'Engel koymasalar biz tüm engelleri aşarız'

09:02

Özgü Özütok / JINHA

İZMİR - İzmir'de yaşayan engelli kadınlar toplumun ve devletin kendilerine yeterince yardımcı olmadığından şikayetçi. Kadınların dikkat çekmek istedikleri nokta ise engelliliklerinin çıkardığı sorunlar değil onlara engel olan toplum ve imkânsızlıklar.

Türkiye'de ciddi ölçüde bedensel engelli insan var. Buna rağmen, engelliler konusunda toplumun henüz tam anlamıyla bilinçlendiğini söylemek ise oldukça güç. Biz de İzmir'de yaşayan bedensel engelli kadınlara nasıl yaşadıklarını sorduk. Bunlardan biri olan 51 yaşındaki Dilek Örsel, 9 aylıkken çocuk felci geçiriyor. Dilek, o dönem, havadan gelen çocuk felci mikrobunun Türkiye genelinde yaygın olduğunu söylüyor. Ailesinin konuyla ilgili bilinçsiz olmadığını ve onu eve kapatıp saklamadıklarını, hissettirmeden iyi anlamda üzerine titrediklerini ifade ediyor.

'Engelliden çok toplum bilinçlenmeli'

Dilek, aile içinde fazla sorun yaşamadığını ama özellikle o dönemlerde toplumun iyice bilinçsiz olduğunu belirtiyor ve şöyle anlatıyor: "Şu anda toplum biraz daha bilinçlendi ama büyük engel toplum, engelliden çok toplum bilinçlenmeli. Bana yapılan yanlış iğne ve ameliyatlar sonucu ve doktorların o dönemki bilgisizliğinden engelli oldum. Yoksa ailem beni zamanında doktora götürmüş ama doktorlar bilgisizmiş. Üniversiteye kısa bir dönem gittim. Babamın ve annemin rahatsızlıklarından dolayı bırakmak zorunda kaldım. Sonra evlendim. Eşim engelli değil. Nakliyat şirketinde sekreterlik yaptım ve dükkân çalıştırdım ve sonra isteğe bağlı sigorta ödeyerek emekli oldum."

'Bize engel koymasalar tüm engelleri aşarız'

Engelli kişilerin kendini kanıtlama açısından yapamayacağı bir şey olmadığını söyleyen Dilek, "Bize engel koymasalar biz tüm engelleri aşarız. Sağlam insanlardan da elimizden fazlası gelir. Bana ailem de bu şekilde aşıladı. Şimdi hayat bizim için zor değil, herkes gibi hayatımızı yaşıyoruz. Şu anda en büyük sıkıntım, devletin hastalıkla özürlülük durumunu karıştırması. Bir şeker hastası, tansiyon hastası da engelli kategorisinde, oysaki onlar hastalık. Ben dokuz aylıktan beri bu özrümü yaşamışım ama yaşlandıkça şeker ve tansiyon herkeste çıkacak. Engelle hastalık karıştırılmamalıydı diye düşünüyorum. Normalde bankalarda engelli önceliği var ama gittiğimizde o bile uygulanmıyor. Herkese engelli deniyor, yaşlılara da engelli deniyor. Bir önceliğimiz yok fiziksel engelli olarak ve bunu ayırmalılar. Rapor almaya gittiğimizde bile neredeyse engelli sayılmayacağız, zar zor veriliyor. Bir bacağıma yüklenmek zorunda kalıyorum yürümeye çalışırken ve daha iyi durumda olan bacağımda gidiyor" ifadelerinde bulundu.

'Gezme hakkınız var ama gezemiyorsunuz'

Devletin yürüme cihazı verirken bile masrafların yarısını karşıladığını söyleyen Dilek sözlerine şöyle devam etti: "Bu cihazları tam olarak finanse etmediği için, yürüme ihtimalim varken tekerlekli sandalyeye düştüm. Bize yılda bir kere bir ay fizik tedavi veriyorlar ama yeterli değil oysa benim daha fazla girmem lazım. Devlet Demir Yolları'nda ücretsiz gezebiliriz diye hak vermişler ama trenlerde engelli yeri yeterince yok. Hak verilmiş ama görevliler bile bilinçsiz. İnsanlar bindikten sonra bizi bindirdikleri için trenin içinde insanları yarıp geçmek zorunda kalıyoruz. Bize de normal insanlarla sorun yaşatıyorlar. Gezme hakkınız var ama gezemiyorsunuz. Şehirlerarası otobüse binmek zor. Artık araçlara binerken atılıp kaldırılmak istemiyoruz. Bir tek uçakla bir yere gitmek rahat ama her yere de gidilemez. Şehiriçi otobüslerde de engelli bineceği zaman engelli alanını boşaltmıyorlar, suratımıza bakıyorlar. Bizim sorunumuz yok yeter ki bize sorun çıkarmasınlar ya da bir hizmet yapıyorlarsa alt yapısını hazırlasınlar."

