Belkısa betonlara karşı anılarını, toprağını koruyor

09:06

JINHA

AMED – Kuşatma, karakol, kamulaştırma ile geçmişlerinin ellerinden alınmak istendiğini bilen Surlu kadınlar, direnişini bırakmıyor. Evinin önünde karakol yapımına başlanan Belkısa da “Geçmişimizi yok etmeye çalışıyorlar. Bunlar gelip geçici, 100 karakol da yapılsa evimi bırakmam” diyor.


Kürdistan’daki savaş politikalarıyla birlikte kuşatma altına alınan ilçelerden olan Sur’un en önemli özelliklerinden biri de yaşayanların hala toplumsal bağlarla birbirlerine bağlılığı, paylaşım ve birliktelik. Tek katlı avlulu evlerinden çıkmak istemeyen kadınların mücadelesi, modernitenin kalabalık binalarda kendilerine sunduğu yalnız ve birbirinden kopuk yaşama karşı. İlçelerine yönelik saldırıyı, sadece fiziksel bir kuşatma olarak değil, birlikte ördükleri dayanışmaya karşı bir savaş olarak gören kadınlar, bu yüzden Sur’u bırakmıyor.

‘Tek amaçları bizi Sur’dan çıkarmak’

Sur’un anlamını en iyi orada yaşayan kadınların hikayeleri anlatıyor. Evinin önünde karakol yapılan Belkısa Aykut anlatıyor Sur’u. Alipaşa Mahallesi’nde yaşayan Belkısa, 30 yıldır burada. 15 gündür evinin önünde bir inşaat var. Karakol inşaatı. Daha önce TOKİ tarafından alınmak istenmiş Belkısa’nın evi ama kabul etmemiş. Karakolun tek amacının kendilerini Sur’dan çıkarmak olduğunu söyleyen Belkısa, “Geçmişi yok etmek istiyorlar” diyor.

‘Her beton geçmişimi yok ediyor gibi’

“Parayla anılarımızı satın alamazlar” diyen Belkısa, evini asla, hiçbir şekilde, hiç kimseye vermeyeceğini üstüne basa basa tekrarlıyor. Kepçelerin önüne geçip yine de evini vermeyeceğini anlatan Belkısa, “Burası benim tarihim, vatanım, verdikleri parayla anılarımızı satın alabileceklerini mi sanıyorlar? Burada 15 güne yakındır bu karakol yapılıyor gözümün önünde. Her gün nasıl yükseldiğini, ne kadar yol kat ettiklerini izleyip görüyorum. Sanki attıkları her betonla birlikte geçmişim yok oluyor. Bu karakollarla geçmişimizi yok edip, gelecekteki hayatımıza dahil olmak istiyorlar" diye tepkisini dile getiriyor.

Saldırılar nedeniyle bir süre ayrı kaldığı evine döndüğünde taşlarını öptüğünü dile getiren Belkısa, “100 karakol yapılsa bile gitmem. İstedikleri bunlarla bizi korkutup kaçırmak, ama ben burada gözlerimi dünyaya açtım. Buradan çıktığım an ölürüm. Kumu toprağı her şeyiyle burası benim vatanım” diyor.

'Karakolla her gün ölümle burun buruna olacağız'

Kadınların kendi hatıraları ve Sur’un anılarının yok olmasını istemediklerini aktaran Belkısa, “Burada her gün kapımın önünde anılarımın nasıl yok olduğunu ve hayatımın gelecekte ne kadar kötü olacağını düşünmekle geçiriyorum. Daldığım düşüncelerden beni, karakolların demirlerine attıkları matkap sesleri uyandırıyor” diyor.

Bir polisle diyalogunu aktararak yaşananları özetleyen Belkısa şöyle konuşuyor: “Geçen buradan olan bir polise sordum neden yapıyorsunuz diye ‘sizi korumak için’ dediler. Benim de cevabım şu oldu ‘bizi neden kimden korumak için yapıyorsunuz? Ben burada evimde tek kalıyorum. 55 yaşımdayım. Zaten bu karakolla birlikte her gün ölümle burun buruna olacağız. Ne istiyorlar onlarla birlikte insanların ölmesini mi?”

(mm/gc)