Direniş kalesinin karşısında yaşam çadırları

09:00

JINHA

ŞIRNEX - Dağların üzerine kurulu ve 67 gündür bir direniş kalesi gibi duran Şırnak'ın karşısında kurdukları çadırlarda yaşayan yurttaşlar, Şengal'den koparılmaya çalışılan Êzidî halkı gibi bu kamplarda hayatı kurmaya çalışıyor. Bir taraftan çadırları kuran yurttaşlar dumanlar arasında kalan evlerine bakarak, geri dönüş yolunu bekliyor.

Şırnak, dağlar üzerine kurulu tarihteki kale şehirlerini anımsatan bir şehir. Şimdilerde üzerinden eksilmeyen bombardıman, duman ve ateşlere karşı ayakta durmaya çalışan bir direniş kalesi. Bir helikopter kente doğru giderken, diğer bir helikopter geri dönüyor. Patlama sesleri ve ardından yükselen toz bulutu hiç eksilmiyor.

Şengal'den Şırnak'a…

Kentin büyük bölümünde yaşayan yurttaşlar, ağır saldırılar karşısında kentten göç etse de topraklarından çok da uzaklaşmadan civar köylere yerleşmeye devam ediyor. Bu yerlerden biri de merkeze bağlı Afet Evler Mahallesi. Onlarca aile tam Şırnak'ın karşısında bulunan bu tepeye çadırlarını kurarak yaşamı yeniden kurmaya çalışıyor. 3 Ağustos 2014'te DAİŞ'in Şengal'e saldırısının ardından Êzidîler göç yollarına düşmüştü. Başta Şengal dağı olmak üzere gittikleri tüm alanlarda kurulan kamplarda hem saldırının bıraktığı yaraları sarmaya çalışmış hem de yaşama tutunmuşlardı.

'Ferman rakırin ser me'

Şimdi devlet güçleri tarafından yakılıp yıkılan, yıkımın tozlarının Mezoptamya'ya yayıldığı işte bu kentin karşısına çadır kuran Şırnaklılar da mücadelesini sürdürüyor. Tıpkı Êzidî kamplarında olduğu gibi kampta günlük yaşamı kurmaya çalışan kadınların ilk sözü, "Ferman rakırin ser me" oluyor. Bir taraftan erkekler ellerinde çekiçler, tahtalar ile çadır direklerini dikerken küçük çocuklar da etraflarına toplanmış yardım etmeye çalışıyor.

Kadınlar yaşamın kurucuları…

Hayatın her alanında olduğu gibi kadınlar yine kampın kuruluşunun öncülüğünü yapıyor. Bir taraftan belediyenin itfaiye ile yolladığı suyu elindeki kaplara dolduruyor, bir taraftan bulaşık ve çamaşırları yıkıyor. Bazı kadınlar yemek yapmakla meşgul olurken bazıları da yaktıkları sac üzerinde hem su kaynatıp hem de ekmek pişirmeye çalışıyor. Yine bu yaşamın toz bulutu içinde kaybolduğu alanda kadınlar ulusal kıyafetleriyle, renkleriyle tüm saldırılara rağmen nasıl ayakta durulabileceğini anlatıyor.

Yurttaşların bir bölümü belediye tarafından ayarlanan çadırları kurarken diğer bölümü de tahta ve brandadan yaptıkları çadırları düzenlemeye çalışıyor. Oldukları topraklarından kopmak istemeyen yurttaşlar, evlerinden göç ederken temel ihtiyaçlar dışında pek bir şey getirmemiş. Çadırların içinde bir tarafa yataklar dizilirken bir taraftan da bebeklerin beşikleri ve erzakları bulunuyor.

Çocuklar yaşamın gülen yüzleri

Çocuklar yine her yaşam alanının ana enerjisi olduğu gibi bu kampta da aynı durumu koruyorlar. Çoğu neden kentlerinin karşısındaki bu mahalleye yerleştiklerini anlamıyor olsa da ya itfaiye aracının başında su taşıyor ya oyun oynuyor. Yüzlerinden gülüşleri eksik olmayan çocuklar geleceğin umut tohumları gibi duruyor.
Çadırlarda da Kürt halkının genel özellikleri değişmemiş durumda. Çadırlarının yanında yaylalarda kurulan kamelya benzeri yarı açık çadırlar kurulurken kapısında tavuk ve civcivlerini besliyorlar. Bir taraftan da yurttaşlar her gelen misafirlerini tüm koşullarına rağmen iyi ağırlamaya çalışıyor, doldurduğu çay ve ayranları ikram ediyor.

Güneş panelleriyle elektrik ihtiyacı gideriliyor

Su ihtiyacının dışarıdan karşılandığı kampta elektrik için de yurttaşlar kendilerince çözümler bulmuş durumda. Neredeyse tüm çadırların önünde duran güneş panelleri ile yurttaşlar hem akşamları aydınlanmak için kullandıkları ışıldakları, telefonlarını ve radyolarını şarj ediyor.

Herkesin gözü direnişte

Çadır kampının kurulması için hummalı çalışma devam ederken genç, yaşlı herksin gözü kulağı Şırnak'ta. Geçen helikopterleri izleyen yurttaşlar, büyük bir acı ve merak içinde nereye ve ne için gittiklerini soruyor. Neredeyse herkes evlerinin yapılan bombardımanda yıkıldığını bilse de evlerine döneceği günü bekliyor.

(ekip/dm/gc)