Selma Irmak: Kürt halkı hendekle zılgıtla barikatla sorunlarını dile getiriyor

12:20

JINHA

AMED - Ortak basın toplantısında konuşan DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, "Kürdistan'da yaşanan bir savaş değil işgaldir. Bunun adını doğru koymak lazım. Kürt halkı hendekle zılgıtla barikatla sorunlarını dile getiriyor. Dün dağlarda bugün şehirlerde Kürt halkı aynı talebini dile getiriyor ve biz de diyoruz ki Kürt halkının talepleri masada çözülmeli ve talepleri görülmelidir. Bugün Kürdistan'da tankların topların karşısında halk taleplerini dile getiriyor biz de diyoruz ki bu bizim de talebidir" dedi.

DTK, HDK, HDP ve DBP eşbaşkanları Diyarbakır'da son dönemde yaşanan gelişmelere dair açıklama yapıyor. DTK binasında yapılan basın toplantısında ilk olarak konuşan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle şunları söyledi: "Bir çözüm önerisi geliştirmeye çalıştık. Bu demokratik özerklik çözümüdür. 26-27 Aralık tarihinde Diyarbakır'da yapılacak DTK kongresinde tartıştıktan sonra kamuoyunun ve ilgili herkesin dikkatine sunmak istiyoruz. Umarız bu çözüm önerisi bu kaostan çıkmanın yolları olur ve tekrar çözüm imkanı sağlar. 3 yıl önce bugünlerde 2012'nin sonlarına doğru ki Roboski katliamının yıldönümünü yaşıyoruz. Korkunç ölüm kayıplarının yaşandığı bir yıl olmuştu. Daha kötüye mi gidecek kaygıları olduğu bir dönemde devlet yetkilileri ile Sayın Öcalan arasında görüşmelerin başladığı yönünde haberler yansıdı. Sonra bu devlet yetkilileri tarafından da doğrulandı. Sonra süreç başladı. 2013 Newrozu ile 'Silahlar sussun fikirler konuşsun' şeklinde özetlenebilecek çözüm yönünde büyük bir umut yaratıldı.

'Diyalog masasını yıktı'

O süreçten sonra neredeyse iki yıllık görüşmeler ve diyalog ortamında Dolmabahçe Mutabakatı olan resmi bir mutabakatla bir aşamaya gelindi. O mutabakatta 10 madde üzerinde yapılacak görüşmelerden sonra İzleme Heyeti gibi yerli bir izleme heyeti gözetiminde yapılacak olan müzakerelerde ve belli bir mutabakat sağlandıktan sonra Sayın Öcalan PKK'yi olağanüstü kongreye davet ederek, silahların bırakılması yönünde çağrı yapacaktı. Her şey olumlu giderken yine hafızalardadır, Sayın Cumhurbaşkanı mutabakatın yanlış olduğunu Kürt sorunun olmadığını, aslında izleme heyetine gerek olmadığını belirten olumsuz bir yaklaşımla 2-2.5 yıldır kurulan diyalog masasını yıktı. Bu herkes açısından büyük bir kayıptır.

Hani bugün hendeklere sıkıştırılan halkın özyönetim taleplerdi o günlerde masada açığa çıkıyor, konuşuluyor, tartışılıyordu. Hatta en son Sayın Öcalan Demokratik Özerklik yerine yerel demokrasiyi kullanacağım demişti ki bu süreç bitirildi. Yine hatırlarsınız, Cizre'de yine tutuklamalara karşı açılan hendekler müzakere masasında görüşülerek kapatılmıştı. Demek ki her türlü sorun konuşularak hal edilebiliyor. Aslında Kürtlerin Ekim 2014'ün sonlarına doğru başlayan MGK toplantısında alınan savaş konseptinin gündeme alınması şeklindeydi.

