Kadifekale'de göç ve hasreti işleyen kadınlar
09:21
Handan Tufan/JINHA
İZMİR - Kadifekale'de rengarenk iplerle boydan boya kurdukları tezgahlarda çanta ve kilim dokuyan kadınlar zorunlu göç yollarını ve memleket hasretini işlediklerini söylüyor.
İzmir'de Kadifekale surlarının hemen alt tafarında beliren kadınlar, rengarenk iplerin arasında alınlarından akan tere inat çalışıyor. Hemen yan taraflarında boydan boya serilen renkli çantalar ve kilimler onların verdiği emeği açıklıyor. Kadınlar küçük bir alanda 10'dan fazla tezgah açıyor. Tezgahlar dayanışma ile ayakta kalıyor. Her bir tezgahın başında da ayrı bir hikayesi olan kadın var. Çalışan bütün kadınlar birbirlerinin hikayelerini biliyor. Dışarıdan gelenlere oldukça ketun yaklaşan kadınlar, muhabbet biraz daha ilerleyince anlatmaya başlıyor. Hikayelerinin birbirine benzediğini söylüyorlar. Çoğu Mardinli. Ve bilindik nedenlerle buradalar. Ya 1960'ların büyük göçü yada 1990'ların savaşı kadınlar bu yerde buluşturmuş.
'Hanife konuşşun...'
Fotoğraflara poz vermeye alışık olan kadınlar, konuşmaktan çekiniyor. Ve aralarında adeta bir sözcü çıkarırcasına 1994 yılında daha 14 yaşındayken Mardin'den İzmir'e ailesiyle göç etmek zorunda kalan Hanife Kaygısız'ı işaret ediyorlar. Savaş nedeniyle göç ettiklerini söylüyor Hanife ve köyler yakıldıktan sonra, babasının korucuğu kabul etmemesi nedeniyle elde kalanlarla İzmir yollarına düştüklerini anlatıyor. Hemen yan tezgahta olan annesine bakarak, "Annemle birlikte yapıyoruz. Buradaki bütün kadınlar birbirlerine yardım ediyorlar. Sabah yedide başlıyoruz. Geldiğimiz gibi önce biraz dokuma yapıyoruz. Öğlen çok sıcak oluyor. Bizde oturuyoruz. Gölge geldiği zaman tekrar dokumaya başlıyoruz" diyor.
'İşte bizim hikayemiz'
Yaptıkları işin sağlıklarına etkisini sorduğumuzda ise Hanife, "Çalışan demir paslanmaz. Annem 75 yaşında dokuma yapmadığı zaman evde oturamıyor. Hemen ağrıları başlıyor. Yalnızca güneş ışınları gözlere zarar veriyor" diyor. Mardin'e en son geçen yıl gittiğini anlatan Hanife, "Memleketimizi çok özlüyoruz. Burada da özlemimizi, hasretimizi işliyoruz. Orada yaşamımız çok daha iyiydi. Burada herşey çok değişti. Bizim gibi çok aile var. Buradaki kadınların çoğu da 90'lı yıllarda aynı nedenlerle geldiler. Bir çok ailede bizden çok daha evvel gelmişler. Yani 1960'larda. Onlarda ekonomik nedenlerle buradalar. İşte hepimizin hikayesi aşağı yukarı böyle" diye belirtiyor.
(fk)