Alakır'da doğayla uyumlu yaşam kuran ana-kızın hikayesi...
09:14
Helin Yıldırım/JINHA
ANTALYA - Şehir yaşamını terk edip 3 yaşındaki kızıyla beraber, doğanın ortasında alternatif, ekolojik bir yaşam kuran Elif Alakır'ın hikayesi ilgi çekiyor. Yaşadığı yeri kendine soyadı olarak seçen ve yiyecek barınma her türlü ihtiyacını doğadan karşılayan Elif cinsiyetçi göndermelere ironik ve derin bir çağrı ile yanıt veriyor; "Kendimi şu ana kadar herhangi bir cinsiyetçi kimlikle tanımlamamış olmama rağmen, böylesine 'ciddi' bir 'erkek işine' bulaştığım için aslında ne kadar kadın olduğumu da fark ettim."
Şehirlerin insan tüketen gürültü ve yaşam alışkanlıklarından kaçarcasına uzaklaşan Elif'in hayat hikayesi, kapitalizme karşı ekolojik bir başkaldırı gibi. Elif bir gün şehrin insan tüketen yoğunluğundan çıkarak Antalya'da Beydağları'nın eteklerinde bulunan Alakır Nehri'nin beslediği vadiye 3 yaşındaki çocuğu ile birlikte gelmiş. Kendi evini kendisi doğal malzemelerden yapan Elif'le konuşmaya başladığımızda yaptığının bir anlık kaçış değil, bilinçli bir tercih olduğunu anlıyoruz. "Soyadınız neydi?" diye sorduğumuzda "Siz Alakır deyin" diyen Elif'in temel amacı doğayla uyumlu huzurlu bir yaşam ve çocuğun bu şekilde büyütmek. "Ben Elif Alakır'ım!" diyen genç kadın hamile kaldığını öğrendiğine vadiye yerleşme kararı alıyor. "Eğer şehirde kalsaydım Can Işık olmayacaktı" diye kızını işaret ediyor.
'Sadece Alakır'da değil mücadele yaşamımızın her alanında'
Nehrin kenarında Can Işık'ın küçük adımları öncülüğünde yaptığımız yürüyüş sırasında bir yandan hayat hikayesini konuşmaya başlıyoruz. İletişim Fakültesi mezunu olan Elif, birkaç dil biliyor. Elif; "2007'de bir arkadaşım buraya daha önce yerleşen iki kişiden bahsetti. Onların kurduğu yaşama hep bir özlemim vardı ama olurunu göremiyordum. Alakır'a gelip onlarla tanıştım, geldikten sonra da '2 kişi bunu yapabilmişse ben neden yapamayayım' dedim ve yalnız olmadığımı hissettim. Hep bir aradaydık ve arkadaş olduk. Ardından başlayan HES mücadelesi de bizi kenetledi. Sadece Alakır'da değil kendimiz olamadığımız müddetçe mücadele bizim her alanımızda var" diyor.
'Nehirde kalsaydım Cana Işık'ı doğurmayacaktım'
Hamile kaldığını öğrenmesiyle vadiye yerleşme kararının aynı zamanda denk geldiğini söyleyen Elif; "Şehirde çocuk büyütmek istemediğim için gelip burada 'yuva' adını verdiğim geçici bir ev yaptım. Tek tek ellerimle ördüm evimi. Eğer burayı değil şehri tercih etseydim, Cana Işık hayatta olmayacaktı. Doğumdan sonra 1 yıl geçici evde kaldık. Daha sonra burada yaşayan arkadaşlarımın yanındaki araziyi aldım. Burada yaşayan Esma Teyzemiz var o 'git orda bahçeni al kur nasıl olsa biz yaşamıyoruz' dedi. Şimdi kaldığımız ve 'Toprak' adını verdiğimiz evi kızımla birlikte yaptık. Evimiz yeni bittiği için tohumlarımı da yeni ektim" diye anlatıyor.
'Doğanın ritmiyle ürettiğimiz bir yaşam mümkün'
Alışılmış gazetecilik refleksi ile "Ormanda kurduğu bu ekolojik yaşamda tek başına ihtiyaçlarını karşılarken şehir hayatını arıyor musun?" diye sorduğumuzda Elif, "Sana uzak olan bana yakındır. Biz burada hiçbir şeyden uzak değiliz. Aradığımız her şey burada istediğimiz her şeye yakın olduğumuz için de buradayız. Doğa ananın sunduklarıyla, her cana duyulan saygıyla, tüm canlılarla eşit haklara sahip olduğunuzu bilerek, yeryüzündeki konukluğumuzu unutmadan, emeğimizle tüketmeden, doğanın ritmiyle ürettiğimiz bir yaşam mümkün" cevabını veriyor.
'Yeryüzü evleri el ele bir dünya sunar'
Son olarak hiç ayrılmak istemediğimiz Elif ve Can Işık'ın yanlarından giderken Elif'in son cümleleri esperili ve bir o kadarda derin oluyor: "Tüm cinslerin ve cinsiyetlerin eşit olduğu, özgürlük, kardeşlik ve barışın yaşam bulduğu bir dünya, kadın mücadelesi ve dayanışması ile yükselecektir. Bu bağlamda yeryüzü evleri; hayvan, çocuk, kadın, su, ekmek diye ayırt etmeden tüm varoluş mücadelelerini kucaklar, el ele bir dünya sunar. Her şeyden önce sağlığınıza zarar veren betonarme yapılarda değil, keyifle ve rahatlıkla herkesin, kusursuzluğu amaç edinmeden kendi emeğiyle yapabileceği bir ev. Tek başına çocuklu bir kadının yapabileceği naiflikte olan ev, yine bir çocuğu ve kadını koruyabilecek sağlamlıkta. Kendimi şu ana kadar herhangi bir cinsiyetçi kimlikle tanımlamamış olmama rağmen, böylesine 'ciddi' bir 'erkek işine' bulaştığım için aslında ne kadar kadın olduğumu da fark ettim."
(fk)