3 konu devleti masadan kalkmaya zorladı

Bize göre 3 konu devleti masadan kalkmasına zorladı. Birincisi, Rojava'daki gelişmeler ve PYD'nin gittikçe meşruiyet kazanması, ikincisi Rojava'da iki kantonun birleşmesi ve AKP'nin aldığı yenilgi ile HDP'nin başarısı eklenince bu süreç bitirildi ve artık acılı bir ortam yaşanmaya başlandı. Tüm Türkiye halklarını olumsuz etkileyen gerek ekonomik alanda gerek siyasi alanda zorlayan süreç başlamıştı. Aslında Dolmabahçe Mutabakatı'nda ulaşılan süreç devam etseydi, bugünkü ortamda olmayacaktı.

Özyönetim talebi bir haktır

Bir kere bugün geldiğimiz aşamada sorun artık hendek sorunu olmaktan çıkmıştır. Daha da büyüyen halkımızın özgürlük taleplerini tümden tasfiyeye yönelmiştir. Özyönetim talebi bir haktır, bu uluslararası sözleşmelerde de tamamen güvenceye alınmış bir talep ve haktır ve meşrudur. Biz DTK ve bütün kurumlarımızla bu mücadeleyi sahipleniyoruz. Hükümetin sürdüğü savaş konsepti ahlaksız, hukuksuzdur. Bu tür durumlarda Meclis'in de devreye sokulduğu OHAL veya sıkıyönetim kararları ile harekete geçirilirdi. Oysa Meclis'in de devreden çıkarıldığı hukuksuz bir savaş söz konusudur. Bu hukuk özel savaş hukukudur insan yaşamını hiçe sayan bir suç pratiği taşıyan bir seyir izlemektedir. Ahlaksızlıktır, çünkü savaşın da bir ahlakı vardır. Ahlaksızcadır, çünkü kentlerin tanklarla toplarla dövülme yaklaşımı yoktur. 15 merkezde yürütülen bu savaşta şehirleri harabeye çevirmekte ve büyük acılar yaşanıyor.

Nasıl ki Ağrı İsyanı'ndan sonra 'Hayali Kürdistan burada meftundur' diyenler bir süre sonra Kürt sorunun bitmediğini anladılarsa bugünkü darbeciler de Kürt halkının demokratik taleplerini bitiremeyecek halkımız özyönetim talebini sürdürmeye devam edecek."

Selma Irmak: Öldürmeyle çözemezsiniz

DTK Eşbaşkanı Selma Irmak ise şunları söyledi: "Bu basın toplantısı tarihi bir toplantıdır. Burada yapılacak açıklamaların ardından Kürt siyaseti ve Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından umut ediyoruz ki yeni bir dönem başlar. Geldiğimiz gün tarih kendini tekrar ediyor ve savaş ve katliamın çare olmadığı bir günü yaşıyoruz. Savaş kendini aşarak devam ediyor. Kürdistan'da yaşanan bir savaş değil işgaldir. Bunun adını doğru koymak lazım. Kan akıtma çare değildir. Kan kanla temizlenmez. Yıllardır savaş devam ediyor. Türkiye iktidarı Kürt sorununa yıllardır askeri çözüm arıyor, inkar ediyor. Son olarak Kürt sorunun masada çözülmesi aşamasına geldi. 30 yıldır bu savaş devam ediyor 30 yıl daha devam ederse bir daha masaya oturulması gerecek. Kürt sorunu kanla, öldürmeyle çözülmez. Sorun ancak masada, konuşarak çözülür.

'Talep bizim talebimiz'

Kürt halkının Kürdistan halklarını talebi nedir, bunun çözümü nedir bunların konuşulması gerekiyor. Kürt halkı hendekle zılgıtla barikatla sorunlarını dile getiriyor. Kürt halkının isteği demokratik bir istektir ve bunu her zaman dile getirebilmelidir. Dün dağlarda bugün şehirlerde Kürt halkı aynı talebini dile getiriyor ve biz de diyoruz ki Kürt halkının talepleri masada çözülmeli ve talepleri görülmelidir. Biz taleplerimizi Türkiye halklarına açıklıyoruz. Demokrasi ve müzakere yolunun henüz kapatılmadığını umut ediyoruz. Bugün Kürdistan'da tankların topların karşısında halk taleplerini dile getiriyor biz de diyoruz ki bu bizim de talebidir."

