Savaş mağduru Rojavalılar geri dönüş yolunda
09:02
JINHA
İSTANBUL - Ortadoğu halklarının, tarih boyu yaşadığı savaşların en büyük bedelini kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Rojava'da DAİŞ vahşetinden kaçıp Türkiye'ye gelen ailelerin yaşadıkları, savaşın kirli yüzünün en derin izlerinden biri. Savaşın neden olduğu sonuçları kendi hayatlarında birebir yaşamak zorunda kalan kadınların, yaşam mücadelesi gittikleri her yerde devam ediyor. Rojavalı kadınlar, bilmedikleri topraklarda, bilmedikleri bir dille karşılaştıkları zorlukları ve yaşamlarını anlattı.
Ortadoğu'da kapitalizmin ve statükocu ulus devlet yapılarının yürüttüğü hegemonya savaşının ortaya çıkardığı savaşlardan biri de Rojava'da gerçekleşti. Bu savaşla başta kadınlara ve bölgede yaşayan kadim halklara insan hakları suçları işlendi. Ortadoğu halklarının, tarih boyu yaşadığı savaşların en büyük bedelini kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Savaşın istismar edilen kesimi kadınlar ve çocuklar… Savaşın mağduru olan kadınlar belirli bir göçe tabi tutuluyor ve düşük ücretli işlerde çalıştırılmalarına göz yumuluyor. Bu göç, adı sanı belli olmayan yerlere gidişe, bazen fuhşa zemin hazırlıyor. Bazen de toplumsal dışlanma yaşıyor kadınlar. Rojava'da başlayan kirli siyaset ve savaş sonucu kadınlar birer savaş ganimeti olarak görülüyor. Geçmişten bu yana olduğu gibi tüm savaşlarda kadınlar köle pazarlarında satıldı ve en kaba işlerde çalışmaya mecbur bırakıldı. Yaşadıklarına tahammül edemeyen kimi kadınlar, kendilerini yakarak tepkilerini gösterdi. Kadınlar, bu vahşete karşı toprağına sahip çıkma temelinde direnişi yükseltti veya ailesiyle beraber başka ülkelere göç etti. Göç eden ve DAİŞ barbarlarının yaşattığı bu zulümden Türkiye'ye sığınan kadınlar, karşılaştıkları zorlukları ve burada yaşamanın zorluğunu anlattı.
'Ben Efrîn'e dönmek istiyorum'
DAİŞ barbarlarının vahşetinden kaçıp, 2 senedir İstanbul Tarlabaşı'nda yaşamını sürdüren Efrîn'li Nebile Ali, DAİŞ vahşetini anlatarak şöyle dedi: "DAİŞ, yaşadığımız yerleri bombalıyordu. Efrîn'in etrafındalardı ve üzerimize bomba atıyorlardı. Çalışacak iş yoktu, kimse çalışamıyordu ve yiyecek içecek hiçbir şey bulamıyorduk. Para kazanmamız lazımdı, yaşamımızı devam ettirmemiz gerekiyordu. Bu yüzden İstanbul'a gelmek zorunda kaldık."
Savaştan kaçarak ailesiyle İstanbul'a gelen ve Taksim Tarlabaşı'nda tekstilde çalışmaya başlayan Nebile, " İlk geldiğimiz zaman iş ararken çok zorluk çektik. Yaşayabilmek için mecburen çalışıyoruz. Efrîn'de çalışmıyorduk, ben orada okula gidiyordum. Bütün kardeşlerim okuyordu ve sadece babamın çalışmasıyla geçinebiliyorduk. Fakat burada sabahtan akşama kadar çalışıyoruz" dedi. Efrîn'den sonra Türkiye'ye gelerek, buradaki insanlarla iletişim kurmanın zorluklarını anlatan Nebile, "Burada çok zorlanıyoruz. Dilimizi anlamıyorlar, biz de onları anlamıyoruz. Mecbur olduğumuz için bir şekilde anlaşmaya çabalıyoruz. Efrîn çok güzeldi, keşke savaş yaşanmasaydı ve orada yaşamaya devam etseydik. Ben Efrîn'e dönmek istiyorum, savaş bitsin istiyorum" diyerek, buradan ayrılma isteğini dile getirdi.
