Filiz Zeyrek/JINHA

ADANA - Devletin Kürt halkına yönelik uyguladığı savaş politikaları nedeniyle yaşadığı Kulp ilçesinden Adana'ya göç etmek zorunda kalan 9 çocuk annesi Semiha Gülaydın, eşinin ölümünden sonra açtığı küçük bir dükkanla yaşama tutunuyor. Savaşın acısını çok derinden yaşayan Semiha, "Kadınların mücadelesiyle barış kazanmalı" diyor.

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 90'lı yılların devlet baskısından dolayı Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Barbaros Mahallesi'ne göç eden 9 çocuk annesi Semiha Gülaydın (70), açtığı küçük bir dükkanda kızının işlediği tülbentleri ve toptancılardan uygun fiyata aldığı ayakkabı ve terkileri satarak geçimini sağlıyor. Bir kadın olarak kimseye muhtaç olmadan yaşadığını dile getiren Semiha, "Hayatın tüm zorluklarına karşı güçlü oldum, direndim. Kendi ayaklarımın üzerinde durmam bana hep güç vermiştir. Kendi paramı kazanmam beni çok mutlu ediyor ve kendimi daha özgür hissediyorum" diye belirtti.

'Devlet baskısı yüzünden köyümü terkettim'

Eşinin ölümünün ardından küçük bir dükkan açtığını dile getiren Semiha, Diyarbakır'da evli olan kızının el emeği göz nuru ile işlediği iğne oyalı tülbentleri ve toptancılardan uygun fiyata aldığı ayakkabı ve terlikleri sattığını söyledi. Devlet baskısı yüzünden 90'lı yıllarda kendi topraklarını terk etmek zorunda kaldığını belirten Semiha sözlerine şöyle devam etti: "Kendi köyümde olmak isterdim ama devlet buna izin vermedi. Devletin zulmünü çok gördük. Adana'ya göç ettiğimizde çocuklarım daha küçüktü ve zor günler geçiriyordum. 12 yıl önce eşimi kaybettim ve tek başıma kaldım. Ancak pes etmedim ve tek başıma mücadele verdim. Her gün sabah 08.00'da uyanıyorum. Satışlar bazen iyi bazen kötü oluyor. Çok büyük bir gelir yok ama ekmek paramı kazansam yetiyor bana. Çocukların hepsi evlenmiş hepsi kendi hayat mücadelesini veriyor. Ben tek başıma yaşıyorum kira vermiyorum ev benim ondan dolayı ev sıkıntısı yaşamıyorum."

'Savaşı durduracak tek güç kadınlardır'

Bölgede Kürt halkına yönelik başlatılan savaş konseptine dikkat çeken Semiha, "Hergün gencecik insanlar ölüyor, yüreğimiz parçalanıyor. Erdoğan kendi iktidarı için ülkeyi savaşa sürükledi. Erdoğan'ın kendi oğlu gezilerdeyken bu halkın çocukları katlediliyor. Bu nasıl bir insanlıktır? Biz anneler savaş istemiyoruz, çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Barış ve huzur istiyoruz. Kendi sokaklarımızda bile artık rahat değiliz. Köylerimizi, evlerimiz yaktılar şimdi ise yaşadığımız mahallelere baskı yapıyorlar. Biz anneler bu savaşa izin vermeyeceğiz. Kanımızın son damlasına kadar barış mücadelemizi sürdüreceğiz. Savaşı durduracak tek güç kadınlardır. Gelsinler hep beraber çocuklarımızın kanının akmaması için elimizden ne gelirse yapalım. Asker, polis ve gerilla anneleriyle bir olalım ve kanı durduralım. Barış istiyoruz barış kazanmalı" ifadelerinde bulundu.

(mg)