7 yaşında kalan Sevcan'dan Dilek'e Küçükarmutlu...
09:02
Ceren Karlıdağ/JINHA
İSTANBUL - Geçmişten bu güne baskılara karşı direnen kimliği ile bilinen İstanbul'un gecekondu semtlerinden Küçükarmutlu Dilek Doğan'ın katledilmesiyle yeniden gündeme geldi. Aynı mahallede daha öncede benzer şekilde polis katliamlarına tanık olmuştu. 7 yaşındaki Sevcan'dan Arzu'ya ve Sultan'a mahalle polis saldırılarına karşı hep direndi ve direnmeye devam edecek.
Küçükarmutlu İstanbul'un Sarıyer ilçesine bağlı bir gecekondu mahallesi. Arazi mafyasının halkın örgütlü gücü ile kovulduğu ve ardından Tokat, Sivas, Maraş başta olmak üzere zorunlu göç ile yollara düşen Alevi yurttaşların yaşadığı bir gecekondu mahallesi... Küçükarmutlu Etiler ve Bebek gibi 'güzide' semtlerin tam ortasında kalmasına rağmen bu semtlerden hayatın keskin bıçağı ile ayrılarak bir direniş odağı haline geldi ve kentsel dönüşüm/rant talanlarına karşı halkın her an barikatta olduğu bir yer. Küçükarmutlu son olarak Dilek Doğan'ın katledilmesinin ardından, mücadelesi ile kendini tekrar hatırlattı. Dilek'i katletmeye gelenler ise daha önce aynı mahallede Arzu'yu, Sevcan'ı, Sultan'ı ve daha pek çok kadını katletmişti.
Zulme karşı koyan devrimci: Arzu Güler
"Bu ülkede birileri bedel öderken, insanlar aç ve yoksulken ben rahat olamazdım" diyerek devrimci mücadele ile tanışan Arzu Güler 8 Mart 1978 Dersim Hozat doğumlu. Ailesiyle önce Mersin'e ardından İstanbul'a taşınan Arzu, 18 yaşından itibaren tekstil fabrikalarında işçi olarak çalışıyor. 1992'de Hozat'ta iken devrimcilerle tanışan Arzu devrimciliği, "Çocukluğum boyunca tanık olduğum zulm ve zulme karşı koyan devrimciler oldu" sözleri ile tanımlıyor. Mücadele içinde zaman zaman da gözaltına alınan Arzu 1996'da, 84 ölüm orucu şehitlerini anma pikniğinde, 98'de bu defa da 96 ölüm orucu şehitleri anmasında gözaltına alınır. İstanbul Bahçelievler'de Devrimci Halk Güçleri içinde mücadelesini sürdürürken, F tiplerinin gündeme gelmesi üzerine, zamanının, enerjisinin büyük bölümünü TAYAD'lıların mücadelesine adayan Arzu, 2000 Ağustos, Eylül, Aralık aylarında Taksim ve Kadıköy'de yapılan TAYAD'lı Ailelerin F tiplerine karşı eylemlerinde gözaltına alınır.
Kadın olmanın onurlu kavgasını sürdürdü
Arzu'nun dayısı ise o dönem Sincan hapishanesinde tutsakken, yine halasının kızı olan Eylem Yeşilbaş da tutuklu ve ölüm orucu direnişinde zorla müdahale sonucu hafızasını kaybeder. Ölüm Orucu gönüllüsü olarak 4 Haziran 2001'de TAYAD'lıların ikinci ölüm orucu ekibinde ölüm orucuna başlayan Arzu, o dönem çevresindekiler "Saboların, Esmaların, İdillerin ve Fidanların bir öğrencisi olarak kadın olmanın onurlu kavgasını sürdürüyordu" sözleri ile tanımlıyor.
Sabah Gazetesi hedef gösteriyor...
