Koçerler kültürlerini sürdürmek istiyor
09:03
Nurcan Yalçın /JINHA
AMED - Yaz aylarının başlamasıyla beraber Koçerler yüzünü dağlara dönmeye başladı. Şenyayla Ovası'na kurdukları çadırlarda 4 aylık göçebe hayatına başlayan koçerlerin tek isteği savaşsız bir ortamda kültürlerini sürdürmek.
Kürdistan'da uzun yıllar devam eden Koçerlik geleneği, 1990'larda devletin Kürdistan topraklarında yürüttüğü ağır çatışma ve baskı koşullarından dolayı yaylaları (zozan) bırakmak zorunda kalan koçerler, son yıllarda tekrar dağların doruklarına yönelmeye başladı. Koçerlerin uzun yıllar boş bırakmak zorunda kaldıkları zozanlardan biri de Diyarbakır, Muş ve Bingöl üçgeninde bulunan Şenyayla. Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Başbuğ (Reşika) köyünde yaşayan 40 aile yaz mevsiminin gelmesiyle beraber Şenyayla'ya yerleşmeye başladı. Bir haftadır yaylaya hayvanlarını otlatmaya başlayan koçerler artık savaşsız bir hayat istediklerini ve geçim kaynakları olan koçerlik kültürünü sürdürmek istediklerini söyledi.
'Yaylalarımızda korkusuzca yaşamak istiyoruz'
Koçer bir ailede dünyaya gelen ve hala koçerlik yapan 40 yaşındaki 10 çocuk annesi Nezahat Çelik, 1990'lı yıllarda yapılan baskılardan dolayı 7 yıl yaylalara gelemediklerini fakat ardından zor olsa da yaylada yaşamaya devam ettiklerini söyledi. Nezahat, "Çünkü buralar bizim can damarımız, buradan uzak yaşayamayız. Ben kendimi bildim bileli biz koçerlik yaparak geçimimizi sağlıyoruz. Koçerliğe tekrar başladığımızda 2000'li yılların başında ise yine aynı çatışmaların ortasında kalıyorduk ama bu işi yapmak zorundaydık. Bu yılda bir haftadır gelmişiz çadırlarımızı kurduk. Koçerlik çok zahmetli bir iş ancak bir yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Artık korkusuz bir ortamda koçerlik yapmak istiyoruz" diye konuştu.
'Yaptığımız işi çok seviyoruz'
Artık savaşın olmadığı ve özgür bir yaşamın içinde koçerlik yapmak istediklerini belirten Nezahat, "Kulp'un Badıkan bölgesinden geliyoruz. 40 çadırımız var. Okullar tatil olduğunda çocuklarımızı da alıp geliyoruz. 4 ay bu yaylada kaldıktan sonra kendi köylerimize geri dönüyoruz. Sabah çok erken kalkıp koyunları sağmaya başlıyoruz. Hiç durmak yok bize sürekli bir uğraşımız oluyor gün içerisinde. Zor bir şekilde geçiyor yayla hayatı ama biz büyük heyecan alıyoruz yaptığımız işten. Savaşsız bir ortam olursa biz işimizden daha büyük bir heyecan alacağız" dedi.
'Tek isteğimiz bu savaşın bitmesi'
Yaz ortasında kış hayatı yaşayan yaylalarda yaşamın çok güzel olduğunu söyleyen Dirê Çelik (50) ise, gün içerisinde yaptığı uğraşları anlatarak, "30 yıldır koçerlik yapıyorum. Sabahın erken saatinde kalkıp hayvanlarımızın bakımıyla ilgileniyoruz. Koyunlarımızı sağdıktan sonra sütünü alıp çadırlara geliyoruz. Elektrikler olmadığı için genelde sağdığımız sütlerle peynir yapıyoruz. Yaptığımız peynirleri büyük tenekelere koyup ayda bir götürüp satıyoruz. Bazen bir ay hiç merkeze gidemediğimiz günler oluyor. Havalar soğuk olduğu zamanlarda aldığımız meyve ve sebzeler 15 gün bozulmadan kalıyor. Bizim tek bir isteğimiz var oda bu savaşın bitmesi ve huzurlu bir yaşamın olmasıdır. Bunun için herkes elinden geleni yapmalı ve barış içinde yaşamalı" ifadelerinde bulundu.
(zd/mg)