'Başörtüsü AKP ile değil bedel ödeyen kadınlarla özgürleşti'
09:04
Habibe Eren-Öykü Dilara Keskin/JINHA
ANKARA - 28 Şubat sürecinde üç kızıyla birlikte uzun süre cezaevinde kalan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, başörtüsünün AKP ile değil, ödenen bedellerle, direnişlerle özgürleştiğini, kazanının da kadınlar olduğunu belirterek, AKP'nin ise ancak konuştuğunu söyledi. Komünist kadınlar ismiyle "Seninle kavgalıyız Hüda Kaya" başlıklı bildiriye de yanıt veren Hüda, "90'larda polislerle birlikte biz başörtülü kadınlara saldırırken de biz devlete, sisteme, darbeye karşı mücadele ediyor ve aynı zamanda Diyanet'ten fetva beklemiyor, 'Diyanet kapatılsın' diyorduk" dedi.
Milletvekili Hüda Kaya, uzun yıllardır siyasetin içerisinde olan, insan hakları ve kadın hakları mücadelesinde tanınan bir isim. İki dönem HDP MYK'de görev yapan Hüda, şuan HDP İstanbul milletvekili olarak çalışmalarını meclise de taşıyor. Geçtiğimiz günlerde Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "Çocuk doğurmak kadınların vatani görevidir diyenler vatani görev olarak çocukları katlediyorlar" dedi. Tüm semavi dinlerin ve inançların "öldürmeyeceksin" emrine karşılık, "Müslüman" kimliğiyle siyaset yapan bir hükümet, vatan ve devlet için insan öldürmenin bir görev olduğunu söylüyordu. Bir yandan da Başbakan Ahmet Davutoğlu, kadınların doğurmasının ayrı bir vatani görev olduğunu söylüyordu. Hüda, genel kurulda yaptığı konuşmada tam da bu iki zihniyete cevap verdi.
'Kadınlar, çocuklarını öldürsünler diye mi doğuracak?'
28 Şubat öncesinde JINHA'ya konuşan Hüda, yaşama öncülük eden kadınların, bu zihniyete karşı daima mücadele edeceğini söyleyerek, "Doğurganlığı bir 'vatani görev' olarak itham etmelerine, mahkum etmelerine, istismar etmelerine izin vermeyeceğiz. Kadın ilk önce sadece kadındır. Elbette aynı zamanda eştir, dosttur, yoldaştır, kardeştir, anadır. Biz kadını 'ana'lık ve 'karı'lık üzerinden dizayn etmeye çalışan gelenekçilikle de, kadını analıktan ayrıştırmaya, koparmaya çalışan modernizmle de kavgalıyız. Bununla birlikte kadının doğurganlığı vatan için değil yaşam, yapay için değil doğal olan içindir. Kadın vatanın, devletin, bayrağın değil yaşamın, doğanın, barışın kendisidir" dedi. Hüda, çocuk doğurmayı 'vatani görev' olarak değerlendirenlere şöyle seslendi: "Bir yandan cennet annelerin ayakları altında diyeceksiniz, bir taraftan Taybet Ana'nın ölü bedenini bir hafta ailesinin gözleri önünde sokakta bekleteceksiniz. Bir anneye, bir kadına yapılmaması gereken vahşeti yaşatacaksınız. Anne karnındaki ceninlerin dahi katledildiğini hatırlatan Hüda, bu cinsiyetçi söylemlerin ardından JÖH ve PÖH'ün çocukları, kadınları infaz ettiğine dikkat çekti. Hüda, "Kadınlar, çocuklarını öldürsünler diye mi doğuracak? Hayır, kadınlar yaşamı özgürleştirmek için özgür iradesiyle var olacak. Öyle sanıyorum ki savaş ve çatışma tarihinde kadına karşı infaz, katliam ve şiddet yöneliminin en yoğun yaşandığı bir süreçteyiz" diye belirtti. Hüda, dün kadınların okullarına gidemediğini bu gün ise evlerinin önünde katledildiğini söyledi.
'28 Şubat kadına yönelik bir darbeydi'
28 Şubat sürecinde tankların, derin güçlerin, devletçiliğin mağduriyetini yaşamış bir kesim, bugün tam tersi bir şekilde tankların önünü açıyor. O dönem mağdur olanların bir kısmı mağduriyetini kullanarak muktedir koltuğunda otururken, 28 Şubat sürecinde susanların önemli bir kısmı da mağdurluk ve mazlumluk hikayeleri oluşturuyor. Hüda Kaya da üç kızıyla birlikte 28 Şubat sürecine karşı mücadelenin sembol isimlerinden. Defalarca kızları ile birlikte cezaevlerine giren, senelerce cezaevinde kalan ve idam cezası ile yargılanan Hüda, "28 Şubat döneminin diğer darbe ve baskı süreçlerine nazaran doğrudan kadın bedeni üzerinden, başörtülü kadın üzerinden zulmünü icra eden bir sistem hamlesiydi. En büyük mücadele verenleri de kadınlar oldu" dedi. 28 Şubat'ı ilk önce kadına yönelik bir darbe olarak gören Hüda, "28 Şubat başörtülü kadınların üzerinden topluma ve siyasete bir ayar, bir dizayn girişimiydi" diyerek bu sürecin kadınlar üzerinden gerçekleştiğini vurguladı.
