Sara'nın romanlara konu 85 yıllık hikâyesi

09:04

Nurcan Yalçın /JINHA

AMED - Sara Kızılkaya 12 yaşında zorla evlendirilen çocuklardan sadece biri. 85 yılına birçok acıyı biriktiren Sara, önce küçük yaşta anne babasını, ardından ise devlet tarafından öldürülen eşini kaybediyor. Dayak zoru ile kaynıyla evlendirilen Sara, yaşadığı tüm acılara rağmen güçlü duruşundan bir şey kaybetmedi.

Her kadın aslında bağrında bir hikâye taşır ve bu hikâyeler çoğu zaman dile getirilmez. Lice'de yaşayan 85 yaşındaki Sara Kızılkaya'nın hîkayesi de romanlara konu olabilecek nitelikte. "Hayatım acılarla geçti" diyerek söze başlayan Sara'nın yaşadıkları yüzündeki derin çizgilere de yansıyor. 12 yaşında evlendirilen ve 17 yaşında anne olan Sara, yaşıtlarıyla oyun oynaması gerekirken çocukluk yıllarını eşinin evinde geçiriyor. Her çocuğun anlatacağı bir çocukluk hikâyesi olur ancak Sara hiçbir zaman yaşayamadığı çocukluğunu anlatamayacak.

Eşi devlet tarafından öldürüldü

İlk çocuğunu 17 yaşında doğuran Sara'nın 25 yaşına geldiğinde ise üç çocuğu oluyor. 25 yaşında eşi devlet tarafından katledilen Sara'nın acı dolu yaşam hikâyesi buradan başlıyor. Eşi öldürüldükten sonra dayak zoruyla eşinin kardeşiyle evlendirilen Sara, yaşadığı her anı dün gibi hatırlıyor. Yaşadığı tüm acılara rağmen güçlü duruşundan bir şey kaybetmeyen Sara, kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış asil bir Kürt kadını… 85 yıllık hayatını anlatan Sara, "Annem ve babam Serhat bölgesinden. Babam Norşinli annem ise Hınıslı. Babam öğretmenmiş görevi icabı Lice'ye taşınmış. Biz 4 kardeştik ben 5 yaşındayken babam vefat ediyor annem ise hemen ardından vefat ediyor. Ve biz ortada kimsesiz kaldık" dedi.

Dayak zoruyla kaynıyla evlendirildi

Henüz 12 yaşındayken evlendirildiğini belirten Sara, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: "Hiçbir şey bilmiyordum, beni evlendirdiler. Çocuktum neyin ne olduğunu bilmiyordum. Kaynana zulmü gördüm. 17 yaşında hamile kaldım eşim askere gitti. Ben o çocuğu doğurdum ve çocuğum hemen öldü. Sonra eşim askerden geldi. 3 çocuğum oldu. Eşim şofördü küçük kızım 6 aylıkken eşim devlet tarafından öldürüldü. Eşim öldükten sonra ben sütten kesildim. 6 aylık kızımı kaynanam emziriyordu. Birkaç ay geçtikten sonra beni kaynımla evlendirmek istediler. Ben kabul etmedim, ağladım ne yaptım kimse beni dinlemedi. Beni dövdüler şiddet uyguladılar ve evlendirdiler. Kaynım evliydi benim için ondan sonra başladı her şey. Eşimi kaybederken belki o kadar acı yaşamamıştım. Ondan da iki çocuğum oldu. Ama hiçbir zaman onu sevmedim."

'Lice Depremi ile hayatımız darmadağın oldu'

İç çekerek "Tam 20 yıl geçti" diyerek Lice Depremi'ni hatırlatan Sara, "Bizim sıradan bir yaşamımız varken bir gün Lice'de de deprem oldu. Hayatımız darmadağın oldu. Bir torunum ve çok sayıda akrabam depremde öldü. Sonra göç yollarına düştük. Diyarbakır'a taşındık. Çok zor günler yaşadık. Ben zorla evlendiğim kaynımın evinden ayrıldım bir oğlumun evine taşındım ve ondan sonra oğlumun evinde yaşamaya başladım. Ben kaynımla evlendiğim günden beri hiç mutlu değildim ve onu hiç sevmiyordum. Ona karşı hep bir kinim ve bir nefretim vardı" ifadelerinde bulundu.

Ayrı kaldığı topraklarına 20 yıl sonra tekrar döndü

Yaşadığı her şeye rağmen 20 yıl aradan sonra tekrar Lice'ye taşındığını söyleyen Sara, "Ben 20 yılda Diyarbakır'da küçük oğlumun evinde yaşadıktan sonra tekrar Lice'ye doğup büyüdüğüm topraklara geri gelmek istedim. Bir kızım ve bir oğlum burada yaşıyorlardı bende geldim onlar birlikte yaşıyorum. Ne kadar mutlu olamasam da kendi memleketimde olduğum için mutluyum. Ben kendime sürekli 'acıların anasıyım' diyorum. Hiçbir zaman mutlu olmadım" dedi.

(mg)