Ayhan Bilgen: Dokunulmazlık tartışmaları psikolojik bir harp

17:11

JINHA

ANKARA- HDP Parti sözcüsü Ayhan Bilgen MYK toplantısı devam ettiği sırada önemli açıklamalarda bulundu. Anayasa yapım sürecini değerlendiren Ayhan,"Sofrada kahvaltı yapanların önüne tank mermilerinin düşmediği ya da evinde namaz kılanların, çatısındaki musluğu açmaya çalışanların hayatını kaybetmediği, cenazelerin sokakta günlerce kalmadığı ve sivillerden ailelerden cenazelerin kaçırılmadığı bir ülkede ancak yeni ve demokratik bir anayasa yapabilirsiniz" dedi.

Kürdistan'da yürütülen katliamlar, kongre ve konferans çalışmaları ve partilerine yönelik yapılan saldırı ve tehditleri değerlendirmek üzere bir araya gelen HDP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı devam ediyor. MYK toplantısı devam ederken açıklamalarda bulunan HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, önemli değerlendirmelerde bulundu. Dokunulmazlık tartışmaları ve siyasi süreci değerlendiren Ayhan, Türkiye'nin bu süreçte bir yol ayrımına gideceğini 'ya tek adamlığa ya da yerel yönetimlerin güçleneceği' bir sürece girildiğini belirtti.

'Dokunulmazlık tartışmaları psikolojik bir harp'

Dokunulmazlık tartışmalarına açıklık getiren Ayhan,"Herkesin dokunulmazlığı kalksın kim gerçekten suç işliyorsa kim bu anlamda bir ayrıcalığın arkasına sığınarak bu ülkeye zarar verecek bir işin içersindeyse herkes yargılansın. Dolayısıyla bizim açımızdan bu tartışmalar korkutma ve geri adım attırma ve vazgeçirme, Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik tamamen Anayasa yapım süreci ile ilgili bir öneriyi Türkiye kamuoyunun gündemine getirmesi engellemeye yönelik psikolojik bir harp" dedi. Cumhurbaşkanı'nın suçlu olduğunu söyleyen Ayhan, kendisini yasama organın yerine koyduğunu ve yargı eliyle seçilmiş bir partinin temsilcilerinin hedef gösterildiğini vurguladı.

'Tıpkı Osmanlı'nın son döneminde olduğu gibi önümüzde net bir ayrım var'

HDP tarafından yürütülen tartışmaların ülkenin lehine olduğunu belirten Ayhan, "Susturmanın bastırmanın, korkutarak tartışmayı engellemenin tam da Türkiye'nin içine girdiği şiddet sarmalına hizmet edeceği kanaatindeyiz" dedi. Ayhan, Türkiye'nin bir sistem tartışması yaptığını belirterek "Çünkü ülkede bir sistem krizi var. Tıpkı bundan 150 yıl önce Osmanlının son döneminde olduğu gibi net bir ayrımı önümüze koyduğu düşüncesindeyiz. Hatırlayacaksınız bir taraf tek adamlığı savunuyordu. Kimi aydın ve siyasetçilerde aksine adem-i merkeziyetçiliği savunuyordu. Yani merkezin otoritesi diktatörlüğü ne kadar zayıflatılırsa ülkenin geleceği o kadar kolay sağlanır" diye konuştu.

'DTK'da gündeme gelen konular kriminalize edilmeden tartışılmalı'

Bütün baskılara ve yıldırmalara rağmen bu konuyu tartışmaya açtıklarına dikkat çeken Ayhan, DTK'da gündeme gelen konuların tartışılması gerektiğini belirtti. Bu tartışmanın kriminal bir boyuta çekilmeden engellenmeden özgürce yapılmasının ülkede barışa ve birlikte yaşamaya katkı sağlayacağını ifade eden Ayhan," Tartışmayı saptırmak ve gündemden düşürmek için kimi spekülatif işler yapılıyor. Dün kayyumun çıkarttığı gazetede Selahattin Demirtaş'ın Rusya'ya gidişi ile ilgili haber yer almıştı. Bizim araştırmalarımızla sözü geçen gazetenin olmadığını öğrendik. Artık nelere tenezzül edildiği göstermesi açısından önemli" dedi.

