2. Vegan Feminist Yaz Kampı başlıyor
09:03
Ceren Karlıdağ/ JINHA
MERSİN - Akkuyu'da yapılacak olan Vegan Feminist Yaz Kampı düzenleyicilerinden Nursel Demir "Akkuyu'da buluşmak ise aynı zamanda doğayı talan edecek nükleer santral projesine karşı bir duruş, tüm canlılar için yaşamı ve özgürlüğü savunacağız" dedi.
Mersin Akkuyu'da "Eril, karnist tahakküme karşı yeni komünal ve alternatif bir yaşamı birlikte kuralım" sloganı ile 24-26 Temmuz'da 2. Vegan Feminist Yaz Kampı düzenlenecek. Kampta, insan, hayvan, doğa, kadın, uygarlık gibi kavramlar başta olmak üzere, farklı feminizim türleri ve vegan feminizminin getirdiği yeni tartışmalar yoğun bir şekilde konuşulacak. Ayrıca kamp vegan veya vejetaryen olmayan fakat vegan feminizmi merak eden kadınlara ve trans erkeklere de açık. Kolektif bir şekilde sürecek olan kampla ilgili kampın düzenleyicilerinden Nursel Demir ve Ezgi Bulan bilgi verdi.
'Hayvanlarla birlikte ikincilleştiriliyoruz'
İlk olarak vegan feminizmini kısaca açıklayan Ezgi, bu kuramı, ataerkilliği ve insan merkezciliğini birbirleriyle ilişkili sömürü sistemleri olarak görmek ve dolayısıyla bu ikisine karşı ortak bir mücadele örmeye çalışmak olduğunu söyledi. Ezgi, "Bu mücadele hem çok gündelik ve bir o kadar da politik. Çünkü erkeğin, kadınlar ve 'yeterince erkek' olarak görmediği herkes üzerinde egemenlik iddia ettiği ve bunu gündeliğin her pratiğinde yeniden ürettiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu erkek egemenliği karşısında, hayvanlarla birlikte ikincilleştiriliyoruz. Bunu sadece benzer şekilde sömürülüyoruz anlamında söylemiyorum, aynı zamanda kadınların ve hayvanların sömürüsü birbirini pekiştiriyor ve birbirini mümkün killiyor" dedi.
'Kendini hayvanların ve kadınların ilan eden sistem'
Erkekliğin bir avcı erkek mitiyle, "Et" yemekle ve bu gibi hayvan sömürüsü, katliamı yollarıyla pekiştirildiğini dile getiren Ezgi "Buna karşı koymanın da bizim, insan olmayan hayvanları ikincilleştirmeye ortak olmaktan vazgeçmemizle mümkün olacağını düşünüyoruz. Yani feminizm ataerkilliğe 'bizi hayvan yerine koyamazsınız' diye kafa tuttuğu sürece, hep bu noktayı, kendi payının da olduğu ve sömürülerin kesiştiği bu noktayı es geçmiş oluyor. Oysa bizim derdimiz kendini tüm hayvanların ve kadınların efendisi ilan eden bir sistemle yani insan merkezci kapitalist heteroseksüel patriarkayla mücadele etmek olmalı" dedi.
'Vegan feminizmi tartışmaya çalıştık'
Vegan feministler olarak sosyal medya üzerinden bir grupları, blogları ve bir de mail grupları olduğunu söyleyen Nursel Demir ise Türkiye'de dağınık bir şekilde çalışmalar yaptıklarını belirterek "Aslında her yerdeyiz. 8 Martlarda, 1 Mayıslarda, 25 Kasımlarda çeşitli illerde sokak eylemlerindeyiz. Herkes kendi ilinde çeşitli işler yapabiliyor. Örneğin biz Muğla'dan Berkin Elvan bostanına yerel tohum ve mektup göndermiştik. Yerelde kendimizi örgütlemeye yönelik atölye çalışmaları düzenledik. En önemlisi dâhil olduğumuz feminist platformlara vegan feminist sözümüzü taşımaya ve vegan feminizmi tartışmaya çalıştık. Ve geçtiğimiz yıl da ilk geniş katılımlı vegan feminist yaz kampını burada düzenledik" dedi.
'Tüm canlılar için yaşamı ve özgürlüğü savunacağız'
"Akkuyu'da buluşmak ise aynı zamanda doğayı talan edecek nükleer santral projesine karşı bir duruş" diyen Nursel "Kapitalist ataerkinin yere göğe ve tüm canlılara daha çok sömürü ve ölüm getirecek tasarılarına karşı, tüm canlılar için yaşamı ve özgürlüğü savunacağız" diye konuştu.
(gc)