'Efrîn'i gerillalar koruyor'
Nebile'nin annesi Nadia Mame ise topraklarına duyduğu özlemi anlatarak, "Ben Efrîn kurtulsun istiyorum. Bizim topraklarımız güzeldir. Burada yaşamak çok zor. Efrîn'e gitmek istesek de bütün yollar kapalı gidemiyoruz. Bizim Efrîn'de hayatımız çok güzeldi" dedi. Nadia, "DAİŞ, Efrîn yakınlarındaydı. Bizim duamız Efrîn'e girememeleridir. Ben hep dua ediyorum. Oradaki gerillalar sayesinde giremiyorlar Efrîn'e" dedi. Yaşadıkları zorlukları söyleyen Nadia, "Bütün komşularımız bize karşı çok iyiler. Hepsi de Kürt aileler. Bize hep yardım ettiler" şeklinde konuştu.
'Suriye'de TL geçiyor'
AKP'nin DAİŞ'i desteklediğini belirten Nadia, "Şuanda Efrîn çevresinde Suriye parası değil Türkiye parası geçiyor. Bütün alışveriş hep TL ile yapılıyor. Bize izin verin biz artık kendi topraklarımıza gitmek istiyoruz. Bu meseleyi halledin ve savaşı durdurun. Hepimiz kendi topraklarımıza gidelim" dedi. Rojavalı ailelerin komşularından Aliye Goga'da komşularının yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı: "Kendi memleketlerine de gitmek istiyorlar, keşke bu savaş bitse de kendi memleketlerine gitseler. Biz Kürt halkı olarak her türlü onların yanındayız ve onların mücadelesine de yardımcı olacağız. Onların mücadelesine de yardımcı olmaya devam edeceğiz."
Kendi maddi durumunun da kötü olduğu belirten Aliye, kendi evinde yemek yapıp ailelere verdiğini söyledi. Aliye, "Bizim kendimize ancak gücümüz yetiyor, biz istemiyoruz Suriyeli yoldaşlarımız ezilsin ve devlete muhtaç olsun. Devlet getirdi sahip çıkmıyor, ellerinden gelirse geri göndermeye çalışıyor. Madem geri gönderecektin niye getirdin" sözleriyle sitemini dile getirdi. Rojavalı kadınların yaşadıkları zorlukları anlatan Aliye: "İlk geldiklerinde çok zorluklarla karşılaştılar. Dil bilmiyorlar, iz bilmiyorlar. Gelini doğum yapacaktı, sancı içindeydi benim kapımı çaldılar. Aldım hastaneye götürdüm. Hastanede kadın bas bas bağırıyor, doğum yapacak hastanedeki görevli diyor ki bekleyin, kadın doğum yapacak nasıl beklesin. En sonunda benim mücadelemle doğuma kaldırdık kadını. Kadın zaten doğum yapmak üzereydi. Gerçekten Suriyeli yoldaşlarımız çok zorluk çektiler" dedi.
'Biz savaş istemiyoruz'
Aliye, savaşı istemediğini belirterek, "Biz anneler olarak, erkek anneleri olarak çocuklarımızı savaşa göndermeyeceğiz. Askerlerimizi savaşa göndermeyeceğiz, polislerimizi savaşa göndermeyeceğiz. Asker de bizim oğlumuz. Kimseyi kullanıp da savaş yapmasınlar. Savaşa son versin. Yani kendisi istiyorsa kendi oğlunu savaşa göndersin. Kızlarını savaşa göndersin, bizim insanımızdan uzak dursun. Bizim insanlarımız ayaklanırsa savaş kötü olur, biz savaş istemiyoruz" şeklinde konuştu.
(ro-sö/dk/fk)