'Biz parti olarak anayasa yapım sürecine önem veriyoruz'

Anayasa yapım sürecine ilişkin de konuşan Ayhan şöyle dedi: "Bir taraftan Başbakan partilerle ortak bir çalışma yapma arayışı içerisine girmişken bir taraftan da arama toplantıları önerisinin doğrusu dikkat çekici buluyoruz. Biz parti olarak anayasa yapım sürecine önem veriyoruz. Ne kadar katılımcı olabilirsek o kadar iyi. Ama galiba önce neyi aradığınıza karar vermek gerekiyor. Gerçekten demokrasiyi, çoğulculuğu mu arıyorsunuz yoksa başkanlığı arıyorsanız başkanlıkla ilgili kararın referandumda rahat çıkabilmesine dair ikna arzusuyla yapıyorsanız toplum da sizin yerinizin gayet farkında; gerilim ve şiddetin bir kişinin başkanlık hevesiyle ile ilgili olduğu toplumun bilincinde."

Ayhan, anayasa'nın demokratik bir ortamda yapılması gerektiğine işaret ederek, "Sofrada kahvaltı yapanların önüne tank mermilerinin düşmediği ya da evinde namaz kılanların, çatısındaki musluğu açmaya çalışanların hayatını kaybetmediği, cenazelerin sokakta günlerce kalmadığı ve sivillerden ailelerden cenazelerin kaçırılmadığı bir ülkede ancak yeni ve demokratik bir anayasa yapabilirsiniz" şeklinde konuştu. "Dünyanın en ilkel ve otoriter anayasalarındaki hakları bile uygulatmayan, bunla ilgili mücadele verilmesine izin verilmeyen bir ortamda yeni bir anayasadan söz edilmenin inandırıcı ve güvenilir bir tarafı yok" diyen Ayhan mecliste tasfiye arayışlarının, gözaltı ve tutuklamaların Türkiye'nin geleceğine yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendirdi.

'Hem üniter hem de başkanlık modelinin olduğu gelişmiş ülke yok'

Cumhurbaşkanı'nın başkanlık modeli ile ilgili verdiği Hitler Almanya'sı örneğini hatırlatan Ayhan, "Asıl soru bu cevapta gizli. Bütün dünya basının önemseyerek yer verdiği gibi Cumhurbaşkanı hem üniter hem de başkanlık modelinin olduğu gelişmiş bir ülke modeli aramak zor" dedi. Geçtiğimiz günlerde Antalya'daki zirveye katılan ülkelerin yönetim modellerinin tamamına yakının federal. özerk ve ya yerinden yönetimin güçlü olduğu ülkeler olduğuna dikkat çeken Ayhan,"Sayın Cumhurbaşkanı'nın buna örnek gösterememesi gayet doğaldır. Çünkü dünyada böyle bir örnek yok" dedi.

'Tek adamlığa gidişi engelleyecek tek yol yerel yönetimlerin güçlendirilmesi'

Tek adamlığa gidişi engelleyecek tek olanağın yerel yönetimlerin güçlenmesi ve halkın iradesinin önemsenmek olduğunu vurgulayan Ayhan,"Geçmişte Türkiye dokunulmazlıkları gündeme aldı. En yakın örnek DEP 'li milletvekillerinin on yıl hapis yatmasıydı. Yine benzer şeylere tenezzül edilirse kaybedecek olan Türkiye'dir. Çünkü Türkiye toplumu bu anlamda bu baskıya boyun eğme aşamasını korku eşiğini çoktan aşmıştır" diyerek bu gidişe seyirci kalınmayacağını belirtti.

'Ortadoğu'da "İslam ordusu" adı altında silahlı güç oluşturuluyor'

Cumhurbaşkanın Suudi Arabistan'a gitmeden önce ve döndüğünde yaptığı açıklamalarda HDP'yi hedef gösterdiğini ifade eden Ayhan, "Gittiği ülkede idam cezaları keyfi bir şekilde uygulanıyor. Biz de bu ülkeyle stratejik birliğe gidiyoruz.Bölgede açıkça mezhep savaşına çatışmasına zemin oluşturacak bir silahlı güç oluşturma arayışı bunu 'İslam ordusu' diye tarif etmek ve Türkiye'nin de böyle bir blokun içinde yer alarak Ortadoğu'da büyük savaşlara ve çatışmalara taraf kılınması son derece tehlikelidir. Bırakın komşularla sorunu sıfır komşu noktasına doğru götürüyor. Cenazeler ve yaşanlar ortada" dedi.

(he/dk)