AİHM kararlarına göre akademisyenler 301. maddeden yargılanamaz

11:38

Sibel Yükler-Öykü Dilara Keskin/JINHA

ANKARA - Barış çağrısı yapan akademisyenler hakkında 301. maddeden soruşturma açılmasının AİHM kararlarıyla bağdaşmadını belirten hukukçu vekil Filiz Kerestecioğlu, mahkemenin aldığı 'Sarkozy kararı'nı hatırlattı. Filiz, "Asıl garanti altına almamız gereken şey düşüncenin ifade özgürlüğüdür. Halbuki bunu sağlaması gereken devlettir. Oysa topyekûn bir saldırı altındayız" dedi.

Türkiye devletine katliamına son verme ve müzakere koşullarını hazırlama çağrısı yaparak "Bu suça ortak olmayacağız" diyen akademisyenler Cumhurbaşkanından iktidar medyasına kadar hedef gösterildi, gereğinin yapılması için işaret verildi ve haklarında soruşturma açıldı. Akademisyenlerin bir kısmı gözaltına alındı ve daha sonra serbest bırakıldı. Bir kısım akademisyen okuldan uzaklaştırılarak haklarında soruşturma sürecine gidildi. Ancak en kritik soruşturma süreci, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nun 14 Ocak'ta, metne imza veren İstanbul'daki akademisyenler hakkında başlattığı soruşturmaydı. "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiri nedeniyle açılan soruşturmada Türk Ceza Kanunu'nun 301. Maddesindeki "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hukuku¨metini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak" suçu ile Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7. maddesindeki, "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamaları yer adı.

'AİHM kararları ve evrensel hukuka göre 301'den yargılanamazlar'

Aynı zamanda hukukçu olan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, yaşananların genel olarak bir itibarsızlaştırma amacıyla yapıldığını ve bunun da çok tepeden bir kararla indiğini söylerken, bir yandan da 'Türklüğe hakaret olmayan' bir metnin 301'den re'sen soruşturma almasının hukuken mümkün olamayacağını belirterek, "Bunun neresi suç?" diye sordu. Bunun bir ifade özgürlüğü olduğunu ve AİHM kararları ile birlikte evrensel hukukla koruma altına alındığını söyleyen Filiz, "Bir hukukçu olarak sorarsanız 301'den yargılama olamaz. Bu bir ifade özgürlüğüdür, AİHM kararları vardır. Bu kararların ve evrensel hukukun bize getirdiği yükümlülükler vardır. İfade özgürlüğü engellenemez, emsâl olan 'Sarkozy Kararı' vardır. Şok edici ifadeler dahi ifade özgürlüğünde değerlendirilir" dedi. İfade özgürlüğünün anayasa ve devlet nezdinde güvence altına alınması gerekirken, tam aksi bir durumla karşı karşıya kalındığını belirten Filiz, "Bütün uluslararası sözleşmeler, iç hukuk kurallarının da üstünde olduğu için aslında bu kuralların uygulanması gerekiyor. Ne 301, ne 314, ne terörle mücadele kanunundan bu kapsamda kimsenin yargılanmaması ve soruşturulmaması gerekiyor. Asıl garanti altına almamız gereken şey düşüncenin ifade özgürlüğüdür. Halbuki bunu sağlaması gereken devlettir. Topyekûn bir saldırı altındayız. Bunlara ne alışacağız, ne kabul edeceğiz" diye konuştu.

'Barış; terör örgütü üyesi olmak için yeterli bir söz'

Yapılanların amacını "Batı'yla Kürdistan'ın birleşmesini engellemek ve Kürdistan'da olan direnişle birlikte Batı'da da barış sesinin yükselmesini engellemek" olarak açıklayan Filiz, "Bunlar gözdağı. Ayşe Öğretmen olayında da, bir şovmene de barış dedirtmeyeceğiz" denildi. Akademisyenler 'barış istiyoruz, devlet saldırı politikalarına son versin, çocuklar ölüyor, siviller ölüyor, bu ölümleri durdurun' dedi. Biran önce müzakerede sürecine dönülmesi gerektiği, çünkü zaten bu meselenin tüm dünyada böyle çözüldüğünü ve Türkiye'de daha önce başlayan sürece yeniden dönülmesi gerektiğini söylediler. Ancak barış; artık terör örgütü üyesi olmak için yeterli bir söz. Maalesef bu noktaya geldik" dedi.

