ESP'nin kampanyasıyla Türkiye halklarına özyönetim anlatılacak
09:09
JINHA
İSTANBUL - ESP'nin Kürdistan'da ilan edilen öz yönetimleri desteklemek amacıyla "özyönetim" kampanyası başlatmasına ilişkin konuşan Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu, "Kürdistan'da kazanılacak her hak Batı halklarının bir kazanımıdır. Kürdistan halkının kaybetmesi bizimde kaybetmemizdir. Tek yol devrimse o zaman bu devrim yolunda bir adım olan öz yönetim mücadelesini desteklemek önemlidir" dedi.
Kürt halkının yerinden ve doğrudan yönetim ve halkın kendi kendini yönetmesi talepleriyle Kürdistan'ın birçok ilçesinde ilan ettiği "özyönetim"lere yönelik devlet tarafından sava politikaları devreye alınırken, birçok sivil toplum kuruluşları, partiler ve örgütlenmeler ise, Kürt halkının özyönetim taleplerini sahipleniyor. Son olarak Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Kürdistan'daki özyönetimlere selam yollamak amacıyla özyönetim kampanyası başlattı. Konuya ilişkin konuşan ESP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu, Kürdistan'da ilan edilen öz yönetimlerin meşruluğuna değinerek, öz yönetimleri Türkiye halklarına anlatacaklarını vurguladı.
'Fatsa ve Gezi öz yönetim örneği'
Çiçek, "Özyönetim mücadelesi bir halkın kendi irade birliğine bağlı olarak, özgürce kendini yönetmesidir. Öz yönetim deneyimleriyle dolu bir tarihimiz var. Aleviler kendi öz yönetimlerini cemlerle oluşturmuştur. Aleviler kendi öz yönetimleri olan inançlarını hayata geçirmek için mücadeleye başladıkları andan itibaren katliamlarla yüz yüze kalmışlardır" diyerek Alevilerdeki öz yönetime değindi. Batı'da ise Fatsa deneyiminin öz yönetim örneği olduğunu ifade eden Çiçek, "Gezi ayaklanması sonrası oluşan komün deneyimi bir öz yönetimi deneyimidir. Taksim Gezi parkında ezilenler, kadınlar, gençler kendi öz yaşam alanlarını kurmuş, kütüphanesinden, yemekhanesine, cafesine, üretim alanlarına, komün marketine kadar oluşturmuştur. Yaşam alanlarını temizliğini oluşturmuş, sağlık kurumları kurmuştur. Batı bakımından en önemli öz yönetim deneyimi Gezi ayaklanmasıdır" diye konuştu.
'Kürt halkı bize sadece özgürlüğümü istiyorum diyor'
Nevin Yıldırım ve Çilem Doğan'ın öz savunma hakkını kullanarak kendi özgürlükleri için kadınlara bir parola olduğunu ifade eden Çiçek, "Burada sormak gerekiyor Kürdistan'da Silopi'de, Cizre'de, Sur'da kurulan öz yönetimlerin Gezi öz yönetimlerinden, Alevilerin cem törenlerinden ne farkı vardır. Özgürlüğünü isteyen bir halk kendi belirlediği bir sistem içerisinde yönetilmek istiyor. Kürt halkı bize sadece özgürlüğümü istiyorum diyor" şeklinde belirtti. Özyönetime karşı AKP'nin katliamlarla halklara boğun erdirmeye çalıştığını kaydeden Çiçek, "AKP hükümeti savaşı o kadar onursuz yürütüyor ki, bunu Miray bebeğin katledemesin de, kadınların katledilmesinde ve cenazelere yapılan işkencelerde görüyoruz. Kürt halkı Rojava devrimi gibi Kuzey Kürdistan'da da öz yönetimlerle devrimi gerçekleştirecektir" dedi.
'Sur ve Cizre'de de nöbet tutmanın meşru olduğunu anlatmak gerekiyor'
"Kürt halkı direne direne kazanacağının farkında, biz sosyalistlerinde Kürt halkının özyönetim mücadelesinin kazanması ve yaşanan Suruç, Ankara katliamlarının hesabının sorulması için Batı'da birleşe birleşe kazanacağı bir gerçektir" diyen Çiçek, bu temelde birleşik mücadelenin örülmesi için öz yönetimin anlatılması gerektiğinin altını çizdi. Çiçek, "Gezi'de kurulan barikatlarla Silopi'de, Cizre'de, Sur'da kurulan hendeklerin farklı olmadığını anlatmaya ihtiyacımız bulunuyor. Çünkü Türkiye halkları hendeklerin ne olduğunu anlamamış durumda. Tahir Elçi'nin neden katledildiğini anlamamış durumda. Miray bebeğin, hamile kadınların neden katledildiğini anlamamış durumda. Evet, Gezi ayaklanmasında nasıl öz yaşam alanımızı korumak için barikat arkasında nöbet tutulduysa, Sur ve Cizre'de de nöbet tutmanın meşru olduğunu anlatmak gerektiğini fark ettik" dedi.
