AFAD'dan yansıyanlar buz dağının görünen yüzü

09:03

Ruken Tuncel/JINHA

DILOK - Suriye'deki savaştan 4 yıl önce kaçarak Türkiye'ye gelen kadın sığınmacı, AFAD kamplarının basına yansıtıldığı gibi olmadığını belirterek, "Kamp yaşamının zorluğunu en çok kadın ve çocuklar yaşıyor. Kamplar bildiğiniz gibi değil" dedi.

Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınanların devlet tarafından yerleştirildiği AFAD kampları her gün yeni bir skandal ile basında yer alıyor. Çoğu kez tecavüz ve hak ihlalleriyle gündem olan AFAD kampına ilişkin konuşan Suriyeli kadın sığınmacı kamp yaşamını ve zorluklarını JINHA'ya anlattı.

Islahiye'deki AFAD kampında kalan ve güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen Suriyeli kadın, özellikle çocuklar ve kadınlar için kamp yaşamının oldukça zor olduğunu söyledi. Çocukların bütün yaz boyunca salgın hastalıklara yakalandığını vurgulayan kadın sığınmacı, kampta bir tane doktor bulunduğunu ve doktorun yetersiz kaldığını belirtti. Kamptaki kadınların hemen hepsinin kist, idrar yolları enfeksiyonu gibi kadın hastalıklarına yakalandığını belirten kadın, kendisinin de bu şekilde 4 ay boyunca sancı yaşadığını ve en sonunda ameliyat olmak zorunda kaldığını ifade etti.

'Çocuklar salgın hastalıklara yakalanıyor'

Çadırlarda genellikle iki ailenin bir arada kaldığını ifade eden kadın, "4 yıl önce Türkiye'ye geldim. Geldiğim günden bugüne de kampta kalıyorum. Küçücük çadırlarda iki aile bir arada 10-15 kişi kalıyoruz. Ben 4 yıldır yaz kış fark etmiyor, sıcak su aktığını görmedim. Çocuklarımı su ısıtarak yıkıyorum. Eşimde hep soğuk suyla yıkanıyor. Sürekli sularımız kesiliyor, aktığı zamanlarda da çok pis akıyor. Çoğu zaman çamaşır suyu gibi kokuyor. Elbiselerimize geldiğinde de rengini değiştiriyor" dedi.

Ayrıca kampın tuvaletlerin sürekli bozuk olduğuna dikkat çeken kadın sığınmacı, bu nedenle kamp içinin lağım koktuğunu ve çocukların hepsinin salgın hastalıklara yakalandığını vurguladı. Kadın, bu sorunları kamp müdürüne iletmek için görüşme talep ettiklerinde ise; müdürün kendileriyle görüşmediğini, güvenlik görevlileri üzerinden sorunlarını aktarabildiklerini fakat kendileri geri dönüş yapılmadığını söyledi.

'Milletvekillerine her şey güzel gösteriliyor'

Kadın sığınmacı kamp yaşamının basına aktarıldığı gibi olmadığına vurgu yaparak şöyle konuştu: "Buraya milletvekili heyetleri geldiği zaman her şey çok güzel gösteriliyor ama kamplar bildiğiniz gibi değil. Heyetler gelmeden günler öncesinde temizlik yapılıyor. Sakıncalı olacağını düşündükleri her şeyi ortalıktan kaldırıyorlar. Bulaşıkları yıkadığımız yerlerde ayak yıkanıyor, diş fırçalanıyor, bazıları çamaşır yıkıyor. Başka yer yok hepsi bir yerde yapılıyor. Hep pislik hep hastalık. Burada çalışan hiç kimse bize değer vermiyor, söylediklerimizin hiçbir kıymeti önemini yok. Güvenlikler kötü davranıyor. Buzdolabılar bozuk söylüyoruz, 'kaymakamdan yapılması için talimat vermedi' diyorlar. Yeni fırın almıştım. Şimdi fırınlarımız kayıp, birçok kişinin fırınları eşyaları böyle kayboluyor."

'Kamp içindeki marketlerde her şey iki katına satılıyor'

AFAD ve Kızılay tarafından kendilerine verilen paranın yaşamlarını devam ettirmeye yetmediğini sıklıkla dile getiren kadın, bu nedenle günlük işçi olarak bağlarda ya da tarlalarda çalışmak zorunda olduklarını vurguladı. Kendilerine verilen fonun kart şeklinde olduğunu belirten kadın sığınmacı, bu kartın da sadece kamp içindeki marketlerde kullanıldığını ve bu marketlerde her şeyin iki katı fiyatına satıldığını söyledi. Kampa ekmek dışında bir paket bisküvi dahi sokamadıklarını ifade eden kadın, "Kampa sadece sınırlı sayıda ekmek sokabiliyoruz. Ekmeği bile istediğimiz kadar alamıyoruz. Her şeyi kampın içindeki marketlerden almak zorunda bırakılıyoruz. Fakat o marketlerde de her şey iki katına satılıyor. Domates dışarıda 1 TL ise; içerde 1.75 TL, yağ dışarıda 15TL içerde 23 TL'ye satılıyor. Biz zaten sadece yazın çalışabiliyoruz. Kışın iş yok, ayda 2-3 gün iş oluyor. Yani çalışmasak verilen parayla hiçbir şekilde yaşayamayız" dedi.

Kamplarda yaşanan taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin de konuşan kadın sığınmacı şunları söyledi; "Ben eşim ve çocuklarımla kampta kalıyorum. Ama ailesi olmayan ya da yakını olmayan kadınların tarlada çalıştırılmak için işe götürüldüğünü ama erkeklere satıldığını duydum. Hatta bir kadın bu nedenle vali tarafından kamptan atıldı."

'Sebebi olmadığımız savaşın sonuçlarını yaşıyoruz'

Savaşın ve mülteci olmanın zorluğunu en çok kadınların yaşadığına dikkat çeken kadın sığınmacı, daha önce kampta kalan üç kadın arkadaşının şu anda çeşitli bahanelerle kampa alınmadığını belirtti. Kadınlardan birinin eşinin savaşta öldüğünü, biri 5 aylık 3 çocuğuyla kampın karşısında eski bir evde yaşadığını söyleyen kadın şöyle devam etti; " Arkadaşımın eşi savaşta öldü. Fakat annesi ve kardeşleri kampta kalıyor. Birçok kez başvuru yapmasına rağmen kampa alınmıyor. Çocukları küçük olduğu için de çalışamıyor. Annesi ve kardeşleri çalışıp ona destek oluyor. Ama çok zor durumda olduğunu biliyoruz. Nedeni olmadığımız bu savaşın sonuçlarına ve zorluklarına bizler katlanmak zorunda bırakılıyoruz."

(dk)