Kamuran Yüksek: Hendek sorunu diye manipüle etmeyin

DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek'in konuşması şöyle: "Biz siyasi partiler ve kurumlar olarak bu süreçte de hep beraberiz ve birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Bu önemli süreçte halkımızın haklı mücadelesini birlikte omuzlayacağız ve umut ediyoruz ki başarıya ulaştıracağız. Türkiye kamuoyuna hendek sorunu olarak sunulan ve maniple edilen bir mesele. Mesele hendek ve barikat meselesi değildir, buna indirip Kürt halkına karşı karşıya getirilen bir AKP var. Mesele 100 yıldır her hak talebinde bulunduğunda ezilmeye çalışılan Kürt halkının sorunudur. Cumhuriyetten bu yana Kürtler ya eşkiya, ya şaki ya da terörist olarak nitelendirilmiş, gayrı meşru noktaya itilerek, başı ezilmeye çalışılan unsur olarak gösterilmeye çalışılmıştır.

'Direnmek bir haktır'

Bir yıl önce hendek ve barikat var mıydı. Müzakere ve ile çözülecek olanaklar olduğunda bunlar değerlendiril di mi? Bu devletin şiddetini meşrulaştırmaktır. Devletin şiddetini meşru göremeyiz. O zaman 17 bin faili meçhulü meşrulaştırmış olursunuz. Hendek var barikat var ne yapsın deniyor. Halkını dinlesin, toplumu dinlesin. Meselenin bu noktaya gelmesine iyol açan AKP'dir. Bu zemine çekilmesini istedi. Halk meclisleri, kent meclisleri dediğimiz meclisler biz artık kendi kendimizi yönetmek istiyoruz, öz yönetim hakkımız tanınsın dedi. Demokratik zeminde bu talepler ortaya konuldu. Sonra aynı gün '3-5 kişiye haddini bildiriceğiz' dedi Cumhurbaşkanı ve talimatı verdi tüm insanlar gözaltına alındı. O başkanlık sistemini tartışabilecek de biz halk olarak bunu tartışamayacak mıyız? 16 belediye başkanımız tutuklu, 34 tanesi görevden alındı. Bir önceki kanun düzenlemesiyle idamdan yargılanıyorlar. Ondan sonra insanlar buna direnmeye başladı. Gelin beni götürün tutuklayın mı diyecektir. Cizre'de 5 yaşındaki çocuğu terörist diye topluma yutturmaya çalıştılar, tankla topla mahallelere girmeye çalıştı. Bütün bunları görmeyeceğiz ama hendek var, barikat var yalanına kanıp AKP'nin politikalarını mı meşrulaştıracağız, Devletin baskı politikaları uyguladığı sürece halkın kendisini savunma hakkı vardır. Direnmek bir haktır.

'Artık statüsüz olmaz'

Self determinasyon hakkını bu ülkenin Başbakanı imzaladı. Halkların kendi kaderlerini tayin hakkı vardır. Türkiye'de 7 bölgeli eyalet sistemi neden olmasın diyen de halk bunu neden istiyor diyen de Erdoğandır. Silopi'de belediye binamız boşaltılmış, asker ve polisler karargah olarak kullanıyor. Her türlü kirli yöntemle halkımızın iradesi kırılmaya çalışılıyor. AKP bu savaşı kazanamaz çünkü haksızdır. Elinizde güç olması haklı olduğunuz anlamına gelmez ve kaybedeceksiniz. Daha fazla kan dökmeden, suç işlemeden demokratik yöntemlerle sorunu çözecek bir politikaya dönün. Kürt halkı açısından kendi statüsünü elde edecek yeni yollar yaratacaktır. Devletin bu baskı ve şiddetiyle bu halk artık yaşamak istemiyor. Statüsüz olamayacak haklarını elde etmeyene kadar durmayacaktır."

(ekip/fk)