Gazeteci Rukhsana Aslam'ın gözünden özyönetim, direniş ve saldırılar
09:04
Öykü Dilara Keskin/ JINHA
İSTANBUL - Yeni Zelanda'da barış gazeteciliği yapan Pakistanlı Rukhsana Aslam, Kürdistan'da gerçekleşen saldırılara ilişkin, "Ben Yeni Zelanda'dan biri olarak ne desem az çünkü buna Türkiye halkının cevap vermesi gerekiyor. Ben bu duruma Pakistan'da da Türkiye'de de karşı çıkacağım" diyerek, insanların kendisini sorguladığında barışı içinde bulunacaklarını söyledi.
Medyanın savaş diline ve savaşa karşı gazeteciler tarafından kullanılması gereken dilin barış dili olduğu vurgusu yapılıyor. Bu konuda araştırma odağı siyaset, medya, gazetecilerin karşılaştığı engeller olan Rukhsana Aslam, Pakistanlı bir kadın gazeteci. Yeni Zelanda Auckland Teknoloji Üniversitesi'nden (AUT) doktora eğitimini tamamlayan ve şuan Pasifik Medya Center'da araştırmacı-gazetecilik yapan Dr. Rukhsana Aslam'la Pakistan'ı, Yenizeland'ı Türkiye'yi ve barış dilini konuştuk. Türkiye'de kullanılan savaş diline karşı sistemi değil bireyleri sorgulamak gerektiğini ilk önce bireylerin değişmesi gerektiğini vurgulayan Rukhsana, barışın ise insanın içinde yer aldığını belirtti.
' Pakistan'da kadınlar her alanda varlar'
Pakistan'da 2 tip kadın gazeteci olduğunu söyleyen Rukhsana, " Yaşlı bir kesim var, onlar magazinsel yazıyor. - Genç kadınlar ise daha ciddi şeyler hakkında yazmak istiyor. Sosyal haklar, siyasal olaylar hakkında yazıyorlar. En ünlü gazeteciler kadın, çok fazla kadın editörde var" dedi. Pakistan medyada çok muhafazakar gösterildiğini ifade eden Rukhsana, " Pakistan'daki kadınlar benim gibi. Kadınlar eğitimli ve güçlüler. Kadınlar hayatın her yerinde varlar. Pakistanlılar medyanın yanlış göstermesinden yanlış gösteriyorlar" diye belirtti.
'Yenizeland'da halkı Amerika'yı doğalarını katlettiği için sevmiyor'
Yeni Zelanda'nın ise Pakistan'daki kültürler sorunlar olmadığını Yeni Zelanda'da kadınların çoğunun çalıştığını belirten Rukhsana, Yeni Zelanda'nın barışçıl bir ülke olduğunu için çok az haber kanalının olduğunu akşam haberlerinde bile hayvanların gösterildiğini ifade etti. Medyanın Yeni Zelanda'da çok gelişmediğini söyleyen Rukhsana, "Ama dünyada ne olduğunu anlatıyorlar, IŞİD'den bahsediyorlar ama çok fazla değil" dedi. Yeni Zelanda'da şuan iktidar olan partinin ulusalcı bir parti olduğunu ve Yeni Zelanda halkının hükümetin aldığı kararları onaylamadığını belirten Rukhsana, " İnsanlar hükümetin Amerika ile olan ilişkisinden kaynaklı iyi karar vermediğini düşünüyorlar. Yeni Zelanda halkı Amerika'yı sevmiyor. Amerika'nın pasifik okyanusunda bir nükleer denemesi yapması sonrasında bir çok balık öldü. Yeni Zelandalılar doğalarını çok seviyor. Bu denemeden sonra Ozon tabakası deliniyor, ve bu delikte Yeni Zelanda'nın üzerinden. Amerika için halk doğalarının yok edildiğini söylüyor. Bu nedenle sevmiyorlar. Amerika herkesi satın alabileceğini düşünüyor" dedi.
'Tarafsızlık şiddetten öte vahşete yol açıyor'
Pakistan halkının da Amerika'yı hiç sevmediğini fakat, Amerika'nın Pakistan'ı yardımlarıyla satın almak istediğini ifade eden Rukhsana, " 11 Eylül saldırısının ardından Bush bir açıklama yapıyor Pakistan Başbakanı'na' ya bizim istediğimizi yapacaksın ya da sizi haritadan sileriz. Burayı yerle bir ederiz' diyor. Bu yüzden Pakistan tek başına karar veremiyor Amerika'ya bağlı olmuş durumda" diye anlattı. Silvan hakkında bu sözün söylendiğini öğrenen Rukhsana, " Ben Yenizeland'dan daha diyebilirim ki ne desem az çünkü buna Türkiye halkının cevap vermesi gerekiyor. Ben bu duruma Pakistan'da da Türkiye'de de karşı çıkacağım" dedi. Rukhsana, "Tarafsızlık şiddetten öte vahşete yol açabiliyor. Amerikan'da dünyanın polisi olarak davranıyor, Türkiye'de aynısını yapıyor. Kabadayılık yapıyor. Şiddet kötüdür ve şiddet uygulayan haklı olamaz" diye konuştu.
'Kalemlerimizle yazılarımızla savaşmak zorundayız'
Türkiye'de ana akım medyanın savaş dilinin kullanmasına ilişkin Rukhsana, "Sadece Türkiye demeyelim, siz haber yazarken nasıl bir dil kullanıyorsunuz da aynı hatayı yapmıyorsunuz. Sistemden ahsetmeyelim,bireylerden bahsedelim. O zaman daha kolay olur" dedi. Rukhsana, " Bireyler değişmeye başlarsa, sistemde değişir.Bir gazeteci kendine barış gazeteci demez ama barış gazeteciliği yapar. Bazen devlet tarafından şiddet gördüğünüzde incinirsiniz doğaldır. Ama sabırlı olmamız gerekiyor. Eğer şiddete yönelirsek onlardan bir farkımız kalamayacak. Biz kalemlerimizle, yazılarımızla savaşmak zorundayız. Bizim kılıcımız silahımız onlar olacak" diye vurguladı. Rukhsana, son olarak şu çağrıda bulundu, " Şiddete uğradığınızda, adaletsizliğe karşı medyanın, hükümetin, toplumun şiddetine maruz kaldığınızda onların şiddetini kullanmaktan durdurun. Neden bu işi yaptığınızı sorun durun, gözünüzü kapayın, kalbinizden geçen bu soruyu sorun neden bu işi yaptığınızı. Böylelikle barışı içinizde bulabilirsiniz."
(dek/zd/fk)