Trans mahpuslar için giysi bankası: Bir dilek tut

09:11

JINHA

ANKARA - Türkiye'nin ilk transeksüel hakları derneği Pembe Hayat LGBTT, 2008 yılında Ankara’da transfobik nefret cinayetiyle katledilen Dilek İnce’nin anısına, onun adını taşıyan bir giysi bankası oluşturdu. Yaklaşık 2 senedir hem trans mahpuslarla mektuplaşan, hem de özellikle mahpus trans kadınların ihtiyaçlarını karşılamak üzere giysi bankası oluşturan dernek, “Bir dilek tut, insanlık olsun” diyerek giysi bankasına çağırıyor.

Transeksüellere yönelik ayrımcılık, nefret suçları, şiddet ve toplumsal dışlanma gibi konularda projeler üreten ve doğrudan destek hizmeti sunan Türkiye'nin ilk transeksüel hakları derneği Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, translarla dayanışmasını her alanda sürdürmeye devam ediyor. Pembe Hayat’ın bunlardan en önemli dayanışma örneği de hapishanelerdeki trans kadınlarla mektuplaşılması ve Dilek İnce Giysi Bankası’yla destek sunulması.

Katledilen Dilek İnce anısına

Pembe Hayat, 2006 yılında Eryaman'da bulunan transların şiddete uğraması, evlerinden atılmaları, çeteler ve polis tarafından tehdit edilmeleri ve öldürülmeleri ardından kuruldu. Giysi bankasının ismi de, 2008 yılında Ankara’da Etlik bölgesinde transfobik nefret cinayetiyle katledilen Dilek İnce’nin anısına verildi.

Dernek, Dilek İnce Giysi Bankasını özellikle cezaevindeki trans kadınların ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturdu. Yaklaşık iki senedir özellikle cezaevindeki translar dahil olmak üzere, ihtiyacı olan herkes için kapısı açık olan Dilek İnce Giysi Bankasıyla Pembe Hayat aktivisti Demhat Aksoy ilgileniyor.

Trans mahpuslarla mektuplaşılıyor

Hem trans mahpusların durumunu hem de giysi bankasını JINHA’ya anlatan Demhat, derneğin transların Türkiye’de var oluşlarının politikasını üreten bir ses olduğunu söylüyor. “Toplumla etkileşime girdiğin zaman ikili cinsiyet sisteminin sokakta olma halini kırabiliyoruz” diyen Demhat, dernekte genellikle trans mahpuslar üzerine çalışmalar yürütüyor. Dilek İnce Giysi Bankası da bu çalışmanın en büyük adımı. Giysi bankasından önce hapishanelerde bulunan başta translar olmak üzere LGBTİ’lerin yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Şu anda 50’ye yakın trans kadınla , 10 natransla ve 20’ye yakın eşcinsel erkekle mektuplaşıyoruz. Onlara kıyafet desteğiyle birlikte manevi bir destek sunuyoruz. Onların hapishanede cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı uğradıkları ayrımcılıkla ilgili hukuki destek sunuyor ve yanlarında bulunuyoruz. Ya koşulların değişmesi için uğraşıyoruz, ya da arkadaşlarımız başka hapishanelere sevki için çabalıyoruz. Bu konuyla ilgili STK ve kamu kuruluşlarıyla ortak hareket ediyoruz.”

O mektuplarda neler yazılıyor?

Trans mahpuslardan gelen her mektup iç açıcı olmadığını belirten Demhat, özellikle trans kadınlardan gelenlerin çok ağır olduğunu söylüyor. “Hapishanede kadın olmak zaten zor, ‘öteki’ kadın olmak daha da zor olabiliyor” diyen Demhat, trans kadınların haspihanelerde yaşadıkları ayrımcılığı şöyle aktarıyor: “Oradaki görevliler tarafından tacize veya tecavüze uğrayabiliyorlar. Esra birkaç defa tacize uğradığını belirtmişti, erkek koğuşuna alınmıştı. Kahretsin ki, dünya ikili cinsiyet sistemi üzerine kurulu bir dünya olduğu için ve Türkiye’de pembe ve mavi kartlara göre cinsiyetin belirlendiği için görüntüne göre değil, kimliğine göre bir koğuşa gönderiliyorsun.”

‘Bir nefret savaşı var’

Aslında trans kadının erkek koğuşuna alınmasındaki başka sebepleri de olabildiğini söyleyen Demhat, bir nefret savaşı olduğunun altını çizerek, “Tacize, tecavüze uğrasın, psikolojisi bozulsun mantığı olabilir. Psikolojik savaşın LGBTİ mahpuslar için biraz daha yoğun, sert ve çizgilerin net olduğu bir yer oluyor hapishane. Tecrite alabiliyorlar. Bir nefret savaşı var. ‘Sen benim istediğim kimlikte yaşamazsan sana gösteririm’ diyor. Kötü muameleye maruz kaldıkları yerlerden sevk istiyorlar, sevk kararının verilmesiyle sürecin hızlanması için çabalıyoruz. Onların bir yolu ve yaşamı var, bu duruma sen de ortak oluyorsun. O trans senin hayatının bir parçası oluyor ve sen de onun hayatının bir parçası oluyorsun” diyor.

‘Bir dilek tut, insanlık olsun’

Peki Dilek İnce Giysi Bankası nedir? İki senedir, özellikle cezaevindeki translar dahil olmak üzere, ihtiyacı olan herkes için bir banka. Sloganı ise “Bir dilek tut, insanlık olsun.”Demhat’a göre mektuplardan yola çıkarak banka yalnızca kıyafet desteği de sunmuyor. Demhat, giysi bankasının kimlerin ihtiyacını giderdiğine dair şunları aktarıyor:

Kobanê için 10 çuval

“Dilek İnce Giysi Bankası sadece translarla da dayanışmıyor. 20 Temmuz’da Kobanê’ye gidecek olan arkadaşlara, kadınlar ve çocuklar için Dilek İnce’den 10 çuvala yakın kıyafet ile 3 çuvala yakın oyuncak toplayıp göndermiştik. Bankadan yalnızca translar ve LGBİ’ler değil, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği, ırkı, dini fark etmeksizin herkes yararlanabiliyor. İhtiyaç sahibi herkes buradan giysi alabilir. İnsanlar burada kullanmadığı kıyafetleri, kullanılabilecek kıyafetleri temizleyip bize yollayabiliyorlar.”

Giysi Bankası Pembe Hayat’ta

Giysi bankasında hemen hemen bütün ihtiyaçlar yer alıyor. Bankaya katkı sunmak isteyenler salı, çarşamba ve perşembe günleri 10.00 ile 18.00 saatleri arasında Pembe Hayat Derneği’ne ulaşabilir. Kıyafet bağışında bulunabilir ya da eşyaların düzenlenmesine yardım edebilir.

Dilek İnce kimdir?

Dilek İnce, “Eryaman Olayları” olarak bilinen, Ankara’nın Eryaman bölgesinde ikamet eden transların sürülmesi davasında şikâyetçi olan transseksüellerden birisiydi ve aynı zamanda tanıktı. Ankara, İzmir ve İstanbul’da Dilek İnce’nin öldürülmesini protesto eden örgütler, “Transseksüel Dilek İnce’yi başkentte pompalı tüfek ile vurarak kimler öldürdü ve katilleri bulunacak mı?” diye sormuşlardı.

(sy)