Bingöl'de Roman kadınlar yoksulluk, hastalıkla yüz yüze
09:00
Şehriban Aslan/JINHA
ÇÊWLÎG - Yıllardır yaşadıkları kentlerde ayrımcılığa ve ötekileştirmeye maruz kalan Roman yurttaşlar, Bingöl'de birçok sorunla yüz yüze. İşsizlik ve yoksulluğun yanı sıra evleri ellerinden alınacak kadınlar, bir de kirli akan dere nedeniyle hastalıklarla yüz yüze.
Yaşadıkları her yerde ayrımcılık ve ötekileştirmeyle karşı karşıya kalan Romanların tek talebi eşit yurttaşlık. Ancak Türkiye ve Kürdistan kentlerinden yaşayan Romanlar yaşam koşullarının hiçbir zaman değişmemesinden, buna yönelik bir çaba gösterilmemesinden, kendilerine karşı ayrımcılıktan şikayetçi. Eğitim, istihdam, sağlık, barınma gibi temel insan hakları konusunda deyim yerindeyse kaderine terk edilen Romanlar Bingöl'de de aynı koşullarda yaşıyor.
Bingöl merkeze bağlı İnönü Mahallesi'nde yaşayan Roman yurttaşlar mahallelerini yanından akan kirli dere nedeniyle hastalıklarla yüz yüze. Hijyenik olmayan çevre koşulları böceklerin de çıkmasına neden olurken, mahallelerinin etrafı da yüksek apartmanlarla git gide kapanıyor.
'Devlet istediği zaman bizi çıkarır'
Yaşadıkları ayrımcılık yetmez gibi bir de erkek baskısına maruz kalan Roman kadınlar, sorunlarını anlatırken ismini vermeye dahi çekiniyor. Yaşadıkları evin sürekli nemli ve rutubetli olduğunu söyleyen bir kadın "Yaşadığımız evlere ev demeye bin şahit gerekir. Kışın çok soğuk oluyor. Bingöl'ün kışını herkes bilir, yağan tüm kar ve yağmur olduğu gibi evin içine sızıyor. Bazılarımızın astımı, bazılarımızın bronşit, bazılarının ise nefes alma problemi var fakat yine de bu rutubetli evlerde yaşıyoruz, yaşamak zorunda kalıyoruz" diyor.
'Evimiz yıkılacak nereye gideceğiz'
Evlerinin bulunduğu arazinin vakıf arazisi olduğunu, devlet tarafından alınacağını, maddi açıdan da zorluk çektiklerini belirten kadın "Romanlar sadece Bingöl'de değil bölgede ve Türkiye'nin her yerinde aynı zorluğu çekiyor. Aynı yaşam standartlarına sahip oluyor. Yaşadığımız yerler bizim değil, devlet istediği zaman bizi çıkarır. Zaten önümüzdeki günlerde buralar yıkılacak, yıkıldığı zamanda nereye gideceğiz biz de bilmiyoruz. Yaz olunca dağda bayırda kalabiliyorsun fakat en büyük zorluğu kış geldiğinde yaşıyoruz. Paramız olsaydı sadece kaldığımız yeri satın alırdık, göçebe gibi yaşamamıza gerek kalmazdı. Herkes bizim keyiften göçebe yaşadığımızı sanıyor. Fakat bu kadar çocukla beraber yerin yurdun olmadan göçebe hayatını yaşamak ne kadar keyif verici olabilir ki?" diyor.
'Dere kokusu rahatsız ediyor'
Evlerinin yanından geçen Çapakçur Deresi de kirliliği nedeniyle hastalık saçıyor. Derenin kötü bir koku yaydığını belirten kadınlar, kokunun evlerin içine sindiğini anlatıyor. Dereden sivrisinek ve böceklerin gediğini belirten kadınlar, "Yıllardır derenin temizleneceği söyleniyor, biz de bekliyoruz belki temizlenir" diye ekliyor.
(gc)