Figen Yüksekdağ: Diktatörlüğe karşı direnmek görevdir

12:02

JINHA

ANKARA - HDP 1. Merkez Kadın Kongresi'nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Kürt kadın siyasetçileri Sêvê Demir, Pakize Nayir ve Fatma Ural şahsında katledilen tüm kadınları anarak, "Diktatörlüğe karşı direnmek haktır dahası görev ve sorumluluktur" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP)'nin önümüzdeki hafta sonu gerçekleştireceği 2. Olağan Kongresi öncesindeki hazırlık konferansları kapsamında bir gün sürecek olan 1. Merkezi Kadın Konferansı Ankara'da başladı. İnşaat Mühendisleri Odası'ndaki konferansa HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, HDP Meclis Başkanvekili Pervin Buldan, HDP'li milletvekilleri Besime Konca, Dirayet Taşdemir, Hüda Kaya, Sibel Yiğitalp, Çağlar Demirel'in yanı sıra 550 delege ve çok sayıda konuk katıldı. Konferansın sloganı "Yeter artık faşizme geçit yok eşitlik ve özgürlük için kadınlar kazanacak" olarak belirlenirken, konferans özyönetim direnişi sürecinde yaşamını yitiren kadınlara adandı. Konferans salonuna "Kimliğimiz, emeğimiz, bedenimiz, irademiz, bizimdir", "Devlet zulme soyunduğunda kadınlar direnişi giyinir", "Bı rêzıstınên resen u xweserber bı xwerêvebırınê" sloganlarının yer aldığı pankartlar asıldı. Yine Kuzey Kürdistan'da 24 Temmuz'dan bu yana devlet güçleri tarafından katledilen kadınların isimlerinin yer aldığı bir pankartta salona asıldı. Divan üyelerinin belirlenmesinin ardından konferans saygı duruşu ile başladı.

'Barışı savunan kadınlar en önde direniyor'

Saygı duruşunun ardından HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, konferansın açılış konuşmasını yaptı. Savaşın ve zulmün üretildiği bu topraklarda kadınların yaşamı yaratmanın örgütlülüğünü temsil ettiğini belirten Figen, "Bugün halkların bu kadar karanlık süreçten geçtiği günlerde tam da yaşama sahip çıkmak çok daha tarihsel ve hayati anlam taşıyor. Tarih boyuna iktidarı kuranlar erkekler olmuş ve bu iktidarlar savaş çıkardığında ölüm siyasetinin koyu karanlığı yaşamı kuşattığında yaşama sahip çıkanlar kadınlar olmuştur. Bu günde barış diyenler yine kadınlardır. En önde direnenler yine kadınlardır. 7 Haziran seçimlerinde çok büyük bir başarının kadın zaferinin altına imza atanlar kadınlar oldu. 7 Haziran'dan sonra başlatılan savaş ve yıkım sürecinde barışı temel anahtar olarak ellerinde tutanlar, cesaretiyle ve iradesiyle yürüyenler kadınlar oldu" ifadelerini kullandı.

'Türkiye'de aylardır adı konulmamış bir savaş yaşanıyor'

Türkiye'nin her gün yeni ölüm haberleri, tutuklama ve gözaltı haberleriyle güne uyandığını ifade eden Figen konuşmasına şöyle devam etti: "Bütün Türkiye halklarının yarına dair güveni ve umudu ortadan kaldırılmış durumda. Bizler bütün toplumun özgürlük amacını kuşananlar bu yarın umudunu kaybetmemek için direniyoruz. Bugünkü savaş iktidarı kadınların ve bütün Türkiye halklarının yarınını ve yarına duyduğu güveni gasp etmeye çalışıyor. Eğer yarınınız gasp ettirmemek istiyorsanız, yarını ve geleceği bugünden kurmak için direnmek gerekir. Bir ülkede özgürlük olmadığı zaman nelerin gasp edileceğini çok iyi görüyoruz. Türkiye'de aylardır adı konulmamış bir savaş yaşanıyor. Özyönetim iradesini ortaya koyan halkımız, barikatların ve hendeklerin arkasında sıkıştırılarak haklı talepleri görünmez kılınmaya çalışılıyor. Özyönetim talebi, sadece son yılların değil yüzyıl boyuna ezilenlerin verdiği mücadelenin köklü taleplerinden biridir."