'Direnen ve bedel ödeyen biz kadınlar yaptık, AKP konuştu'
Mecliste konuşma yaparken AKP sıralarından sürekli "başörtünle burada olmanı bize borçlusun" şeklinde sataşmaları hatırlatan Hüda, "Bilakis, onlar bizlere borçlu, onlar bedel ödeyen ve direnen kadınlara borçlu. Başörtüsü AKP ile değil, ödenen bedellerle, direnişlerle özgürleşti. Kadınlar bedel ödedi, direndi, kazandı; AKP konuştu. Kadınların ödediği bedeller ve verdiği mücadelelerin üzerine bugünkü iktidar kendine siyaset alanı oluşturdu. Bu sorunu AKP'nin çözdüğü algısı tamamen yapaydır. Bilakis tam da son aşamalara gelindiğinde 'başörtülü aday yoksa oy da yok' diyen kadınlara türlü kötü ithamlarda bulunanlar AKP mahfilleridir. Yine BDP'nin başörtüsü önergesi AKP tarafından engellenmiştir" diye konuştu.
'28 Şubat, şekil ve araç değiştirerek devam etti'
28 Şubat sürecinin hala devam ettiğini ve başarıya ulaştığını ifade eden Hüda, "Bugün iktidar ve saray 28 Şubatçılarla, darbecilerle, Ergenekoncularla ittifak oluşturmuş hatta daha ötesinde kendilerini kurtarmak için devletin önemli ayaklarını bu kirli kanlı çetelere bırakmışlardır. Hükümet vitrinden ibarettir, inisiyatifleri yoktur, mecliste konuşma yapmak dışında siyaset yolları tüm seçilmişlere kapanmıştır. Sarayda bu ittifak, ittifak olmaktan da çıkmış bir olmaya evrilmiştir. 28 Şubatçılar dindar, muhafazakar, İslamcı kesimleri kullanarak icraatlarına, zihniyetlerine, darbelerine yaşam alanı buldular. 28 Şubat'ın bitmediğini, devam ettiğini de yeni söylemiyorum. AKP iktidarının ilk dönemlerinden beri 28 Şubat'ın şekil ve araç değiştirerek devam ettiğini tüm eleştirilerimde ifade ettim" ifadelerini kullandı.
'Elbette kavgalıyız ama şuan daha büyük kavgalarımız var'
Kendisine karşı 'komünist kadınlar' imzasıyla yayınlanan "Seninle kavgalıyız Hüda Kaya" bildirisi hakkında JINHA'ya konuşan Hüda, yıllarca başörtülü kadınların bazı kesimler tarafından hakaretlere ve karartmalara maruz kaldığını söyleyerek, bildiriye karşı şöyle bir cevap verdi: "Böyle büyük acıların ve mücadelelerin içerisinde 'kadın' adına bu tür sığlıkları görmek üzücü. Daha önce de defalarca türlü yalanlar ve çarpıtmalarla benzer ithamlarda bulunmuşlardı. Elbette şahsımı eleştirsinler, tavır alsınlar, ithamlarda bulunsunlar ama bunu yandaş basın gibi yalanlar ve çarpıtmalarla yapmasınlar. 90'larda onlar darbe şakşakçılığı yapıp polislerle birlikte biz başörtülü kadınlara saldırırken de biz devlete, sisteme, darbeye karşı mücadele ediyor ve aynı zamanda Diyanet'ten fetva beklemiyor, 'Diyanet kapatılsın' diyorduk. Kadın özgürlüğü ve dayanışması derdinde olanların son yapacağı şey kadınları hedef göstermektir."
'28 Şubat'a karşı direndi diye kavgalıyız desinler'
"Dediğim gibi benle kavgalı olmaları için yalanlara, iftiralara ihtiyaçları yok, gereği yok. Açık açık biz Hüda Kaya dindar diye kavgalıyız, Kemalist ya da ulusalcı ya da darbeci ya da devletçi değil diye kavgalıyız desinler" diyen Hüda, bildiriyi yazanlara karşı şu şekilde seslendi: "28 Şubat'a karşı direndi diye kavgalıyız desinler. İnançlara eşitlik ve özgürlük, başörtüsüne özgürlük istiyor diye kavgalıyız desinler. Daha da ötesinde HDP'yi, HDP'nin kadınlarını, kendileri gibi erkek güdümünde olmayan kadın özgürlük mücadelesini daha fazla kaldıramıyoruz, doğrudan HDP'ye veya Kürtlere sataşmak yerine dolaylı olarak Hüda Kaya'ya saldırmak daha cazip geliyor" desinler. Biz de anlayışla karşılayalım, kabul edelim, kavgalıyız diyelim. Yoksa kendilerine 'sol' diyen, 'komünist' diyen bu Kemalist zihniyetle, söylemle elbette kavgalıyız ama şuan daha büyük kavgalarımız var kusura bakmasınlar."
(sy)