'Beyaz berelere,beyaz toroslara hayır diyerek barışı yükseltmeli'
Çiçek, "Nasıl Gezi'de polis gaz attığında kendimizi savunmak için devletin kolluk güçlerine bulduğumuz her şey savunma aracı yapıldıysa, Sur halkının da kendini, çocuklarını savunmak için savunma araçları kullanması meşrudur. O zaman biz sosyalistlerin görevi sadece özyönetimleri desteklemek değil aynı zamanda Türkiye halklarına anlatmak, bu yönetimleri sahiplenmesini sağlamak gibi bir görevimiz bulunduğu bilinciyle tartıştık karar verdik" diye ifade etti. Karadeniz, İç Anadolu, Ege bölgeleri bu kampanyanın ana odağı olması gerektiğini kaydeden Çiçek, "Karadeniz'de beyaz bere takanlar Hrant Dink'i katlediyor, Beyaz torosa binenler Tahir Elçi'yi katlediyorsa Karadeniz halkının beyaz berelere, beyaz toroslara hayır diyerek barışı yükseltmesinin en anlamlı eylem tarzı olacağına karar verdik. ESP olarak örgütlü bulunduğumuz tüm alanlarda kampanyamızı örgütleyeceğiz" diye belirtti.
'Sadece batıda mücadele etmeyeceğiz'
"Sarayın katliamlarına karşı halkların direnişi" şiarıyla bu kampanyayı örgütlemeyi planladıklarını ifade eden Çiçek, "Kampanya şiarı doğrultusunda öz yönetimin bir hak olduğu, Kürt halkının kendi kader tayin hakkı bulunduğunu, Dolmabahçe mutabakatı düzeyinden yeniden Sayın Öcalan'la görüşmenin gerçekleştirilmesi gerektiği, Rojava devrimine karşı AKP diktatörlüğünün düşmanca tutumundan vazgeçmesi gerektiği, Miray bebeklerin katledilmemesi gerektiğini anlatmaya çalışacağız yapacağımız etkinliklerle" diye konuştu. Öz yönetim kapsamında İstanbul'un emekçi semtlerinde bayrak yürüyüşlerinin düzenleneceğini ifade eden Çiçek, "ESP olarak hangi mücadele biçim ve aracıyla öz yönetimleri halklarımıza anlatacağımızı düşünüyorsak onu kullanacağız. Sadece batıda mücadele etmeyeceğiz. Hendeklerin olduğu, özyönetimlerin ilan edildiği yerlerde de kendi üyelerimizle olmaya çalışacağız" dedi.
'Kampanyanın amacı halkların birleşmesi'
"Kampanya kapsamında Silopi'nin, Cizre'nin, Sur'un sesini, Mersin'den yola çıkan iki çocuk annesi kadın arkadaşımızın mücadele sesini, Miray bebeğin sesini, ama özellikle özyönetim bir hak olduğunu söyleyeceğiz" diyen Çiçek, Gezi'de öz yönetimin kullanımı ne kadar meşruysa Kürt halkının öz yönetimin de o kadar meşru olduğunu vurguladı. Çiçek, "AKP hükümetini yıkmak istiyorsak Türkiye halklarının birleşmesi en önemli görevimizdir. Sadece emek, demokrasi güçlerinin birleşmesini değil halkların birleşmesi kampanyamızın amaçlarından biridir. Kobanê'nin zaferinin yıl dönümünde Kürt halkının yanında olacağız" dedi.
'Ölü gibi yaşamamak için özgürce ölmeyi göze almalıyız'
Çiçek, Türkiye halklarının kendi onuru ve özgürlüğü için Kürt halkının kendi kendini yönetme biçimine ve öz yönetim iradesine sahip çıkması gerektiğinin altını çizerek, "Suruç, Ankara katliamlarının sorumlusu AKP hükümetinin köleci sisteminde ölü gibi yaşamamak için özgürce ölmeyi göze almalıyız. Kürdistan'da kazanılacak her hak Batı halklarının bir kazanımıdır. Kürdistan halkının kaybetmesi bizimde kaybetmemizdir. Tek yol devrimse o zaman bu devrim yolunda bir adım olan öz yönetim mücadelesini desteklemek önemlidir" dedi. Çiçek son olarak şunları kaydetti; "Silopi halkı Cizre için yollara düşüyorsa biz de Kürt halkının haklı mücadelesi için yollara düşmeliyiz. Unutmayalım Kürt halkının yanında olmazsak sadece özgürlüğümüzü değil aynı zamanda insanlığımızı da kaybedeceğiz."
(ödk/dk