'Devlet yarım bıraktığı hayatların hesabını nasıl verecek'
09:01
JINHA
ŞIRNEX - Daha 13 yaşındayken 60 yaşındaki bir erkekle evlendirilen Ayten Sayacan, yaşadığı tüm zorluklar ve yıllarca maruz kaldığı şiddete karşı büyük bir yaşam mücadelesi verdi. İkinci kez evlenen Ayten, eşi Dikran Sayacan'ı Cizre ablukasında kaybetti. 5 çocuğuyla yine yeniden yaşama başlayan Ayten, "Devlet Botan'da yarım bıraktığı hayatların hesabını nasıl verecek" diye soruyor.
Bursa'da başlayan bir hayat ve ardından zorluklar ve mücadeleyle dolu bir yaşam. Botan'da yarım kalmış bir mutluğu olan Ayten. Anne babası ayrılınca çocukken dedesi ve ninesiyle yaşamaya başlayan Ayten daha 13'ünde "dedem yaşında biri" dediği erkekle evlendiriliyor. Ardından Bursa'dan İdil'e yerleşiyor. Evlendirildiği erkek tarafından yıllarca şiddete maruz kalan Ayten'in çocuk yaşta 3 çocuğu olmuş. Yaklaşık 10 yıl bu şekilde yaşayan Ayten eşi öldükten sonra yeni bir hayata başlıyor. Ölen eşinin ailesi onu Bursa'ya götürüyor ancak Ayten bir süre sonra "Bursa beni barındırmaz Kürdistan'a döneceğiz" diyerek çocuklarını Cizre'ye geliyor. Burada temizlik yaparak yaşamını idame ettirip kendi çocuklarını büyütmeye başlıyor.
İdil'de hastanede Dikran Sayacan ile tanışan Ayten 3 yıl sonra Dikran'la evleniyor. 2 çocuğu olan Ayten, yaşam savaşını sürdüyor. Ayten o günleri şöyle anlatıyor: "Temizlik yaparak çocuklarıma bakmaya başladım. Zaten daha önce de ben bakıyordum aileye. Ev temizliği, halı yıkama gibi işlerde çalışarak ayakta durmaya çalışıyordum. Çabalıyordum, ayakta durmak için." Hayatını kendi istediği gibi yaşamaya çalışırken eşi Cizre'deki saldırılarda 22 Aralık günü katledildi.
'Bizi ölüm ayırdı'
Bu kez eşini devletin onun elinden aldığını belirten Ayten, "Bir gün hastanede ikinci eşimle tanıştım. 3 yıl sonra evlendik. Çocuklarım da Dikran'ı sahiplendi. Ona baba diyorlardı. O da çocukları çok seviyordu. Onun öldüğüne hala inanmıyorum. Çıkıp gelecek, bizi sahipsiz bırakmayacak. Bana hep sizi mutlu edeceğim diyordu. Bizi ancak ölüm ayırır, diyordu. Ve en sonunda da gerçekten de ölüm ayırdı" şeklinde konuştu.
'Eşin vurulmuş, git sokaktan almaya çalış'
Eşinin sara hastası olduğunu ve iğne yaptırmak için evden çıkarak hastaneye gittiği sırada keskin nişancılar tarafından vurulduğunu söyleyen Ayten, "Gitme dedim ama 'iğneleri yapmazsam nöbet geçiririm' dedi ve çıktı. Aralık'ın 22'sinde kandil gecesi evden çıktı. Hastaneye gitti ama gelmedi. 'Bir yerde bayılmış olabilir' dedim ama öyle değilmiş. Sabah olunca Mersin'deki kardeşleri aradılar ve 'eşin vurulmuş, git sokaktan almaya çalış cenazesini' dediler. Haberlerden öğrenmişler onlar da. Şok oldum ve kaldım öylece. İnanamadım. Sordum. Keskin nişancılar vurmuş. Zaten onlardan dolayı kadın yaşlı, çocuk kimse dışarı çıkamıyor. Kimi görseler vuruyorlar" ifadelerinde bulundu.
'Beyaz bayrakla Cizre'den çıkabildim'
Ayten, kendisine eşinin cenazesinin Şırnak'a kaldırıldığının söylendiğini ve kendisinin de çocuklarını yanına alarak "beyaz bayrak"la ilçeden çıkarak Şırnak'a geldiğini dile getirdi. Ayten, "Sonra eşimin cenazesinin Şırnak'a kaldırıldığını söylediler. Ben de çocuklarımı aldım yanıma ve beyaz bayrakla Cizre'den çıkabildim. Şırnak'a geldim ve hastaneye gittim. Orada da yok dediler. Kaçırmışlar cenazeyi. Cizre'ye götürmüşler" dedi.
'Yeter artık çocukları anasız-babasız bıraktığınız'
En küçük çocuğunun daha 40 günlük bile olmadığını belirten Ayten, hikayesini şu sözlerle sonlandırdı: "5 çocuğum var. Biri yeni doğdu. Daha 40'ı dolmadı. Çocuğuna doyamadı. Çocukları da babasız bırakıyorlar. Daha görmeden alıyorlar annelerini babalarını. Gençler ölüyor, çocuklar ölüyor, yaşlılar ölüyor, çocuklar babasız kalıyor. Ne istiyorsunuz bu milletimizden. Ne hakkınız var canımızı almaya. 'Terörist' diyorsunuz insanlar katlediliyorsunuz. Herkes kendi hakkını istiyor. Küçücük çocuğu öldürüp 'terörist' diyorsunuz. Yazık değil mi. Bu son olsun yeter artık çocukları anasız babasız bıraktığınız. Nasıl vereceksiniz bunun hesabını?"
(aı/gc)