Sebahat Tuncel: Türkiye halklarına çağrımız var

12:09

JINHA

AMED - DTK Olağanüstü Genel Kurulu'nda konuşan HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, Kürdistan'da yaşanan katliamlara Türkiye halklarının tepki göstermesi gerektiğini belirterek, "Buradan Türkiye halklarına çağrı yapacağız. Gelin birlikte mücadele ederek bu kaos ortamından ülkeyi kurtaralım" dedi. DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek de bölge parlamentoları oluşturulması gerektiğini söyledi.

DTK Olağanüstü Genişletilmiş Genel Kurulu 501 delegenin katılımıyla devam ediyor. Genel Kurul'da DTK Eşbaşkanı Selma Irmak'ın ardından Eşbaşkan Hatip Dicle söz aldı. Hatip Dicle 1980 darbesinden sonra Diyarbakır zindanlarında Kürt halkına yapılan işkence ve zulümleri hatırlatarak, "Diyarbakır zindanında Hayriler, Mazlumlar direnmek yaşamaktır dediyse, 90'larda bu vahşeti köylerimize taşıyanlar, bugün aynı vahşet uygulamalarını şehirlerimize ilçelerimize yaygınlaştırmışlardır. Ama şunu bilsinler, bu vahşet uygulamaları Amed zindanında kaybettiği gibi, 90'larda Kürdistan dağlarında kaybettiği gibi bugün de mutlaka kaybedecek. Bu vahşet karşısında isyan durumundayız. Ama bizler aynı zamanda halkımızın siyasetçileri olarak aklımız, mantığımızla hareket etmeye kararlıyız. Bu gidişe bir son vermek uğruna ne yapalım ki görüşmeler ve diyaloglar tekrar başlasın, görüşmeler yoluyla sorunun çözülmesi yolunda hangi adımları atalım ki Kürt siyasetçileri olarak halklarımıza duyduğumuz sorumluluk gereği bu tartışmalar yürütüyoruz" dedi.

'Siyasi çözüm deklerasyonu sunacağız'

Hatip, devleti ve hükümeti aklı selim hareket ederek tekrar görüşmeye, müzakereye, diyaloga çağırarak, "Önderliğin gösterdiği yolda ilerlemek için hala şansımız var. Bu iki gün boyunca bunu tartışacağız ve sonuçta Türkiye halklarına ve kamuoyuna öz yönetimle ilgili siyasi çözüm deklarasyonunu sunacağız" dedi. Hatip Dicle daha sonra öz yönetimin ne olduğuna ilişkin bilgiler vererek, öz yönetimin tarihini devlet tarihinden çok daha eski olduğunu vurguladı. Öz yönetimlerin birçok imparatorlukta da var olduğunu belirten Hatip, devletin bürokrasisinde insanların hayatlarında her şeye devletin karar vermesini var olduğunu söyledi. Toplumun bu şekilde sürüleştirmeye doğru götürüldüğünü ve bunun zirvesinin faşizm olduğunu belirten Hatip, "Bu nedenle ulus devlet toplumun politikleşmesi ve toplumun kendi sorunlarına çözüm bulmasına engel olur" dedi. Öz yönetim talebimiz ana sütü kadar hakkımızdır ve tarihten gelen doğal hakkı Kürt halkı da kullanacaktır. Hiçbir güç buna engel olamaz. Tarihimizde özerklik, öz yönetim var. Binyıllardır var çatışmalar son 200 yıldır var bunun nedeni de öz yönetimin ezilmeye çalışılmasıyla ilgilidir. Bu felaket yolunda bir an önce dönülmesi yolunda devlet aklını bir kez daha diyalog ve müzakereye davet ediyoruz" çağrısı yaptı.

'Türkiye halklarına teklif götüreceğiz'

Hatip Dicle'nin ardından Sebahat Tuncel konuşmasına başladı. Sebahat öncelikle Cizre'de katledilen Meral, Roboski, Maraş'ta ve 7 Haziran'dan bu güne katledilenleri andı. Bugün yapılacak tartışmalarda sadece Kürtleri değil Türkiye'yi de ilgilendirdiğini belirten Sebahat, "Burada Türkiye'ye teklif sunacağız. Biz bu devletin üniter yapısı içinde yaşayabiliriz ama imha ve inkarıyla yaşayamayız. Demokratik ulus ve demokratik cumhuriyetle yaşabiliriz. Bir kez daha Türkiye'yi yönetemlere gerçekten bu ülkeyi yönetmek ve kaostan çıkarmak istiyorsanız yapmasın gereken Kürt halkı ile konuşmaktır. Eğer Kürtlere imha dayatılırsa tabi ki Kürtler de bunun karşısında direnecektir" dedi.