'Potansiyelimizi kullanamıyoruz'

Derneklerin engellileri iyi temsil edemediğini düşünen Dilek, derneklerin gerekli yardımları sağlayamadığını söyledi. Engellilerin tek bir çatı altında olması gerektiğini ifade eden Dilek, "Bu yüzden derneklere pek katılmıyoruz. Sosyal aktivitelerimizi de kendimiz ayarlıyoruz. Engelliler bir şey yaptığında da doğru dürüst protokolden de kimsenin geldiğini görmedim. Spora gidiyoruz, dans etkinliklerine katılıyoruz. Biz aslında Türkiye toplumu için bir nimet olmalıyız çünkü bizim arkamızda tüm dünyadaki engelliler var. Yapabileceğimiz işler çok fazla aslında ama potansiyelimizi kullanamıyoruz" şeklinde konuştu.

'Evlerden çıkamayan engelliler var'

Evlerden çıkmayan ya da çıkarılmayan engellilerin olduğunu sözlerine ekleyen Dilek, son olarak şunları söyledi: "Biz bunu aştık dışarıdayız, sokaktayız. Her şeyden önce toplum kendini geliştirmeli diyorum bu yüzden. Şu anda internet çağında insanların git gide duyarsızlaştığını düşünüyorum. Teknoloji insanların duyguları ve anlayışını da tüketti. Eskiden Alsancak'a gider bir karpuz alır yerdik. Bu bizi mutlu ederdi ama şimdi insanlar hiçbir şeyden mutlu olmuyorlar. Sanki bizlerden çok bu yeni nesli ele almak lazım. Toplum sevgisiz, canlılık yok, içlerinde kıpırtı yok. Ben aynı zamanda hayvanları da çok seviyorum. İnsanlar hayvanlara da iyi davranmıyorlar, sevgisizler."

'Herkesi engelli kategorisinde sınıflandırdılar'

Arzu Ant ise çocukluk döneminde zorlanmış olsa bile gençlik dönemini daha rahat geçirdiğini söylüyor. Arkadaş ortamlarında kendilerini kabul ettirdiklerini ifade eden Arzu, "Benim eşim engelliydi 9 ay önce kaybettim. İki çocuğum, bir ağabeyim, bir kız kardeşim var. Aile yaşamımda hiç zorluk yaşamadım. Normal insanlardan daha iyi bile yaşadığıma inanıyorum. Çocuklarım da büyüdü, oğlum hukuk okuyor. Herkesi engelli kategorisinde sınıflandırdılar otobüse bile bu yüzden rahat binemiyoruz. Bu sebepten bizim haklarımız da elimizden alınıyor. Devlet bize ellerimizin sağlam olduğunu söyleyip akülü araba vermiyor. Belli bir yaştan sonra kollarını da kullanmak zorlaşıyor. Sağlık Bakanlığı bu konularda çok yetersiz. Otobüsler bebek arabaları dolu, engelliye yer yok. İki kişi engelli olarak bir otobüse binemiyorsun. Eşimle birlikte evden çıktığımızda ayrı ayrı binerdik" sözleriyle yaşadıklarını anlattı.

'Kadın olarak engelliler merkezinde bile güvende değiliz'

Gezmek için, İzmir'de Engelliler Merkezi'ne gittiğini söyleyen Arzu, buranın artık özelleştirildiğini ve engellilerin haricinde normal insanların da gelmeye başladığını, engellilerle toplumu ayrıştırmamak için merkezin halkın her kesimine açıldığını belirtti. Merkezin herkese açılarak çok güvensiz bir hal aldığını, eskiden burada çok vakit geçirdiklerini, etkinliklere katıldıklarını kaydeden Arzu, herkesin birlikte olmasının engellileri kötü etkilediğini vurguladı. Arzu son olarak, "Kadın olarak engelliler merkezinde bile güvende değiliz. Adı engelliler merkezi ama sadece engelli ismimiz kullanılıyor. Normal insanlar geldiğinden beri tuvalete girmek bile sorun oluyor. Normal insanlar zihinsel engelli çocuklarla dalga bile geçiyorlar bu parkta. Biz insanlarla kaynaşacaksak herhangi bir yerde olabiliyor. Parkımızda böyle bir şey olmasına gerek yoktu, bu bize kalmış bir şey olmalıydı. Orada da huzurumuz kalmadı. Umarım bir sorunumuz yok ama bize sorun yaratmasınlar yeter diyoruz" dedi.

(mg)