Figen Yüksekdağ: 2016'ya girerken Diyarbakır'da, Şırnak'ta olmalıyız
13:46
JINHA
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Kürdistan'daki katliamlara karşı 31 Aralık'ta öz yönetim ilan edilen alanlarda Miray bebekten cenazesi 7 gün bekletilen Taybet İnan'a kadar katledilenleri hatırlatarak, "31 Aralık'ta, çocukların, anne karnındaki bebeklerin yaşamının karartılmasına izin vermeyelim. Elinde beyaz bayrağıyla öldürülmemesi için gelin harekete geçelim. Türkiye halkları olarak yeni yıla girerken zulmün olmadığı yeni bir yılı dileyelim. 2016'nın demokrasi ve barış yılı olmasını dileyelim. Tam da o gün 2016'ya girerken Diyarbakır'da, Şırnak'ta olmamız gerekiyor" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin olağan grup toplantısında konuştu. Grup toplantısına, Roboski katliamını anarak başlayan Figen, siyasi sorumluların gayet açıkta olmasına rağmen hesap vermediğini ve yeni ölümlerin önünün açıldığını ifade etti. "Hesabı sorulmayan, verilmeyen her katliamın ardından analarımız kahrından ölüyor" diyen Figen, "Besna Encü de bundan üç yıl önce Gezi'de evladını kaybettikten sonra yaşamını yitiren Fadime anamız gibi kahrından öldü" dedi. Roboski'nin hesabının sorulması konusunda kararlı olduklarını ifade eden Figen, "Önce savaş uçaklarıyla sivilleri vurdular. 17'si çocuktu. Şimdi tanklarla sivil yerleşim alanlarına giriyorlar. Evleri tanklar ve helikopterlerle vuruyorlar" diye konuştu.
'7 ilçede 129 sivil yaşamını yitirdi'
Şiddet ve militarizm politikalarının zirve yaptığını belirten Figen, özyönetim ve sokağa çıkma yasağının olduğu alanlarda 7 ilçede 129 sivilin hayatını kaybettiğini vurguladı. Yine bu sürede, 7 Haziran'dan bu yana, sürdürülen şiddet siyasetinin sonucu olarak 360 sivilin katledildiğini hatırlatan Figen, "Bunlardan 61'i çocuktu, 73'ü kadındı. Kendi halkınıza savaş açıyorsunuz dediğimizde bağırıp çağırıyorlar, linç etmeye çalışıyorlar. Bu rakamlar bile ne kadar sıcak bir çatışma yaşandığını gösteriyor. Bu 360 sivil ilan edilmiş, resmen kabul edilmiş bir savaşta dahi bu kadar sivil yaşamını kaybetmiyor" diye konuştu.
'Cenazelerini bile gömdürmeyeceğim' diyorlar
Silopi'de cenazesi bir hafta sokakta bırakılan Taybet İnan'a dikkat çeken Figen, "Çatışmalarda yaşı tutanları 'evet, devlet öldürmüş olabilir' diyorlar. Yaşı tutmayanları 'örgüt öldürdüğü' yalanıyla kendi suçlarının sorumluluklarının üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bu kadar kabul edilemez bir yalan mekanizması, gerçeği ifşa edenleri linç ediyorlar. Bu gerçeğe sırtını dönenler, yarın insanlık vicdanında hesap veremeyecekler.
Öbür dünyada da hesap veremeyecekler. 'Çocukları, kadınları, sivilleri örgüt öldürdü' diyerek düpedüz, aleni bir biçimde işlenen cinayetlerin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bu operasyonlar halkın güvenliğini sağlamak adında gerçekleştiriyorlar. 61 çocuk, kadınlar kamudan sayılmıyor. Orada öldürülen sivil yurttaşlar, kamu kavramının içerisine, güvenliği sağlanması gereken kavram içerisine alınmıyor. Devlet, yurttaşlarının bir kısmını ayırmış 'katli vaciptir' diyor. Ölmeleri yetmez, cenazelerini bile gömdürmeyeceğim diyor. 10 gün boyunca Nusaybin'de nasıl bekletiliyor cenazeler biliyor musunuz? 16 kişi üst üste o morgda bekletiliyor. Öldürülen çocuklar, katledilen çocuklar, oradaki cenazelerin koynunda bekletiliyor. Şırnak'taki STK'lar, milletvekillerimiz sayısız girişimde bulundular" dedi.
'Bu zulme karşı direnmek haktır'
Tarih boyunca insanların cenazelere sahip çıktıklarını vurgulayan Figen, "İman ettikleri peygamberin hadisine bir kere dönüp bakma cesaretinde değiller. Okuduklarını anlamayacak kadar vicdansızlar. Böyle bir zulüm içerisinde bir halkın bu vahşete karşı haklı direnişi, ortaya koymasının karşısında hiçbir engel yoktur. Bu zulme karşı direnmek haktır. Böyle bir yönetim anlayışına karşı çıkmak haktır. Bu süre içerisinde bütün yaşam damarlarını kesmeye çalıştılar" dedi. "Çocukları ve kadınları katlettiler, tesadüf değil. Geleceği öldürmek istiyorlar çünkü" diyen Figen 73 kadın, 61 çocuğun katledildiğini vurguladı. 3 aylık Miray'ı hatırlatan Figen, "O topraklarda doğan çocuklar sokağa çıkamadan, yaşamı, ağacı göremeden ölüyorlar. Güneşi göremeden öldürülüyorlar. 61 çocuğun hepsinin nüfus cüzdanında fotoğraf karesi boştur. Suretinin bile oluşabilmesi için 15 yaşını geçmesi gerekiyor. Bizim çocuklarımızı siması oluşmadan öldürüyorlar" dedi.