Sebahat, Kürt halkının tehditler karşısında haklarını almaktan vazgeçmeyeceğini belirterek, "Devlet, bir topluma, bireye savaş açmışsa buna karşı direnmek en temel insan hakkıdır. Meseleye Türkiye'den bakmak gerekir. HDK olarak Türkiye halklarına çağrıda bulunuyoruz. Kürdistan'da bir direniş var ama Türkiye halklarından çok güçlü bir tepki yok. Türkiye hakları da rahatsız ama nasıl yanıt vereceğini bilmiyor. Biz bu toplantıda onlara çağrı yapacağız. Paris'te Sakine Cansız katledildiğinde birileri bu süreci engellemek istiyordu" dedi.

'Türkiye halklarına çağrımız var'

'Çöktürme planı'na değinen Sebahat, bu planlara herkesin karşı durması gerektiğini, Türkiye'de sadece Kürtlere değil, işçi, emekçilere, doğaya saldırılar yapıldığına dikkat çekti. Bütün Türkiye'yi saran bir faşizmle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Sebahat, "Biz burada rahat değilsin sen orada Sarayında rahat oturamazsın. Türkiye halklarına çağrı yapıyoruz. Gelin birlikte mücadele edelim. Yeni bir ortaklık kurarak bu kaosa karşı mücadele verelim. Burada Türkiye halklarıyla yeni bir birlik oluşturmayı konuşacağız. Yeni bir sözleşmeyi birlikte yapmalıyız. Yeni bir anayasa ihtiyaçtır ve bu anayasada Kürt halkının, kadının özgürlüğü olmazsa yeni olmaz. Yeni anayasa olması için demokratik özerk yönetimleri tanıyan özgürlükçü bir anayasa olması gerekiyor. Gelin Kürt halkının sesine ses verin yeni yaşamı birlikte inşa edelim. Direnişi birlikte büyütelim. Başka şansımız yok. Özgürlük için mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Gelin Kürt halkını mücadelesine katılın Türkiye daha güzel günler görecek. Tarihi direnenler yazacak" dedi.

'Kürtlerin tarih sahnesine çıkışı boğulmak isteniyor'

DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ise konuşmasında, Kürt halkının kendi topraklarında kendi kendini yönetme isteğini boğmaya çalışma, Kürt halkının yeniden tarih sahnesine çıkışını engellemeye yönelik saldırılar yaşandığını söyledi. Kamuran, Ortadoğu'da ve uluslararası güçlerin Kürtlerdin tarih sahnesine çıkışını engellemeye çalıştığını belirterek, "Bugün yaşadığımız tablonun özeti budur" dedi.

'Tüm kesimler için özerk yapı sağlanmalı'

Sorunun çıktığı yerde çözüm aramak gerektiğine dikkat çeken Kamuran, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusların, farklılıkların inkarına dayalı bir şekilde oluştuğunu belirterek, tekçi ulus devlet yapılanmasının bundan sonra kendisini değiştirmek zorunda olduğunu vurguladı. Ulus devlet yapılanmasından vazgeçilmesi gerektiğini belirten Kamuran, "Bütün kesimler bu ülkenin ana unsuru olarak kendi kendini yönetecek şekilde siyasi özerkliği olacak bir çerçevede yeni bir toplumsal sözleşme oluşturulmalıdır. Ulu devletin tekçi yapısı bırakılmalıdır" dedi.

Demoktarik özerklik projesinin tüm sorunları çözecek proje olduğunu belirten Kamuran, "Tekçi merkeziyetçi sistem lağvedilmeli, TBMM'nin tüm yasama yetkilerinin yeniden değerlendirilmesi ve Türkiye'de yapılanmalara göre bölgeler oluşturulması ve bölgelerin yasama organı olarak kabul edilmesi ve bölge parlamentosu oluşturularak bu yasama yetkisinin paylaştırılması. Demokratik Özerklik budur. Mahalleden köylere kadar kendi meclislerinin oluşturularak karar alma süreçlerine katılması" dedi.

'Tarafsız olmak haklara kaybettirir'

Anadilde eğitim yapabilme hakkının verilmesi ve müfredata alınması, inançlara göre eğitim hizmeti verilmesi, sağlık hizmetleri, ekonomik üretime dair birçok konuda bu bölge parlamentolarının karar alması gücü olması gerektiğini belirten Kamuran, tüm bu çerçevelerin tartışılacağını söyledi. Kamuran tarihin yeniden yazılırken Kürt halkının kendi tarihini yazmak istediğini vurgulayarak, tüm halklara "Bu mücadelede tarafsız olmak, dışında olmak kimseye kazanç sağlamaz. Yeniden bu tekçi, ulus devlet modelini güncellemek isteyenlere fayda sağlar" dedi.

(gc-tt/fk)