301 ve Hrant Dink: Suça katılır mısınız?

Bundan "Türklüğe hakaret ettiği" gerekçesiyle yargılanan, hakkında şikayetlerde bulunulan, tehdit edilen ve ardından katledilen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in ölümünün üzerinden tam 9 yıl geçti. 30 Ocak 2007 günü, Hrant Dink'in hedef gösterilmesine neden olan Ceza Yasası'nın (TCK) 301. maddesinin değiştirilmesi için bir dizi kampanya başlatıldı. İHD, MAZLUMDER, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin oluşturduğu İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) kısa vadede 301. maddenin kaldırılması, uzun vadede düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması için kasım ayında başlattığı "Düşünceye Özgürlük Kampanyası"nı canlandırma kararı almıştı. "Düşünce Suçuna Karşı Girişim" de daha önce Hrant Dink'i yargılandığı davalarda yalnız bırakmamak için başlattığı, "Dink'in Suçuna Katılır mısınız" kampanyasını canlandırmıştı. Eylül 2007'de ise Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Girişimi, düşüncenin özgürce ifade edilmesinin önündeki tüm yasal engellerin kaldırılması için "301. madde kaldırılsın, ırkçılar yargılansın!" başlıklı bir kampanya başlattı.

Eren Keskin için imza kampanyası

İnsan hakları savunucusu ve avukat olan Eren Keskin, TCK 301 uyarınca "Türk milletini aşağılamak" suçlamasıyla Aralık 2014'te yerel bir mahkeme tarafından 10 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. Eren Keskin hakkındaki karar 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babasının 2004'te bir askeri operasyon sırasında Mardin Kızıltepe'de evlerinin önünde vurularak öldürülmelerine dair 2005'te yaptığı bir konuşmada yaptığı konuşma nedeniyle verilmişti. Yargıtay'da onanırsa Eren cezaevine girecek. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi de, 14 Aralık 2015 tarihinde bu seneki "Haklar İçin Yaz" kampanyasında Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden 10 ay hapis cezası alan Eren için imza kampanyası başlattı.

Akademisyenlerin bildiri yayınlamasının hemen ardından, 15 Ocak 2016 tarihinde yapılan Avrupa Biriği (AB) Komisyonu görüşmelerinde, AB sözcülerinden Maja Kocijancic, barış bildirisini imzalayan akademisyenlerle ilgili yaptığı açıklamada gözdağı atmosferinin oto-sansür yoluyla ifade özgürlüğünü kısıtladığına dikkat çekti. Mia, Türkiye'ye mevcut kanunların Avrupa standartları ile uyumlu hale getirilmesi ve kanun önünde eşitlik ve ölçülülük ilkesini sağlayacak şekilde uygulanması çağrısında bulunduklarını belirtti.

Emsal olan 'Sarkozy Kararı' nedir?

Şubat 2008'de Paris Tarım Fuarı'nı ziyaret eden dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, kendisiyle tokalaşmayan çifte "Defol git, zavallı aptal" demiş; bu sözlere tepki gösteren Fransız aktivist Hervé Eon da Nicolas Sarkozy'nin Laval ziyareti sırasında 'Defol git, zavallı aptal' pankartı açmıştı. Üzerinde Nicolas Sarkozy'nin adının yazılı olmadığı bu pankart nedeniyle gözaltına alınan ve hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla dava açılan Hervé Eon, Fransız yargısı tarafından 30 avroluk sembolik bir para cezasına çarptırılmıştı. Hervé Eon'sa kararı ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle AİHM'e taşımıştı. Hervé Eon'a verilen cezayla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar veren AİHM, açılan pankartla Sarkozy'nin tartışılan ifadelerinin hicvedildiğini belirtmişti. Bu karardan sonra Fransa'da 'cumhurbaşkanına hakaret' suç olmaktan çıkarılmıştı.

HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, Türk Ceza Kanunun 301. maddesinin kaldırılması hakkında kanun teklifi verdi. Meral, meclise sunduğu gerekçede, "Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi ile korunmak istenen hukuki değerin ceza kanunlarıyla korunması, toplumsal barışa ve adalete hizmet etmek yerine, tersine, daha önemli ve büyük sorunlara neden olmakta, toplumsal barışı bozucu sonuçlara yol açmaktadır. Bu itibarla 301 inci madde hükmünün kanun metninden çıkarılması demokrasi adına önemli bir kazanım olacaktır" dedi.

(fk)