Tutsaklığa boyun eğmiyor 'yeni yaşamı' esas alıyorlar

09:07

JINHA

MÊRDÎN - Neolitik'ten bu yana Kürdistan topraklarında hala izlerini sürdüren, toplumsallığın en önemli öğesi komünal yaşam, cezaevlerinde kadın tutsaklar tarafından her anlamda yaşama geçiyor. Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki kadınlar kurdukları komünal yaşamda, birçok sanatsal etkinlik gerçekleştiriyor, adeta yoktan var ediyor.

Yaşama dair tüm etkinliklerin baskılara rağmen devam ettiği cezaevlerinde kadın tutsaklar alternatif yaşam oluşturuyor. Bu yaşamın temelinde ise birliktelik ve komünal yaşam anlayışı bulunuyor. Tutsakların kurduğu yeni yaşamda kültür sanat etkinliklerine, ekolojiye, üretime ve ğitime özel bir yer veriliyor.

Bağlama kursu

Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan kadın tutsaklar Kürt sanatçı Nudem Durak tarafından bağlama dersleri veriliyor. Bunun için kadınlar kurs kayıtları alırken, kursa katılmak isteyen Evin Duman, ''Ben dışarıda da kültür sanat faaliyetlerini sürdürüyordum. Nusaybin'de bulunan Mitani Kültür Sanat Merkezi'nde folklor dersleri aldım. Sanatla ilgim çocuk yaşlardan bu yana vardı bu alanda kendimi daha da geliştirmek istiyorum" şeklinde konuştu.

Tutsaklar direnişi resmediyor

Kadınlar ayrıca gazeteci-ressam Zehra Doğan'ın küratörlüğünde atölye açarak ortak ürünler çıkarıyor. Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte tüm atölyelerin de koğuşa dönüştürüldüğü cezaevinde resim atölyesi hakları ihlal engellenen tutsaklar, her gün 07.00 ve 18.45 saatleri arası açık tutulan havalandırmada toplanarak resim çalışıyor. Tutsaklar ayrıca resmi ve tek tip duvar boyalarının yarattığı soğuk ortamın yok olması adına havalandırma duvarlarına resim yapıyor.

Her şey geri dönüşüme

Kadın tutsaklar, portakal kabuğundan reçel yaparak kahvaltı sofrasını daha da zenginleştirirken ayrıca yedikleri zeytinleri ise çekirdekleri çöpe atmak yerine boncuk haline getirerek değerlendiriyor. Zeytin çekirdeklerini yere sürterek delik açan tutsaklar ardından iğne yardımıyla delikleri açarak kınaya bandırarak renklendiriyor. Ardında boncuklar zeytinyağına bandırılarak parlaklık kazandırılıyor. Yaratıcılıkta sınır tanımayan tutsaklar ayrıca erik, kayısı ve şeftali çekirdeğinden de çeşitli boncuklar elde ediyor.

Yemekler dönüştürülüyor

Yaratıcılık bunlarla bitmiyor her gün gelen kötü yemeklerden bıkan tutsaklar bunları da değerlendiriyor. Gelen bulgur karavanasını değerlendiren tutsaklar bulguru kısıra dönüştürüyor. Salça yağ, soğan, baharatlarla yapılan karışımlarla kısır elde eden tutsaklar ayrıca nohut yemeğini de değerlendiriyor. Nohutları süzerek temizleyen tutsaklar nohutların üzerine domates dilimleri, yoğurt zeytinyağı, salatalık dilimleri ve sarımsak dökerek Suriye salatası hazırlıyor.

Şaplı ekmek tatlısı

Tutsakların vazgeçilmezi ise şaplı ekmek tatlısı. Günler öncesinden şaplı somun ekmeklerin iç kısmını güneşte bekleten kadınlar, un haline getiriyor. Elde edilen un semaverde pembeleşene kadar kızartıldıktan sonra başka bir semaverde bir su bardağı süt ile Sarelle eritiliyor. Bu işlemin ardından karışımlar farklı bir kapta karıştırılarak harç haline getirilir. Daha sonra ise elde edilen harç yuvarlandırılarak küçük misketler haline getirilerek fıstıklara bandırılarak tepsiye dizilerek servise hazır hale getirilir.

'Komünal yaşamı önderimizden öğrendik'

2011 yılından bu yana Mardin Cezaevi'nde bulunan Leyla Şahin, komünal yaşamlarını anlatırken, "Sakine Cansız, Mazlum Doğan, Ferhat Kartay, Ali Çiçek ve daha bu mücadelede bedel veren binlerin arkasında bıraktığı miras sayesinde gerçekleştirdik. Önderimizin Kürt halkında yaşamlaştırdığı bu mirası layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Dağlardan, zindanlara, sokaklardan her bir eve kadar partilerin esas aldığı komün yaşamı yaymak ve bunu yaşamımızda anlamlandırmak en temel görevimiz'' dedi.

'Devrimci ahlakın gereği'

Komün yaşamı devrimci ahlakın gerekliliği olduğunun altını çizen Leyla, "Kürdistan halkı tanrıça kültürünün dönemi olan Neolitik dönemden bu yana komün yaşamı hala hayatında sürdüren bir halk. Bu bilinçle mücadelemizin bize verdiği, kattığı deneyimlerle de bu mirası her alanda gerçekleştiriyoruz'' şeklinde konuştu.

'Bir elmayı 45 parçaya bölüyoruz'

''Bir elmayı 45 parçaya bölüyoruz'' diyen Leyla, "Bazı arkadaşlarımızın aileleri ekonomik sıkıntılarından dolayı her ay para yatıramıyor. Bu yüzden zindanda para yatıran veya yatırmayan aileleri hiçbir şekilde kişiye bildirmiyoruz. Burada senin paran benim param yok. Her şeyimiz ortak olunca hep birimiz aynı anda hep birlikte yeriz. Olmayınca da hiçbirimiz yemeyiz'' dedi. Komünal yaşamla bireysellikten çıkarak toplumsallığa yarattıklarını ifade eden Leyla, bireysel kantin alışverişi yapılmadığını, her şeyin birlikte yapıldığını söyledi.

(zd/gc)