'Kadınlar ve çocuklar olduğu müddetçe asla kazanamayacaksınız'
"Neden kadınlar" diye soran Figen şöyle devam etti: "Kadınlar her şeye rağmen, o mahalleyi terk etmediler. Terk etmiyorlar. O mahallede yaşam alanında yaşam fonksiyonunun iki göstergesi var. Kadınlar ve çocuklar. Hangi yaşam alanlarında varsa orada yaşam devam ediyor demektir. Orada direniş devam ediyor demektir. Özyönetim alanlarında, çocuklar ve kadınlar evlerini terk etmediler. Evlerini terk etmeyerek yaşama sahip çıktılar. O kadınların elinde silah yoktu. Kimisi ekmek yapmak için dışarı çıktığında vuruldu. Öldürülen katledilen yakınlarını yola çıktığında vuruldu, kimisi çocuğunu kapıya çıkarmak için vuruldu. Bir kadın, 'aynı bahçede avluda, ahıra gitmek için sürünerek gidiyorum' diyor. Kadınlar sürüne sürüne gitmeyi göze aldığı için katledildi. Kadınlar, bütün bu acı ve ölümlere rağmen yaşamın olduğu her yerde olacak. Direnişin olduğu her yerde olacak kadınlar. O kadınlar ve çocuklar olduğu müddetçe asla kazanamayacaksınız. Bir halk genciyle yaşlısıyla onuruna, yaşamına sahip çıkıyor. Bunu kimse unutmasın."
'Özyönetim, barış ve çözüm için bir fırsattır'
DTK deklarasyonuna değinen Figen, "Açıklar açıklamaz hepimizin üzerine bir linç saldırısı başlattılar. Niye? Çünkü kurduğumuz cümlenin içinde çözüm geçiyor. Bu iktidar karşısında içinde siyaset, çözüm geçen bir cümle doğrudan saldırıların ve linçin hedefi haline getiriliyorsun. Geçtiğimiz hafta ilan ettiğimiz çözüm deklarasyonu, Türkiye'de konuşabilmenin önünü açmak, siyasetin konuşmasını sağlamak için ortaya koyduğumuz bir iradededir. Neymiş? Bölünme çerçevesini açıklamış HDP. DTK'nın yayınladığı ve bizim ortaklaştığımız metin, Türkiye halklarının birleşmesinin harcıdır" dedi.
'Dolmabahçe masasını devirenler görüşmeyi engelledi'
HDP ile Başbakanlık tarafından gerçekleştirilmesi planlanan görüşmenin iptal edilmesini de değerlendiren Figen, "İptal edildi çünkü hükümetin bir randevu yapacak kadar siyasi iradesi kalmamıştır. Bu zamana kadar Dolmabahçe masasını devirenler neden devirdiyse, o masa kim tarafından devrildiyse ondan sonraki süreçte masa da yok çözüm de yok kim dediyse, HDP ile gerçekleştirilecek görüşme aynı merkez tarafından engellenmiştir. Saray'ın hükümet üzerindeki vesayeti, meşru olmayan hakimiyeti siyaset kurumunun olağan işleyişinin önüne geçmiştir" dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK, DBP eşbaşkanlarının hedef haline getirildiğini belirten Figen, "Bizim eş genel başkanlarımız siyasi temsilcilerimiz vekillerimiz bütün partili arkadaşlarımız özyönetim talebini savunduğu için soruşturma, tutuklamalarla karşı karşıya kalıyor" dedi.
'İmha planları yapılmıştı'
Anayasa'ya ilişkin bir çerçeve metin olmadığını belirten Figen, "Bir tane çerçeve metin yok. Çerçeve olmadığı gibi olan çerçeveleri de dağıtmışlar. Biz bunu sunuyoruz, halkın talebi budur diyoruz, karşımıza yine bildik operasyonlarla karşı karşıya kalıyoruz" dedi. Çöktürme planı da soran Figen konuşmasını şöyle devam ettirdi: "2013 yılında çözüm ve müzakere süreci vardı. Barış çağrısı yapıldığı günden beri bu iktidar imha planları yaptı. 2 yıl boyunca imha planı yapmak dışında hiçbir şey yapmamış bu iktidar. 'Neden hendek ve direniş var' diye soruyorlar. 2013 yılında hendek mi vardı? Ne ekerseniz, onu biçersiniz. Bunlar sonuçtur. Biz bu sonucu düzeltmek için uğraşıyoruz. Bizler çözümün bütün kanallarını zorlayarak ve halkımızın demokratik iradesinin yaşama geçmesi için siyasi görevimizi yerine getirerek Türkiye'de yeni bir şansın olanağını ortaya çıkarmak. Bizler morglarda, meydanlarda çürümeye terk edilen insanlığın onurunu ayağa kaldırmak istiyoruz."
2016'ya Kürdistan'da girme çağrısı
Figen son olarak 2016'ya Kürdistan'da girme çağrısı yaparak, "31 Aralık'ta, çocukların, anne karnındaki bebeklerin yaşamının karartılmasına izin vermeyelim. Elinde beyaz bayrağıyla öldürülmemesi için gelin harekete geçelim. Türkiye halkları olarak yeni yıla girerken zulmün olmadığı yeni bir yılı dileyelim. 2016'nın demokrasi ve barış yılı olmasını dileyelim. Tam da o gün 2016'ya girerken Diyarbakır'da, Şırnak'ta olmamız gerekiyor" dedi.
(sy/gc)