HDP'den zorla kaybetmelerle ilgili kanun teklifi

13:07

JINHA

ANKARA - HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, Birleşmiş Milletler tarafından 'insanlığa karşı işlenmiş suç' olarak kabul edilen zorla kaybetmelerin, TCK'de yer bulması ve 1991-1997 yılında Kürt illerinde yaşanan zorla kaybetmelerin zamanaşımı işlemi uygulanmaksızın insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendirilmesi ve Hakikat Araştırma Komisyonu kurularak yeniden incelenmesi için kanun teklifi sundu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 18 Aralık 1992 tarihli kararıyla "Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair" bildiri yayımlayarak, zorla kaybedilmeyi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak niteledi. Ancak Türkiye, bu bildiri kararına hiç bir zaman uyum sağlamadı. Halkların Demokratik Partisi (HDP), faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmadığı Türkiye'de "Zorla Kaybetme Suçu"nun Türk Ceza Kanunu'nda yeni bir madde olarak eklenmesi için meclise kanun teklifi sundu. Bu suçların faillerinin araştırılarak cezalandırılması, hakikatlerin açığa çıkarılarak geçmişle yüzleşmenin sağlanması; barışın tesisi ve toplumsal bütünlüğün sağlanması adına HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, tarafından meclise sunulan kanun teklifinin gerekçesinde, İHD raporlarına göre özellikle 1992-1996 yılları arası gözaltında kayıp vakalarının en yüksek oranlara ulaştığını belirtti.

'Sistematik bir yok etme stratejisi'

Aynı dönem silahlı çatışmalarda, faili meçhul siyasal cinayetlerde ve zorla yerinde etme uygulamalarında da yoğunluğun gözlendiği dönem olduğuna dikkat çeken Meral, "İHD bilançolarında, 1994 yılında 328, 1995'te 220, 1996'da 194 kayıp kayıt altına alınmıştır. Bu kayıtlara göre gözaltında kayıp sayıları 1997 de 66, 1998 de 29, 1999 yılında da 36 olarak yeralmaktadır. Bu bağlamda söz konusu dönemde kayıpların ve faili meçhul cinayetlerin sayısal verileri baz alındığında bu vakaların tek tek cinayetler olmaktan çok özellikle belli bir politik kesime karşı işlenmiş kategorik suçlar veya sistematik bir yok etme stratejisi olduğu ve dolayısıyla bu boyutuyla insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına girebileceği gerçeğini doğurmaktadır" ifadelerine yer verdi.

Hakikatleri Araştırma Komisyonu talebi

1991 ve 97 yılları arasında özellikle Kürt illerinde yoğun biçimde yaşanan gözaltında kayıp, sokak cinayetleri ve faili meçhul diye adlandırılan politik cinayetler ile ilgili etkili bir soruşturma ve yüzleşmenin yaşanmadığını belirten Meral, zamanaşımı sorunu nedeniyle işlenen binlerce cinayet ile ilgili bütün hukuksal süreçlerin tıkandığına işaret etti. Kişinin yaşam hakkına karşı gelişen cinayetlerin Türk Ceza Hukukunda 'insanlığa karşı işlenmiş suçlar' kapsamına girmediği için zamanaşımı engeline takıldığına ve gerçek bir toplumsal uzlaşmanın sağlanamadığına dikkat çeken Meral, Hakikatleri Araştırma Komisyonu talep ederek, "Türkiye, acilen zorla yerinden etme, faili meçhuller, gözaltında kayıplar ve sokak infazları şeklinde ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerine ilişkin bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurup özellikle Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair Uluslararası Sözleşme'nin tarafı olmalıdır. Türkiye, ceza kanununda Sözleşmede de belirtildiği gibi zorla kaybetmeyi yasaklayan ve bu suçu bir insanlık suçu olarak niteleyen hükme yer vermelidir.

Böylelikle zorla kaybetme bakımından zamanaşımının işlemeyeceği garanti altına alınmalıdır" diye belirtti.

'İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımı işlenemez'

Soruşturma ve kovuşturma makamlarının kamu görevlilerinin karıştığı olaylar bakımından uyguladıkları cezasızlık politikasından vazgeçmesi gerektiğinin altını çizen Meral, "Kanun mevzuatında zorla kaybedilen kişilerle ilgili yasal düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen söz konusu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınmamakta ve zamanaşımı yüzünden birçok dava düşme durumuyla karşı karşıya gelmektedir. Mevcut olan kanun maddeleri yakınlarını kaybeden insanların mağduriyetini gidermemekte ve kamu vicdanını ciddi anlamda zedelemektedir" dedi.

Meral Danış Beştaş tarafından hazırlanan 'Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ne, zorla kaybedilme suçunun kanunda tanımının yapılması ve suçun tanınması ile birlikte bu ağır suça ilişkin zamanaşımı işlememesi amaçlanarak, şu maddeler yer aldı:

* "Zorla kaybedilme; kişilerin, devlet otoritesi tarafından veya devletin sorumluluğu altında hareket eden aktörler olan askerler, kolluk kuvvetleri, paramiliter güçler, sivil polisler, korucular tarafından kaybedilmesi suçunu teşkil eder. Devletin, egemenlik alanı içinde yaşayan herkesin yaşam hakkını koruma görevini yerine getiremediği hallerde bu suç oluşur.

* Bu suç; kişinin tutuklanmış, gözaltına alınmış, paramiliter güçler ya da devlet güvenlik güçlerince zorla kaçırılmış veya başka yollarla özgürlüğünden yoksun bırakılmış olması, yasadışı olarak alıkonularak bu hususlar kapsamında kişinin akıbeti hakkında bilgi verilmemesi ve kişiye ait bedenin bulunamaması şeklinde gerçekleşir.

* Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

* Zorla kaybetme sonucunda ölüm söz konusu değilse on yıldan on beş yıla kadar ağırlaştırılmış hapis cezası uygulanır.

* Zorla kaybetme sonucunda ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

* Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez."

(sy/mg)