Çerikê'de doğal yaşamı yeniden filizleniyor

09:09

Beritan Canözer/JINHA

AMED - Kentin boğucu havasından uzak doğal bir yaşam sürdüren Çerikê köyü sakinleri, 1990'lı yılların zorunlu göç mağdurlarının da köylerine dönmesiyle daha kalabalık nüfusla huzurlu bir yaşam sürdürüyor.

Son zamanlarda 1990'ların zorunlu göç mağdurlarının dönüşlerin yaşandığı köylerde, yıllardır sessizliğe bürünen evlere yeniden can geldi. Kapı pencerelerin yeniden onarılması ve duvarların tekrar boyanmasıyla beraber, ilk günkü gibi tertemiz fakat bir o kadar da ilk günkü gibi olamayan nüfusla tekrar ait oldukları yaşama sıkı sıkı bağlanan köylülerin bahar telaşı başladı. Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Çerikê köyü, tüm baskılara rağmen umutla direnen köylerden sadece biri. Zorluklara rağmen kalmayı tercih eden bazı köylülere evlerini emanet bırakan göç mağdurları, şimdi ise dönüşün mutluluğuyla hayata dair yeni bir umutla yaşamını sürdürüyor.

'Tüm yiyeceklerimiz doğal'

Köyde kalanlardan Mensure Yalçıner (46), "Sabah saat 05.00'te bizim için gün başlamış demektir" diyerek bir günlük köy yaşantısını anlattı. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber güne güneşi selamlayarak başlayan ilk işi bêrî oluyor Mensure'nin. "İlk olarak hayvanlara yem veriyor ve hemen ardından ise süt sağıyorum" diyen Mensure, Berivanlığın ardından gerekli sütü ısıtıp yoğurt mayaladığını söyledi. Mensure,"Sabah sekiz gibi de çocuklarım uyanıyor. Kendi yaptığımız yoğurt, peynir, reçeli kahvaltıda hep beraber yiyoruz. Yumurtamız kümesten, sebzemiz bahçeden, ekmeği ise kendi öğüttüğümüz buğdayın unuyla hamur yapıyor ve onu da tandıra vuruyoruz. Aklınıza gelebilecek her şey tamamen doğal. Kahvaltının ardından ise hayvanları ya ben ya da çocuklarım otlatmaya çıkarıyor. Ev temizliği, bağ-bahçe işleri derken bir bakıyoruz gece olmuş" diye anlattı.

'Köyde sağlık, bereket bol'

Mensure, köy yaşamından memnun olduklarını ve bunun nedeninin de doğal yaşam olduğunu belirtti. Şehir yaşamının aksine köylerde huzur, sağlık, bereketin bol olduğunu dile getiren Mensure, "Bana trilyonlar verseler köy yaşamının verdiği huzura değişmem. Köyde eğitim ve sağlık hizmetleri az ve hatta hiç olmasa da yine de memnunuz halimizden. Köyümüz öyle gelişmemiş ya d a çok geri kalmış bir köyde değil, insanlarımız bilinçli. Yoruluyoruz ama bu yorgunluk betonların verdiği yorgunluk gibi değil. Şehirlerde her gün araba sesleri, boş sesler, yeşil alan yok, insanların komşuluk anlayışı kalmamış, yiyecekler hormonlu, her gün hastane önleri dolup taşıyor. Bizim çocuklarımız özeniyorlar gitmek istiyorlar ama biz hiç gitmek istemiyoruz. Onlar da gidip görünce ne demek istediğimizi anlıyor, geri dönüyor" dedi. Mensure 1990'larda zorla göç ettirenlerin de ayrıca geri dönüşlerinin onu çok sevindirdiğini söyledi.

'İnsanlar şehrin gürültüsünden sıkılmış'

Köyde çoğu kişinin yaz aylarında çalışmak için farklı illere gittiklerini ve fındık, limon, portakal bahçelerinde çalıştıklarını dile getiren Mensure, "Yazın burada çok fazla iş olmadığı için ve okul da tatil olduğu için çoğu çocuk ve gencimiz gidip kentlerde çalışıyorlar. Buraya gelince oraların güzel olmadığını köyü özlediklerini söylüyorlar. İnsanlar şehrin gürültüsünden sıkılmış artık. Bizim burada içtiğimiz sütten, yediğimiz eriğe kadar her şeyimiz organik. Hayvanların sesleri, ağaçların hışırtısı, akşam sohbete gelen komşularımız, gündüz bahçelere gidişimizi hiçbir şeye değişmem" dedi.

(zd/fk)