Halkların Köprüsü Derneği savaş mağdurlarına 'sağlık' oluyor

09:07

Ceren Karlıdağ/JINHA

İZMİR - Savaş mağdurlarına yardım etmek amacıyla kurulan Halkların Köprüsü Derneği üyesi Gülistan Sultan, Suriyeli sığınmacıların mevsimlik işçi adı altında dayı başı sitemi aracılığı içinde adeta kölelik statüsünde olduğunu belirterek, "Her tür hakları gasp edilmekte ve her tür tehlikeye maruz bırakılmaktadırlar. Tüm bunlar devletin bilgisi ve gözlemi dahilinde olmaktadır" dedi.

Yaklaşık bir sene önce İzmir'deki savaş mağdurlarına yardım etmek amacıyla kurulan Halkların Köprüsü Derneği yaptığı çalışmalar ile savaşın dayatmış olduğu vahşeti bir kez daha gözler önüne seriyor. Agora, Foça, Kadifekale, Torbalı başta olmak üzere İzmir'de sığınmacıların olduğu hemen her yerde çalışma yapan dernek, özellikle yaptığı sağlık çalışmaları ile savaş mağdurlarına adeta umut oluyor. Dernek üyelerinden Gülistan Sultan yaptıkları saha çalışmalarından bahsederek özellikle kadınların ve çocukların hayatı omuzlayan bir yerde durdurduğunu söyledi.

'Köle ticaretini sadece IŞID yapmamakta'

Ailelerin genellikle mevsimlik işçi olarak İzmir'e geldiğini söyleyen Gülistan "Köle ticaretini sadece İŞID yapmamakta. Bugün Suriyeli sığınmacıların mevsimlik işçi adı altında dayı başı sitemi aracılığı içinde bulundukları durumun bir tür köle ticareti olduğunun altı çizmek lazım" dedi. Devlet kurumları dahil herkesin bildiği ama kimsenin gereğini yapmadığı bir sömürü sistemi olduğunu belirten Gülistan, Egeli toprak sahiplerinin oraya yine zorunlu göç nedeniyle yerleşen Arap ve Kürt dayı başları aracılığı ile savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan insanların emeklerini sömürdüğünü ifade etti. Bu sömürü sisteminde bu insanların bir tür köle gibi olduklarını belirten Gülistan, "Her tür hakları gasp edilmekte ve her tür tehlikeye maruz bırakılmaktadırlar. Tüm bunlar devletin bilgisi ve gözlemi dahilinde olmaktadır" diye belirtti.

'Genç kadınlardan biri gizlice sağlık sorununu söylüyor'

Saha çalışmalarına çıktıkları zaman gidilen ailenin tüm yaşam koşullarının gözlemlendiğini söyleyen Gülistan "Ardından kadınlarla, çocuklarla oturup sorunlarını dinliyoruz. O anlık mümkünse muayeneleri yapılıyor, değilse hastaneye gelişlerini sağlıyoruz" dedi. Bir saha çalışmalarını anlatan Gülistan "15-20 kadın bir odada oturuyoruz. Analar sağlık sorunlarını söylüyor yalnızca. Tam giderken genç kadınlardan biri gizlice sağlık sorununu söylüyor. O söyleyince diğerleri de gizlice söylüyor. Bundan çok etkilenmiştim çünkü o an bile bir sağlık sorununu söylemekten dolayı mahcup oluyor veya 'benim bu hastalığım yaşadıklarımın yanında ne ki' diye düşünüyorlar" diye anlattı.

'Tedavi süreci bitene kadar aileyi bırakmıyoruz'

Kadınlarda en çok idrar yolu enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonu, süt kesilmeleri, tüberküloz gibi hastalıklar olduğunu söyleyen Gülistan, hastalıkların çoğunun hijyensiz ortamlardan dolayı olduğunu özellikle evlerin çok rutubetli ve kalabalık olduğunu söyledi. Ağır hastaların hastaneye gidişlerini sağlamaya çalıştıklarını söyleyen Gülistan "Hastaneye gidişlerinde kimlik yoksa sorun oluyor. Kimlikleri varsa daha rahat oluyor. Ama her gidişlerinde tercüman olarak bizden biri mutlaka eşlik ediyor aileye. Normal koşullarda kendileri çok zorlanıyor. Biz tedavi süreci bitene kadar aileyi bırakmıyoruz" diye belirtti.

'Ayakta durma hali çok daha zor'

"Kadınların ve çocukların en büyük problemi ise burada yoklukla savaşıyor olmaları" diyen Gülistan "Hiç bilmediğin bir ülkede kadın olmanın başlıca problemleri var. Çocukların ise büyük bir özlemi ve ait olamama halleri var. Mesela çocuk diyor ki 'köyümü çok özledim.' Ne vardı köyünde diyorum 'hiçbir şey' diyor ama o köy onun için dünyanın en güzel köyü. Çocuklar ve kadınlar için burada ayakta durma hali çok daha zor. O yüzden temel problem psikolojik de aynı zamanda" diye konuştu.

'Ücretsiz ilaç almak gibi bir hakları var'

İzmir'de mültecilerin eczaneden ilaç alamama durumuna da değinen Gülistan "Bu uygulama çok keyfi. İlaç parasını AFAD ve Eczacılar Odası karşıladığı ve geç ödeme yaptığı için eczaneler vermek istemiyor. Tüm mültecilerin ücretsiz ilaç almak gibi bir hakları var. Lütfen bu hakkın bilincinde olsunlar" diye konuştu. Son olarak derneğe katılım ve desteğin önemine vurgu yapan Gülistan "Tüm dilden ırktan insanlar için çalışmalarımızı sonuna kadar yürütmeye hazırız. Aynı zamanda bize ulaşmak isteyen herkese kapılarımız açık. Bizimle çalışmalara katılabilirler. Özellikle doktor, Arapça, Kürtçe tercüman, psikolog, sosyolog arkadaşlardan da destek bekliyoruz" dedi.

(gc/fk)