Zorunlu göçten kentsel dönüşüme bir başkaldırış hikayesi…

09:00

JINHA

İSTANBUL - Topraklarının, anadilinin, kimliğinin elinden alındığını söyleyen Güler Bozyel, mahallesi Gülsuyu'na yönelik saldırıları anlattı. Köyünden zorunlu göç ile çıkan ve şimdi de modern zamanların zorunlu göçü 'kentsel dönüşüme' karşı direnen Güler, "Yoksulluk ve ezilmişlikle mücadele eden, duyarlı, emekçi güzel insanların oturduğu Gülsuyu'nda her kapının arkasında bir hikâye var. Farklı etnik kimliklerden ve mezheplerden insanların bir arada dayanışma içinde yaşayabildiği bir yer" diyor.

İstanbul'un Maltepe ilçesine bağlı Gülsuyu Mahallesi; gerek konumu itibari ile gerekse zorunlu göç Kürdistan'dan gelen ailelere yuva olması itibari ile rantçıların, çetelerin ve devletin her zaman hedefinde olan bir gecekondu mahallesi. Mahallenin girişinde başlayan ırkçı duvar yazıları belli bir mesafeden sonra yerini devrimci yazılamalara bırakıyor. Mahallenin içine giremeyen ve birkaç duvarda kalan faşizan söylemler, tıpkı mahalle halkının dili ve etnik kimliği üzerinde başarıya ulaşamayan asimilasyon politikalarına benziyor… Dersim'den zorunlu göç ile Gülsuyu'na gelen ve 30 yıldır mahallede oturan Güler Bozyel'in hikayesi ise ne kentsel dönüşüme ne de 'kültürel dönüşüme' boyun eğmeyen kadınların tavrını yansıtıyor.

'Bir kadın olarak boyun eğmem'

Dersim'den sürgün edilerek İstanbul'a gelen Güler, çocukluğu boyunca kentin yoksul mahallerinde yaşam mücadelesi veriyor. Devletin Kürt halkından önce topraklarını, ardından dilini ve kimliğini, yetmeyince evlatlarını aldığını belirten Güler, "Bir anne bir kadın olarak ben artık buna boyun eğmem" diyerek, Dersim'den Gülsuyu'na mücadelesini sürdürüyor.

'Annem ninnileri kendi dilinde söylemiş'
Zorunlu göçe tabi tutulan her insanın yüreğinde oluşan kimlik ve dil sancısını bizlerle paylaşan Güler bir anısını ise şu sözlerle anlatıyor: "Bir dönem yerimizden yurdumuzdan edildik. 1 Mayıs'ta Elazığ'daydım. 6-7 yaşlarındaydım amcam hızla eve gelmişti yaralandığını gördüm hala hafızamda. Neden? Bu nedenlerin cevabını kendime şimdi verebiliyorum. Anneme hep şunu söylüyordum, 'Kürt'üz ama ben kendi dilimi neden konuşamıyorum.' Annem bana ninnileri kendi diliyle söylemiş oysa. Bunun ezikliğini ve travmasını yaşadım."

'Gülsuyu mücadeleyle kazanıldı'

Güler çocukluğundan kalma travmalar ile yaşamını sürdürürken zamanında topraklarını, köylerini elinden alan devlet şimdi de yaşadığı mahallede kentsel dönüşüm yapmak istiyor. Halkın mahallede 30 yıllık bir mücadele verdiğini söyleyen Güler, "Yoksulluk ve ezilmişlikle mücadele eden, duyarlı, emekçi güzel insanların oturduğu Gülsuyu'nda her kapının arkasında bir hikaye var. Farklı etnik kimliklerden ve mezheplerden insanların bir arada dayanışma içinde yaşayabildiği bir yer" diyerek tanımlıyor mahalleyi.

'Halkın derdi barınma devletin ise rant'

Şehirlerde ki sınıfsal uçurumu gözler önüne seren Gülsuyu'nu, "Bir tarafımız gecekondu bir tarafımız devasa bloklarıyla, binalarıyla şehirler" cümlesi ile tarif eden Güler, "Yaşadığımız bu yer elimizden alınıp zenginlere peşkeş çekilmek isteniyor. Artık yerimizden yurdumuzdan göç edilmek istemiyoruz. Her seçimde 'tapularınızı vereceğiz' vaadiyle gelip oy aldıktan sonra tapularımızı vermiyorlar ve bizi buradan sürgün etmeye çalışıyorlar. Bizim sadece barınma gibi bir derdimiz var onların ise rant" diye anlatıyor.

'Halk birlikte yaşayabiliyor, ortak bir mücadele yürütebiliyor'

Halkın hem devlete karşı hem de çetelere karşı mücadele ettiğini hatırlatan Güler, çok yönlü bu saldırılara karşı tepkilerini ise şu şekilde dile getiriyor: "Bir anda bu halkı yok edemeyeceğine göre bunu çeteleşmeyle, farklı düşünce ve mezhep çatışmalarıyla yapmaya çalışıyorlar. Gülsuyu halkı ezilmiş bir halk olduğu ve hep mücadele ettiği için, devlet ve çete birlikteliği ile yoğun baskılar uygulandı. Gençler düşünmesinler, ne yaparlarsa yapsınlar mantığıyla mahalleye uyuşturucu sokuldu çeteleşmenin zemini oluşturuldu. Devletin silahlandırdığı çeteler çocuklarımızı öldürdü. Bu çeteleşmenin içindeki gençlerde bizim fakir fukaranın çocuklarıdır. Onları bu hale getiren devletin kendisi. Halkı korkutup buraları boşaltmak istendi. Buradaki halk birlikte yaşayabiliyor, ortak bir mücadele yürütebiliyor. Bu nedenle buradaki halkı dağıtarak halk üzerinde egemenlik kurmaya çalışıyorlar. Aynı zamanda bizleri bu mahalleden çıkartıp asimile etmeye çalışıyorlar. Buna rağmen mücadelesini bırakmadı Gülsuyu, çeteleşme az da olsa durduruldu."

'Gülsuyu halkı direnmeye devam eder'

Gülsuyu halkının, kadınıyla genciyle kendi savunmasını geliştirerek çetelere fırsat vermediğini kaydeden Güler son olarak boyun eğmeyen tavrı ile şöyle sesleniyor: "Gülsuyu halkı mücadele ederek, bedel ödeyerek buraya yerleşti, bu toprakları kazandı. Hiç kimse Gülsuyu üzerinden rant kazanmaya çalışmasın. Gülsuyu halkı direnir direnmeye de devam edecektir."

(ce/ck/mg)