'Özyönetim direnişi toplumsal kurtuluşun tarihsel kavşağıdır'
16:05
JINHA
İZMİR - ESP ve DHF'nin ortaklaşa düzenlediği "Sosyalistler özyönetimleri tartışıyor" konulu panelde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, özyönetim anlayışının bütün Türkiye halkının birlikte yaşama mücadelesi olduğunu belirterek, özyönetim mücadelesinin toplumsal kurtuluş mücadelesinin tarihsel kavşağı olduğunu söyledi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Demokratik Halklar Federasyonu (DHF)'nun ortaklaşa düzenlediği "Sosyalistler özyönetimleri tartışıyor" konulu panel Tepekule Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Dr. Zeki Gül'ün moderatörlüğünü yaptığı panele HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP İstanbul Milletvekili Erdal Ataş ve HDK eski Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel katıldı. Panel moderatör Dr. Zeki Gül'ün açılış konuşması ile başladı. Zeki Gül'ü ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, İzmir'de son zamanlarda öne çıkan özyönetim kavramının tartışılmasının önemli olduğuna işaret etti.
'Özyönetim bir Türkiyelilik vurgusudur'
Kürt halkının özyönetim talebini anlatırken Kürtlerin sadece özyönetimi kendileri için değil, İzmir için de istediğini söyleyen Figen, "Özyönetim bir Türkiyelilik vurgusudur. Özyönetimi çeşitli adlarla adlandırabiliriz. Dargeçit'te, Sur'da, Cizre'de dile getiren bu talep, yüzyıllardır verilen mücadelenin bir sonucudur. Ezilenlerin mücadelesinin tarihinde özyönetim talebini bulursunuz. Tarihte verilen mücadelelerde her zaman karşı çıkmak yok, inşa etmek kurmak vardır. Biraz daha yerelleştirelim; Şeyh Bedrettin, Börklüce isyanında kurduğu komünal yaşamda görebilirsiniz. Ortaklar komününde görebilirsiniz" şeklinde konuştu.
'Birliktelilik gönüllük üzerine değildir"
Sosyalistler bakımında Kürt halkının özyönetim mücadelesinin şüphesiz Türkiye halkların mücadelesinden koparılmayacağını belirten Figen, "Uzun bir tarih boyunca ezilmeye, inkar edilmeye karşı kendi özünü yitirtmeme, kendi özünü koruma girişimidir özyönetim talebidir. Türkiye'deki devletçi tarih, tüm farklıları tekleştirme politikası her zaman güttü. Türkçülük ve sunilik politikaları ile tek vatan anlayışı ile hareket edildi. Birlikte tek vatanda yaşadığımızı iddia edilir ancak bu birliktelik gönüllülük üzerine değildir. Hakim olana benzerlik dayatılmıştır. Ya hakim olanı kabul edeceksin ya da özünü korumak istiyorsan hakim olana itaat edeceksin anlayışı dayatıldı" diye belirtti.
'Özyönetim talebi bir kriz değil, kriz devlet krizidir'
Cizre ve Sur'da yaşanan bu direniş olmasa da devletin bu krizi yaşayacağına dikkat çeken Figen, 21 yüzyılda devletin bu tekçi zihniyetin artık yürüyemediği için krizin direniş olmasa da yaşayacağını söyledi. Figen konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Özyönetim talebi bir kriz değildir. Devletin statükocu yaklaşımından soğan bir sorundur. Sorun bir halkı barikatları arkasına iten Türkiye devlet siyasetidir. Yaşanan krizde buna dayanıyor. İşte sosyalist güçler bu talebi ele alırken evrensel bir talep olarak ele almalıyız. Halkın yönetime katılma, halkın kendi kendini yönetme mücadelesidir."
'Özyönetim direnişi toplumsal kurtuluşun tarihsel kavşağıdır'
Paris komünün tarihsel örneğini anlatan Figen, bugün istenilen talebin Paris komünün ürünlerini olduğunu söyledi. "Cizre'de Sur'da Silopi'de halkın verdiği mücadele yüzyıllardır verdiği mücadele bayrağının bugün dalgalanmasıdır" diyen Figen, özyönetim anlayışı bütün Türkiye halkının birlikte yaşama mücadelesi olduğunu belirtti. Figen, "Özyönetim direnişi ile Türkiye'nin tekçi yönetim anlayışı demokratikleştirilirken beraberinde Kürt sorunu da çözülmektedir. Özyönetim mücadelesi toplumsal kurtuluş mücadelesinin tarihsel kavşağıdır. Özyönetim direnişi demokratik halk yönetiminin de önünü açacaktır. Şeyh Bedrettin, börklüce dün neyi yaptıysa Cizre'de, Sur'da direnenler bugün bunu yapıyor" dedi.
'Saldırılar halkın kendini yönetme iradesinedir'
Figen Yüksekdağ'ın ardından devam eden panelde son olarak HDK eski Eşsözcüsü Sebahat Tuncel de, Kürdistan'da özyönetim iradesine yönelik devletin saldırıların nedenlerini değerlendirdi. Devletin Kürtlerin talebini hendek meselesine indirgeyerek gerçekleri gizlemeye çalıştığını belirten Sebahat, yapılan saldırılar hendeklere, barikatlara değil, halkın kendini yönetme iradesinedir. Kürdistan'da devletin tankından, panzerinden başka bir şey yok. Hendekler, barikatlar olmadığı zamanda çöktürme planlarını hazırladılar. Erdoğan, tek adam yönetimi ile ülkeyi bir sürece sürüklüyor" şeklinde konuştu.
'Bu halk diz çökmeyecek'
Tüm baskılara rağmen Kürtlerin direndiğini söyleyen Sebahat konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Bodrumda suları kalmayana 'Teslim olun' dediler ama o halk susuzluğa rağmen ölümü göze alarak teslim olmadılar. Teslim olmadılar, çünkü onlar 'Teslimiyet ihanete direniş zafere götürür" sözlerini söyleyen Mazlumların, Kemallerin yoldaşlarıdır. Seyit Rıza'ya 'Diz çök' dediler ama Seyit Rıza ve arkadaşlar bu devlete karşı diz çökmedi. Bugün bu halka çökertme planı ile yine diz çökertmek istiyorlar. Ama bu halk, sosyalistler diz çökmeyecektir."
Konuşmaların ardından soru cevap bölümüne geçildi.
(öö-ök/mg)