Süryani Kadınlar Topluluğu tarihten nefes alıyor

09:12

JINHA

MÊRDÎN- Süryani kültürünü yaşatan ve devam ettiren kadınlar, Süryani Kadınlar Topluluğu adıyla geçmişin öğretilerini günlük yaşamlarına davet ediyor.

Herhangi bir resmiyete ve derneğe ihtiyaç duymadan "Süryani Kadınlar Topluluğu" adıyla bir araya gelen Süryani kadınları daha yakından tanımak için 570 yılında yapılmış olan tarihi Süryani Kırklar Kilisesi'nde Pazar ayinindeyiz. Besmo'nun (buhurun Süryanice adı) kiliseye sinmiş güzel kokusu ve koroda erkeklerle dönüşümlü okunan ilahilerde yükselen etkileyici kadın sesleri… 29 bin kelimeye sahip Süryanice'nin muazzam güçlü tınısıyla kilisede ilahi okuyan Süryani kadınlarının sesi, kuru ve susuz toprağı çatırdatarak yükseliyor. Geçmişten gelen bu sesle kadınlar, kadim bir halktan yalnızca 80 aile kalmış Süryani cemaatine sesleniyor.

Kırımlardan ve kıyımlardan geçmiş Süryani halkının Pazar ayininin Süryanice değil de Türkçe devam etmesi, baskın olan Türk-İslam kimliğiyle bölünmeye devam ediyor. Suriye'de yaşamını yitirmiş olanlar anılıyor. Başpapazın vaazı ve ayin bitiminde taziyelerin kabulünün ardından kilisenin avlusunda kendilerine ayırdıkları bir oda da bir araya gelip Süryani kahvesi içen kadınların sohbetine konuk oluyoruz.

'Eski tat yok…'

Önceki zamanlarda ilişkilerin büyüklere bağlı olduğunu dile getiren Türkan Dönmez, "Onlar ne söylerse peşinden giderdik. Bize sevgiyle söylüyorlardı, biz de kırıcı olmuyorduk" diyor. Mardin'in eski evlerinden büyük avlulu bir evlerinin olduğunu ve eski günleri anlatan Türkan, "Geniş avluyu salon olarak kullanırdık. Düğünlerde masalarımızı kurar yemeklerimizi hazırlar, içkimizi koyardık sofraya. Bir tarafta çalgıcılarımız olurdu. Şimdi adetlerimizde değişti tabi. Eski tat yok" diyor.

'Sevgimizi aktarıyoruz'

"Papazımız her Pazar günü ayrı bir ayeti açıklıyor bize" diyen Türkan, ayin bittikten sonra kilise ile aynı avludaki bir odada toplandıklarını söylüyor. Yaşlıların evden çıkamadığını, evlerin uzak olması ve günlük sorunlar derken görüşme fırsatı bulamadıklarını kaydeden Türkan, "Kiliseden çıkınca buraya gelip sohbet ediyoruz, sevgimizi aktarıyoruz birbirimize. Hiçbirine kötülük gelmesini istemiyoruz. Burada kaynaşıyoruz aynı zamanda. Birinin doğum günü var, biri hastalanmış ya da bir bebek doğmuş burada öğrenip evlerine gidiyoruz" diyerek bir araya gelmenin önemini anlatıyor.

'Yeter ki ağzımızdan kötü bir laf çıkmasın'

Bugüne kadar Müslüman halkla sevgi ve hoşgörü içinde yaşadıklarını aktaran Türkan, "Yeter ki ağzımızdan kötü laf çıkmasın, başkalarını tehdit etmeyelim ve zarar vermeyelim" diyor.
Dikkatimizi çeken kolundaki 2006 tarihinin yazılı olduğu haç dövmesinin hikâyesini anlatan Türkan, "Bu tarih bizim Kudüs'e gidişimiz. İsrail'de Hz. İsa'nın büyüdüğü, dolaştığı ve sonra da çarmıha gerildiği yerleri ve manastırımızı ziyaret edip dualar ettiğimizde hacı oluyoruz. Hacı olmanın şartları da var tabi. Bizim için kutsal bu yerde, bu haç dövmesini yapmaya hak kazandık" şeklinde açıklıyor.

'Kadınlarla birlikte toplanıp sohbet ediyoruz'

Kadınlarla birlikte burada toplanıp kahve, çay içip sohbetler ettiklerini söyleyen Şimuni Akyüz, siyah dantel eşarbı, hafif kırlaşmış ortadan ikiye ayırdığı saçları, yüzündeki gamzeli tebessümü ve yüz hatlarıyla klasik bir Süryani kadın. Süryanice bilen Şimuni, Mardin'deki Süryanilerin Süryanice bilmemesini şu şekilde anlatıyor: "Ben köyde büyüdüğüm için Süryanice öğrendim. Midyat ve köylerinde hep Süryanice konuşulur. Evde konuşulunca çocuklar da öğreniyor. Küçük torunum şimdiden benim gibi Süryanice konuşuyor. Ama Mardin'deki Süryaniler, Arapça ve Türkçe konuşuyor."

'Kadınlar da birbirlerini sevsinler'

Mayıs ayında kadınlar olarak Meryem Ana'ya dua ettiklerini söyleyen Ayten Sağlamoğlu," Mayıs ayında Meryem anaya dua etmemizin nedeni ekim ve bereket ayı olmasındır. Aynı zamanda da kadınların sevgisi için dua ediyoruz. Nasıl ki Meryem Ana'yı sevdik, bizim kadınlar da birbirlerini sevsinler. Eğer ki yardıma muhtaç bir kadın var ise ona yardım edin ve sevin" şeklinde ifade ediyor. Duanın, "Selam sana, Ey Meryem! Kadınlar arasında mübareksin" şeklinde olduğunu söyleyen Ayten, "Burada kadınlarla birlikte olmak mutluluk veriyor bize. Biz bütün kadınları göremiyoruz, kiliseye geldiğimiz zaman bir araya gelip birbirimizi görmüş oluyoruz. Burada sohbet ediyoruz, zaten inanç olarak Hristiyanlığın anlamı 'sevgi' dir. Biz Hristiyanlığı din, olarak değil bir sevgi olarak görüyoruz" şeklinde belirtiyor.

'Kadınlardan oluşan tiyatro grubu'

Ermeni Florans Orundaş ise birçok mesleği bir arada icra eden yetenekli bir kadın. Florans, birlikte yaptıkları etkinlikleri bize şu şekilde aktarıyor: "Mayıs ayında bütün kadınlarla birlikte dualar ediyor, ilahiler söylüyoruz. Sadece kadınlardan oluşan tiyatro grubumuzla oyunlar sergiliyor, birlikte pikniğe gidiyoruz. Haziran ayında ise kadınlarla birlikte imece usulü çalışarak şehriye kırıyoruz. Ve yaptığımız her şeyi aramızda paylaştırıyoruz."

(ce-ea/ck/gc)