Nazife'nin son isteği özyönetimi yaşamak...

09:05

Vildan Atmaca / JINHA

WAN - Kapitalist modernitenin komünal yaşamı bitirdiğini belirten Nazife Yılmaz (92), geçmiş yaşamlarını özlediğini ifade ederek, "Biz eskiden bir bütündük ekmeğimiz, suyumuz, çabamız birdi. Ne zaman şehirlere yerleştik biz artık bizi unuttuk" ifadeleri ile geçmişteki komün yaşamı anlatarak ölmeden önce özyönetimi yaşamak istediğini ifade etti.

Demokrasi ve komün ilkelerle idare edildiği köy hayatından kopup 50 yıl önce Van'ın Erciş ilçesine yerleşen Nazife Yılmaz, geçmişe "ah" çekerek günümüzdeki yaşamda insanın insandan koptuğunu toplumun kaynaşmak yerine birbirine düştüğünü ifade etti. Önceki köy yaşamında insanların dayanışma içerisinde olduğunu ifade eden Nazife, "Günümüzde para olmadan hiçbir dayanışma olmuyor. Sermaye ve para aşkı insanları geleneklerinden koparmış" ifadesine yer vererek, Kürtlerin geliştirdiği öz yönetim modelinde yeniden komünal yaşamla tanışmanın sabırsızlığı içinde olduğunu dile getirdi.

'Ekmeğimiz soframız birdi'

Daha önce yaşadığı köy hayatında halkın iç içe olduğunu söyleyen Nazife, "Bizim ekmeğimiz soframız birdi. Kimin evinde sofra kurulu olsa herkes ordaydı. Ekmeğimizi lokmamızı bölüşmek için adeta yarışırdık. Tarlada olsun, köyde olsun yapılacak her işe her kes koşardı. Kimsenin kimseyi çağırmak gibi bir sorunu yoktu. Köyde yaşayan herkes el birliği ile var olmaya çalışırdı" ifadesine yer verdi. Nazife, köyde bir yoksulun olması durumunda herkesin evinde tarlasında yoksullar için pay ayırdığını belirterek şöyle devam etti: "Sonbaharda elde ettiğimiz hasılatın onda biri yoksulun hakkıydı. Erkekler tarlada topladıkları ürünü hasat ettikten sonra kadına teslim eder, kadın ise bunu eşit bir şekilde ölçtükten sonra eşit paylara ayırırdı. Bu payların içinde yoksulunda payı ayrılır, köyün imamı ya da önde gelen isimleri tarafından yoksullara dağıtılırdı."

'Köy halkı kendi adaletini sağlardı'

Yaşadıkları köyle herhangi bir anlaşmazlığın olması durumunda kişiler arasında tartışmanın büyümemesi için köy büyüklerinin derhal araya girdiğini ifade eden Nazife, "Bu durumlarda bağımsız bir heyet oluşurdu. Kişilerin anlaşmazlığına yol açılan nedenler araştırılır, hangi taraf suçlu ise açığa çıkarılırdı. Köy büyükleri suçlu olan tarafa suçunu kabullendirdikten sonra verilen bir yemekle iki tarafın uzlaşması sağlanılır ve barıştırılırdı. Köy büyüklerini dinlemeyen kişiler köy halkı tarafından dışlanırdı. Düğünlerde taziyelerde herkesin fikri ve görüşü ortaktı. Maalesef günümüzde kimse kimseyi dinlemez oldu. Dayanışma kaynaşma ortadan kalktı artık. İnsanlar sermayenin ve iktidarın talimatları ile yaşamlarını kurmaya çalışıyor. Her ne kadar üstleri başları temiz olsa da kendi evlerinde ya da işlerinde özgür değiller. Bizler tarlada olsun evde olsun neşeyi, konuşmayı eksik etmezdik. Ama şimdi şehirde yaşayan insanların yüzüne bakın, hiç birinin yüzü gülmüyor. Hepsinin ayrı ayrı derdi var" diye konuştu.

'Dayanışma geleneği yok oluyor'

Köy yaşamında bir insanın sorunu olduğunda yada hastalandığında bütün köylülerin o kişinin evine giderek moral vermeye çalıştığını dile getiren Nazife, bugün ise insanların birbirini ölümlerinde bile yalnız bıraktığına dikkat çekti. Nazife, "Birinin maddi durumu kötü olsa, ona yardım edeceklerine ondan olanı da almaya çalışıyorlar. Dostane bir yaklaşım yalanı ile yaklaşıp borç adı altında faizle para veriyorlar. Daha sonra zor durumda olan bu insan bu borcu ödeyemeyince elinde neyi var neyi yok hepsini almaya çalışıyorlar. Kimse kimsenin çoluğunu çocuğunu düşünmüyor. Oysa bizim dönemimizde faize haram derdik. Haramdan ise hep kaçardık. Bir komşumuzun evinin sıvası dökülseydi büyüklerimiz bir araya gelir her kes elini cebine atar bu kişinin evini en iyi şekilde onarırdı" diyerek şimdiki zamanda ise daha çok evlerin yapımı yerine yıkımının söz konusu olduğunu söyledi.

'Keşke özyönetimi yaşamak bana da nasip olsa'

Köy yaşamından koptuktan sonra şehir yaşamına alışamadığını kaydeden Nazife, annesi, babası ve dedesi ile geçmişte yaşadığı komün yaşamı özlediğini ifade etti. HDP ve DBP'nin birçok yerde hayata geçirdiği özyönetim modelinin kendi geçmişindeki yaşamıyla aynı olduğunu belirten Nazife, "Televizyonlarda izliyorum, sanırım bu yaşam adına komün yaşam diyorlar. Geleneklerimizi ve özlemle duyduğumuz bu yaşam biçimi özyönetimde yer alıyormuş. Daha önce bizim köyümüzde yaptığımız gibi, herkes dayanışma içinde olacakmış. Ekmeğini çevrendeki yoksul insanlarla paylaşabilecekmişsin. Söylediklerine göre insanlar kendi meclislerini kuracak ve kendi kararlarını kendileri verecekmiş. Bu ne kadar güzel olur. Keşke özyönetimi yaşamak bana da nasip olsaydı" diye belirtti.

(dc/mg)