Ümit Efe: Hapishanesiz bir dünya mümkün!
12:20
İSTANBUL- CİSST/TCPS tarafından düzenlenen “Türkiye’de Mahpus Olmak ” konferansının, ikincisi gerçekleştirildi. Konferansta “Hapishanelerde Son Durum ve İnsan Hakları” başlıklı sunumunda hapishane ve kapatılma sorununa değinen Ümit Efe, hapishanesiz bir dünyanın mümkün olduğunu söyledi.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği/Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (CİSST/TCPS)
tarafından düzenlenen “Türkiye’de Mahpus Olmak -2” başlıklı konferans Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bomonti Kampüsü’nde başladı. İki gün sürecek olan konferansın açılış konuşması Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olmak üzere üç dilde yapıldı. Moderatörlüğünü İHD’den avukat Gurbet Uçar'ın yaptığı “Hapishaneler ve Sivil Toplum” başlıklı ilk oturumda Mazlum-Der'den avukat Kaya Kartal, “Sivil Toplumun Hapishanede Çalışması Neden Önemli?”, TİHV’den Ümit Efe, “Hapishanelerde Son Durum ve İnsan Hakları” ve İnsan Hakları Çalışanı Zafer Kıraç ise, “Hapishaneler Sivil Toplum ve Üniversitelerin Rolü” başlıkları altında sunumlarını gerçekleştirdi.
Birinci oturumda ilk konuşmayı yapan Gurbet Uçar, “Bizim ülkemizde cezaevi sorunu yasalarla sabitlenmiş bir sorun. Cezaevleri aslında zorla tutulma alanlarıdır. Bu yüzden bireyin sosyalleşmesi ve topluma kazandırılması olamaz” dedi.
‘Artık başka cezalandırma yöntemi bulmamız lazım’
“Hapishanelerde Son Durum ve İnsan Hakları” başlıklı konuşmasında hapishane ve kapatılma sorununa değinen Ümit Efe, “Hapishanenin yaklaşık iki yüz yıllık bir kurum olduğunu ve artık başka cezalandırma yöntemi bulmamız gerektiğini düşünüyorum. Hapishane, sistemin bir parçası olarak organize edilmiştir. Ve ayırt edici özellikleriyle imhaya yönelik bir kurumdur. Tamamen rasyonel düzenli ve hiyerarşik bir yapının ürünüdür. İdeal ölüm yerleridir" dedi.
‘Açlık grevi ve ölüm orucunda birçok insan yaşamını yitirdi’
“Sübyan koğuşlarında tecavüz sıkça rastlanır hale geldi” diyen Ümit, koğuşlarda siyasi tutuklularla adli tutuklularının birlikte kaldığı ve pek çok örnekten yola çıkarak koğuş sistemini anlattı. Kapalı mekanlarda gaz kullanma, cezaevlerinde katledilenler ve psikolojik test uygulama gibi devletin intikamcı uygulamalarına örnekler veren Ümit, “1981 - 1995 yıllarında 50’yi aşkın insan katledildi. 93-96 yılları en çok açlık grevinin uygulandığı yıllar oldu. Türkiye'de açlık grevi ve ölüm orucunda pek çok insan yaşamını yitirdi. F tipi cezaevleri Avrupa'dan ithal edilen bir modeldi. F tipi cezaevleri modelleri tek merkez sistemine göre, yatılmış hapishanelerdir. Bu hapishanelerde insanların varoluşuna rağmen yok oluşa mahkum edilmiştir. OHAL’le birlikte hapishanelerde giderek yükselen bir doluluk oranı var” diye belirtti.
'2 bini aşkın çocuk cezaevinde bulunuyor'
Son olarak Adli Tıp Kurumu’nun taraflı bir kurum olduğunun altını çizen Ümit, “Hasta mahpusların, tabutla çıkmasından başka bir şans kalmadı. Tek başlarını yaşamlarını devam ettirmelerinin mümkün olmadığı bilindiği halde hiçbir zaman hızlıca raporlama verilmiyor. 2 bini aşkın çocuk cezaevinde bulunuyor. Biz hapishanesiz bir dünyanın, mümkün olduğunu söylüyoruz” şeklinde konuştu.
Konferans sunumlarla devam ediyor.