle, kendi çözümünü bulması imkanı sağlanmıyor. Tam tersine 'biz size şekil veririz, biz size yeni bir ülke yaratırız. Sizi kim yöneteceğine de biz karar veririz.' Dolaysıyla 'siz özgürlükten anlamıyorsunuz. Sizin özgürlüğünüzü de biz sağlarız' demişlerdi" dedi.
'Hiçbir işgalci hareket, halk direnişi karşısında başarı kazanamamıştır'
Selma, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin şuan da ülkesinin bir bölümünü kendi vatan toprakları dışında saydığını ve bu toprakları tekrar elde etmek için bir işgal hareketi yürüttüğünü dile getirerek, "Başbakan ısrarla ve inatla çıkıp 'Sivil ölmemiştir. Ölenlerin hepsi teröristtir' diyebiliyor. Bu sistemin dışına çıkan, bu işgali kabul etmeyen, muhalif olmaya çalışan herkes gözlerinde teröristtir, düşmandır. Bu hamile bir kadında olabilir, 70 yaşında bir kadında olabilir, 10 yaşında ki çocuklarda olabilir, bu 35 günlük bir bebek de olabilir. Kürdistan'da böyle bir hal sürdürülüyor ve bunun sürdürülemeyeceğini biz geçmiş deneyimlerimizde tarihi deneyimlerimizden biliyoruz. Hiçbir işgalci hareket, halk direnişi karşısında başarı kazanamamıştır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, geldikleri gibi çıkmışlardır" şeklinde belirtti.
'Bu işgal hareketidir'
Selma, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kendisine ezberletilen sözler ve bu çıkmazdan çıkamamanın aslında debelenmenin bir ifadesi olarak değerlendirdiklerini ifade ederek, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'Özgürleştirmekten kastı nedir?' sorusuna ise cevaben şunları söyledi: "Şu anda Kürdistan'da yürütülen bir iç savaştan çıkmış bir işgal hareketine dönmüştür. Yani köylere, kentlere, kasabalara, mahallelere, kentlere tankların ve askerlerin girdiği bombardımanın yapıldığı her türlü ağır silahın kullanıldığı sivillerin göz kırpılmadan katledildiği ve hiçbir şekilde hesap sorulmadığı bir OHAL'in ötesinde bir tanım yüklemek gerekiyor. Bu işgal hareketidir."
'Temizlik kavramı öldürme ve katliamdan geçirmeyle eş değerdir'
Türkiye'nin batısının, Kürdistan'da yaşanan kıyımı artık gözler kapansa da görünemeyecek boyutta olmadığını söyleyen Selma, "Davutoğlu'nun özgürleştirme söyleminde kamuoyunu teslim alma, kıyımdan geçirilme olduğunu herkes biliyor. Mahalle mahalle, ev ev temizleyeceği kasıt ne olabilir? Temizlik biliyorsunuz. Bizim anladığımız literatürde devletin Kürt halkı için kullandığı bir kelimedir. Direniş göçleri için kullandığı bir kelimedir. Daha çok PKK için, geçmiş dönemlerde yüzlerce kere onları temizleyeceğiz, köklerini kazacağız. Temizlik kavramı öldürme ve katliamdan geçirmeyle eş değerdir. Evlerde oturan kimlerdir? O yerin yerleşik insanlarıdır yani halktır, mahallelerde kimler kalıyor? Mahallenin sakinidir. Bunları mahalle mahalle, ev ev temizleyeceğinden kastı budur. Biz mahalle aralarına ateş ediyorduk şimdi mahallenin içine girip ev ev tarayacağız ve insanları evlerinde katletmeye başlayacağız. Ta ki teslim olana kadar, bunun anlamı budur. Fakat biz bunun çok tehlikeli bir süreç olduğunu söylemek istiyoruz" diye kaydetti.
'Biz bu devletle yapamayız'
Dolmabahçe mutabakatını hatırlatan Selma, "Mutabakattan 'ev ev temizleyeceğiz'e kadar gelindi. Üstelik bu birkaç ay içerisinde oldu. Nasıl bu hale gelindi? Ne kadar büyük bir hızla gelindi? Hangi amaç ve hangi akla hizmet böyle bir politika izlendi bunu anlamak mümkün değil. Ama şunu açık söyleyebiliriz bu Türkiye'nin menfaatine olan bir şey değil. Bu halkların bir arada yaşamasını bombalayan bir tutumdur. Özelikle Fırat'ın Doğusu'nda Türkiye halklarıyla ortak yaşam umudunun HDP ile güçlendiren, Kürdistan'da giderek kopuşa giden artık biz bu devletle yapamayız diyen ve bu seslerin çoğaldığı bir sürece giriyoruz. Biz bundan derhal geri dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
'Devlet Türkiye'nin batısı ve doğusunu ayırdı'
Selma, Şırnak Valiliği tarafından memurlara ve öğretmenlere atılan mesajları hatırlatarak bu durumun ciddi bir sorun olduğunu dile getirdi. Mesajların çok yönlü mesajlar içeren bir refleks olduğunu söyleyen Selma, 1990'lı ve 1980'li yıllarda dahi olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kalktığı süreçlerde bütün memurların görevlerinin başında olduğuna dikkat çekti. Selma, "Hiçbir zaman memurlar bölgeden çekilmedi. Üstelik böyle bir ayrım yapılarak, örneğin Cizre'li bir öğretmene 'sen gel kısa süreli eğitime katıl' biçiminde bir mesaj gönderilmedi. Batı öğretmene böyle bir mesaj gönderiliyor. Bu şu anlama geliyor. Bir anlamda devlet kendi gözünde bölgeyi ikiye ayırdı zaten, Türkiye'nin batısı ve doğusu diye ayırdı. Bu hayra alamet midir? Bilemiyoruz. Biz hayra yormak istiyoruz" dedi.
'Yerel yönetimlerin mekanizmada işlenmesi gerekiyor'
Özyönetim ve özerklik projesiyle yereldeki insanların elbette ki yerel okullarda öğretmenlik yapmasının gerekli olduğunun altını çizen Selma, "Kastamonulu bir öğretmenin Kastamonu'da eğitim vermesi çok daha uygundur. Mardinli bir öğretmenin Mardin'de eğitim vermesi ve kendi anadilinde çocukların anlayabileceği o sosyal psikolojiği de daha iyi irdeleyerek ve bilerek, o kültürel kodları da bilerek daha sağlıklı bir eğitim verecektir. Bunu biz zaten talep ediyoruz. Artık yerel yönetimlerin mekanizmada işlenmesi gerekiyor" diye konuştu. Selma, burada yerel mekanizmaların işlemesinin, yerel öğretmenlerin, yerel doktorların yerele hizmet vermesi anlamını taşımadığını ifade etti. Selma son olarak şunları kaydetti: "Siz çıkın biz orada katliam yapacağız. Yani vatandaşlarını ikiye bölmesi anlamına geliyor. Birileri korunması gerekenler, birileri de hedef olanlardır. Bu çok acı bir tablodur. Yıllardır bize bölücü diyenler, asıl bugün hem de resmi kanlarla kararnameler ve valilik emirleriyle bölücülüğün en alasını yapmış durumdadır."
(dk)