Armutlu'ya yönelik saldırılar gündeme geldiğinde, "Armutlu onurumuz ve namusumuzdur sahip çıkarız. Direnişin küçük bir halkası olmak bana onur veriyor" diyen Arzu'nun şahadeti ise ölüm orucu ile değil katliamla oluyor. Sabah Gazetesi'nin " Küçükarmutlu terörün cirit attığı, polisin giremediği bir kurtarılmış bölge. Yetkililer de bu durumu biliyor ama görmezlikten geliyor" diyerek mahalleyi hedef göstermesinin ardından yetkililer durumu 'görmezlikten' gelemiyor. 5 Kasım 2001 tarihinde 3 bin polis, özel timler, panzerler ve kepçeler ile mahalleye yapılan operasyonda Arzu Güler'in kaldığı eve ateş açılması sonucu Arzu katledilir.
Gençlik mücadelesinin öncüsü: Sultan Yıldız
Sivas Kangal Topardıç Köyünde, 20 Şubat 1973'de doğan Sultan Yıldız ortaokulu ve liseyi Adana'da okur ve burada haklar ve özgürlükler mücadelesinde yer almaya başlar. Kırşehir'de Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı'nda okurken TÖDEF'lilerle tanışan Sultan bulunduğu alanda gençlik mücadelesinin öncülerinden biri olur. Yine Kırşehir'de yerel bir gazete olan Kızılırmak Gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yapan Sultan, 1999'da İstanbul'da Kurtuluş Gazetesinde çalışmaya başlar. 2000'de ise F tipi hapishaneler sorununun tüm yakıcılığıyla gündeme girmesi üzerine, kendini tümüyle TAYAD'lıların mücadelesine verir ve bir TAYAD'lı olarak, ölüm oruçlarına gelinceye kadarki süreçte hemen tüm faaliyetlerde yer alır.
'Cesetlerimizi çiğnemeden direnişçilerimize dokunamayacaklar'
Armutlu'nun ölüm oruçlarının sürdürüldüğü bir direniş mahallesi olmasıyla, artık Sultan'ın yeri de Armutlu olur. Sultan, Armutlu'da her işe koşturur, ölüm orucu direnişçilerinin ihtiyaçlarıyla hem de Armutlu halkının ihtiyaçları ile uğraşır. Polis şefi Şefik Kul ise Sultan'a gözaltına alınan yoldaşları aracılığı ile "Onu öldüreceğiz" diye mesajlar gönderir. Polisin Armutlu'ya yaptığı ilk saldırıda "Cesetlerimizi çiğnemeden direnişçilerimize dokunamayacaklar" der Sultan. 5 Kasım 2001 tarihinde yapılan operasyonda ölüm orucunda olan yoldaşlarının kaldığı evin önüne çıkarak polislere "Giremezsiniz" diyen Sultan doğrudan açılan ateşle katledilir.
Sevcan hep 7 yaşında...
Tarih 17 Kasım 1992. Ertesi günün gazetelerinde "7 yaşındaki bir çocuk okul bahçesinde panzerin ezmesi sonucu yaşamını yitirdi" şeklinde haberler yazıyor. 1985 doğumlu Sevcan, Hacı Mehmet Şalgamcıoğlu İlköğretim Okulu'nda okur. Sevcan'ın okulu o dönem karakol olarak kullanılır ve Sevcan'ın yaşıtları okul bahçesinde polis panzelerlerinin gölgesinde oyunlar oynar. Sevcan'ın oyunu ise karakola dönüşen okul bahçesinde panzerin ezmesi sonucu yarım kalır. Okul Müdürü Kamil Pulat,"Olayı unutun dersinizi yapın" derken Sevcan'ın cenaze töreninin Armutlu'da yapılmasına dahi izin verilmez. Sevcan'dan geriye ise Grup Özgürlük Türküsü'nün bestelediği şarkının sözleri kalır:
"Armutlu'nun karakolmuş okulları
bahçesinde bir panzer yatarmış
panzerin gölgesinde büyürmüş çocuklar
panzer çocuğun topunu çalmış,
çocuk koşmuş topunu almaya
panzer yürümüş
çocuk hep 7 yaşında kalmış..."
(zd/fk)