'Halkın talebini reddeden hiçbir iktidarın geleceği yoktur'

Bu çağda halkların yönetime katılma hakkını reddeden hiçbir iktidarın tarihte kalma şansı olmadığına vurgu yapan Figen, "AKP bu talebi ret ederek, ayakta kalmaya ve bu zulüm iktidarını sürdürmeye devam edemez. Özyönetim haktır. Toplumun kendi kendini yönetme talebi meşrudur. Bugün bu hak talebini karşısına almış, kendi halkını karşısına almış ve ona savaş ilan etmiş bir siyasi iktidarın dayattığı kaosun sonuçlarını yaşıyoruz. Bugün bütün kurumları, söylemi ve siyasetiyle bütün uygulamalarıyla Türkiye'de açık bir darbe süreci yaşanıyor. Bütün özgürlük alanlarının gasp edildiği ve muhalefetin bir darbe ile teslim alınmaya çalışıldığı koşullarda direnmek en doğal haktır. Böylesi süreçte bütün özgürlük alanlarına sahip çıkmak meşrudur" ifadelerini kullandı.

'Diktatörlüğe karşı direnmek haktır'

Darbe ve darbecilik ile kadın ve gençliğin bütün ezilen kesimlerin yaşam alanlarının gasp edilmesine izin vermeyeceklerini belirten Figen şöyle konuştu: "Diktatörlüğe karşı direnmek haktır dahası görev ve sorumluluktur. Bugün bu sorumluğu yerine getiren bütün kadınları saygıyla anıyorum. Sêvê'yi, Pakize'yi ve Fatma'yı halkının öncülerini saygıyla anıyorum. Bu süre içerisinde kadının yaşam demek olduğu bildikleri için kadınları vurdular. Aylar boyunca yürütülen bu savaş ortamında nice kadın yoldaşımız ölümsüzlüğe ulaştı. Bu süre içerisinde uygulanan zulmün hangi düzeyde olduğunu görmek için kadın ve çocuk ölümlerine bakın. Bu süreçte 17 yaşından küçük 63 çocuk katledildi. Bu dönem içerisinde 81 kadın katledildi. Kimisi metropollerde yargısız infazlarla katledildi. Kimisi özyönetim alanlarında Sêvêler gibi bir halk mücadelesinin içerisinde bilinçli ve kasıtlı olarak katledildi. Kimisi kapısının önünde ekmek yaparken, kimisi çocuğunu evine götürürken, kimisi hiç kapının önüne çıkmasına gerek olmadan sofrasının başında katledildi. Kadınların bu savaşın hedefi olması için mutlaka mutlaka politik bir mücadelede yer alması gerekmiyor. Evinin içinde oturan kadınlar dahi katledildi. Neden? Soracağımız soru bu. Çünkü kadınlar nerede dururlarsa dursunlar bir tarihin ve mücadelenin yaşam damarıdır. Yaşam bir bütün ise kadın o gövdenin damarlarında dolaşan kandır. O gövdeye can veren akıştır. Kadın nerede olursa olsun bu yaşam gücünü temsil ediyor. Bu nedenle her yerde kadınlar hedef alındı. Annesinin karnında daha doğmamış çocuklar öldürüldü."

İçerisinden geçilen tarihi süreçte kadının direnişin tam merkezinde olması kadar doğal bir şeyin olmadığını kaydeden Figen, "HDP olarak bütün kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadın örgütlerle birlikte kadının bu süreçteki yaşam ve üretme enerjisini büyük bir örgütlü güce dönüştürmek için seferber olduk" dedi.

'Sarayın suçuna ortak olmayacağız hesabını da soracağız'

Barış için Akademisyenler Grubu'nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hedef göstermesinin ardından linçe maruz kalmasına da dikkat çeken Figen, "Bugün 'bu suça ortak olmayacağız' diyen akademisyenler gözaltına alındı. Tek suçları, 'savaşı durdurun, konuşmak için bir şans yaratın' demekti. Bugün siyasi iktidarın suçuna ortak olmamak bir suç sayılıyor. Sarayın gözünde en tehlikeli suç bu. İşte bu nedenle bir siyasi linçle karşı karşıya kaldılar. Ölümün olmadığı bir Türkiye istedikleri için bu oldu. Eğer bu suç ise bizde bu suçu işliyoruz. Sarayın suçuna ortak olmuyoruz. Dahası bu suçun hesabını soracağız" dedi.

'Kadınların yolu yolumuzdur'

Figen son olarak şu ifadelerde bulundu: "HDP olarak siyasetin yeniden yapılandığı süreçte bizler kadından başlıyoruz. Bugün burada yapılacak tartışmalar HDP'nin güçlendirilmesine çok önemli müdahale olduğu gibi Türkiye siyasetinin yeniden yapılandığı sürece çok önemli bir müdahale edecek. Kendi yaşamına sahip çıkan özyönetim anlayışıyla yarının bugünden kuran kadınların yolu bizim de yolumuz olacak. Bu yolda güçlü bir mücadeleyi yürüteceğimize dair inancımız tamdır."

Figen'in konuşmasının ardından konferans basına kapalı olarak devam ediyor.

(sy/mg)