Polis saldırıları sadece canlıya değil tarihe de zarar veriyor

11:16

Beritan Canözer / JINHA

AMED - Diyarbakır'ın Sur ilçesinde son zamanlarda artan polis saldırıları yurttaşların yanı sıra bir çok tarihi yapıya da zarar veriyor. Sur'da yaşayan kadınlardan Saadet Emre, "Ne olursa olsun evlerimizi terk etmeyeceğiz. Devletin zaten sadece Kürt halkına katliam yapmak için uğruyor" dedi.

Sur içinde yakılıp yıkılan onca evin, taranan camilerin ve aslında hepsinin asıl tanımı olan savaşın içinde kültürünü yaşatmaya çalışan yurttaşlarla hem savaşı hem de yaşatmaya çalıştıkları kültürlerini konuştuk. Polislerin yoğun saldırısına maruz kalan Suriçi Mahallesi aslında Diyarbakır'ın tarih kokan ilçesi ve en büyük hazinesidir. On binlerce yıla sahip surları, kiliseleri, camileri, sokakları, evleri hepsi birer manevi zenginlik. Devletin maddi olarak hiçbir katkıda bulunmadığı Kürdistan halkının elindeki manevi zenginliği de almak istediği özellikle tarihi mekanlara olan saldırılarla açıkça ortada. Buna rağmen halk mahallesindeki, sokağındaki, evindeki her bir kültürel ve tarihsel yapıya, eşyaya çok iyi bakıyor.

'İleriye bırakacak maneviyatlarımız olmalı'

Sur ilçesinin Fatih Paşa mahallesinde oturan Saadet Emre, 50 yıllık bir geçmişi olan bakır tabaklar ve tencereleri, el yapımı kuş kafesleri, kül tabakları, el dokuma kilimler ve daha birçok şeye evinin avlusunda gözü gibi bakıyor. Hem manevi hem de kültürel değerinden dolayı eşyaları atmadığını söyleyen Saadet, kendisi için hepsinin ayrı ayrı bir anlam ifade ettiğini dile getirdi. Yoğun polis saldırısının olduğu sıralarda canına gelecek zarardan çok eşyalara gelebilecek bir zarardan korktuğuna vurgu yapan Saadet, "İnsan gider ama bu tür eşyalar kalır, kalmalıdır. Biz insanlar zaten bir doğarız, bir yaşarız, bir de ölürüz ama geride kalanlara, gelecekte var olacaklara bırakacak bir maneviyatımız olmalı. Ben bu eşyalara bakarken ne hissediyorsam ilerde çocuklarımız, torunlarımız da bakıp onu hissetsinler istiyorum" şeklinde konuştu.

'Kürt kültürü çok değerlidir'

Elindeki tüm tarihi eşyaların eşinin annesinden kendisine kaldığını belirten Saadet, hem bir kadın emeği olduğu için hem de kendisine eski dönemleri hatırlattığı için hepsini elinde tuttuğunu söyledi. Saadet, eski dostlukların, komşulukların, aile bağlarının kalmadığına dikkat çekerek, "Aslında bu yüzden de bunlara zarar gelsin istemiyorum. Adı üstünde hepsi tarih, hepsi bir hikaye, hepsi bir bağ, hepsi bir tanık. Bu dünyada bize kalacak tek miras insanlığımızdı, onu da elimizden aldılar. Hiç değilse bunlar kalsın, belki bizde yarattığı insanlık duygusunu, kültür sevdasını bizden sonrakilerde de yaratır. Özellikle Kürt kültürü çok değerlidir. Çok fazla anlam taşır, Kürt halkının acısını, direnişini, mücadelesini, barışa ve özgürlüğe olan tutkusunu anlatır" diye belirtti.
'Direnen ve mücadele eden her genç benim evladımdır'

Saadet, uzun zamandır Sur içinde bir polis terörünün estiğini söyleyerek, "Kürt olduğumuz için saldırıya maruz kaldık. Bu halkın verdiği mücadele o kadar değerli ki; anlatmakla bitmez. Ben bir anneyim ve burada direnen, bizim için savaşan her bir genç benim evladımdır. Ben hepsinin annesiyim. Onların bu halk için verdiği fedakarlık çok büyüktür. Devlet öldürdü, katletti, kaybetti, kesti, sürükledi, astı, yaktı, taradı, bombaladı ve buna rağmen bu halk ne Kürt olmaktan ne de barış ve özgürlük demekten vazgeçmedi. Onlardan bir can gitse dünyayı ayağa kaldırıyorlar, peki ya ölen bunca Kürdün canı can değil miydi? Onlar bir can için her yeri yakıp yıkıyorlarken biz on binlerce canımızın hesabını nasıl soracağız ?" diye sordu.

'Onlar saldırırsa biz de halk olarak kendimizi savunacağız'

Saadet, ne yaparlarsa yapsınlar Sur içinden çıkmayacaklarını söyleyerek, "Bu topraklar, bu evler, bu sokaklar bizimdir. Devlet bir güne bir gün gelip 'hele şu sur içi halkı ne durumdadır, bir eksikleri var mı, iyiler mi' diye sordu mu? Yok sormadı. Bir günden bir güne gelip aç ya da tok muyuz bakmadı. Biz niye devlete güvenelim? Devlet bize ne verdi ki biz devleti sevelim. Gece ortada hiçbir şey yok polisler geliyor sağa sola gaz atıyor, silah sıkıyor gidiyor. Sabah biz sokaktayken, komşularımızla otururken, her yer sakinken geliyor silah sıkıyor, sokağa girişleri kapatıyor sonra 'içerde terörist var' diyor. Evet içerde bir terörist var o da gelip sağa sola silah sıkan polislerdir. Onlar gelip saldırırsa biz de halk olarak mecbur kendimizi savunacağız" şeklinde belirtti.

'Devlet buraya turistin gelmesini engellemek istiyor'

Sadece canlarına değil, sahip oldukları tarihe de saldırı olduğunu dile getiren Saadet, "Sanki gelip bize tek mi ateş ediyorlar. Sur içinde sağlam cami ve kilise bırakmadılar. Müslüman'ız diyorlar ama Allah-u Ekber deyip camiyi tarıyorlar. Bu nasıl bir Müslümanlıktır, biz niye hiç duymadık. Evimdeki her şey tarihi mirastır, ödüm kopuyor bu eşyalara bir şey olacak diye. Sadece evdeki eşyalar değil, oturduğumuz evler de tarihi mirastır. Hepsi tarihi yapıya sahiptir. Turistler gelince evlerimize hayran kalıyorlardı, fotoğraf çekip kendilerine öyle bir ev yapacaklarını söyleyenler oluyordu. Zaten devletin amacı da buraya gelen turistin gelmesini engellemekti. Kürt halkının sahip olduğu tarihi mirastan ve bunun tüm ülkelerce görülmesinden korkuyor" diye kaydetti.

(tt/dk/fk)